Advertisement

Yazar: Uzunçorap

Çocuklara zerdeçalı sevdiren tarifler

Alışkanlıkların küçük yaşlarda oluştuğunu göz önünde bulundurarak çocuklarınızı zerdeçala alıştırmanızı sağlayacak üç güzel tarif paylaşmak istiyorum. Bu tariflerin hepsinde zerdeçal başrolde, olmazsa olmazımız. Peki, neden zerdeçal? İşte bu noktada bir sürü araştırma var faydalarından bahseden, ben onlardan bahsetmeyeceğim ama aşağıdaki linkler zerdeçal ile tanışmakta faydalı olabilir. Benim tariflerim genellikle sebze ağırlıklı ama zerdeçal özellikle tavuk, et ve yumurta ile de çok güzel oluyor. Özellikle omletlere yarım çay kaşığı mutlaka koyun derim. Her gün bir tatlı kaşığı balı bir çay kaşığı zerdeçal ile karıştırıp yedirmekte de fayda var. Öyle ki, bazen pirinç pilavına bir tatlı kaşığı zerdeçal ilave edip turuncu...

Devamı…

Memleket neresi?

Nerede doğduğumuz ve büyüdüğümüz bizim kim olduğumuzu belirleyen unsurlardan biri. Oranın coğrafyası, dili, kültürü varlığımıza, davranışlarımıza aksediyor; bizi biz yapıyor. Bazen içinden çıkıp kurtulmak istediğimiz bazen sıkı sıkıya tutunup kaybolmasın istediğimiz alışkanlıklar beklentiler. Olumsuz bir sınırlılık arz ediyor bazen, benimsenmiş ve ötesi düşünülemeyen bir akıl tutulmasına sebep oluyor bir yerden olmak. Kendimden şöyle biliyorum. Ana baba tarafından bir köyüm, kasabam yok, bir yerden gelen tarhanam yok, halk oyunu bilmem, geleneksel yemek bilmem… Bunlar benim olmak istediğim yer ve çocuklarımın ait olmasını istediğim yer açısından büyük avantaj.  Dünya benim, bizim. Küçük düşünüp, birilerinin gösterdiği kalıba sığmak zorunda olmamalı. Lakin, bağlara,...

Devamı…

İlk bebekten önce bilinmesi gereken bazı şeyler…

On yedi yıl önce, kocaman hamile karnım ile takvim yapraklarının bebeğimi doğuracağım güne doğru hızlıca ilerleyişini izliyordum. Sonunda bebeğimi kucağıma aldığımda heyecanla karışık bir şaşkınlık içerisindeydim. Fakat, beni asıl şaşırtan şey, gerçek hayatım ile çocuğumun doğumuna ve çiçeği burnunda anneliğime dair kurduğum hayal dünyasının arasındaki uçurumdu. Kitaplar okudum ve iyi bir anne olabilmek için ders aldım. Beni nelerin bekleyeceğini bildiğimi düşünüyordum ama yanıldım. İlk bebeğim şimdi benden daha uzun ve araba kullanmayı öğreniyor. İlk birkaç günü, ayı ve yılı düşündüğümde geçmişe büyük bir özlem duyduğumu hissettim ve geriye dönüp baktığımda keşke bilseydim dediğim şeylerin bir listesini yaptım. 1. Bebek...

Devamı…

Çocuklarla geçirilen teknolojisiz bir haftaya dair her şey

Teknoloji harika bir şey, değil mi? Genelde teknolojiyi işlerim için kullanıyorum. Çocuklarım da bir şeyler öğrenmek için kullanıyorlar. Okulda ve evde teknolojik aletler ile daha çok vakit geçirdiklerinde onların birbirleriyle daha fazla tartıştıklarını ve daha çabuk hayal kırıklığına uğradıklarını fark ettim. Eğer çocuklarınız daha fazla kavga ediyorsa… siz de bizim yaptığımız şeyi yapın: evinizde TEKNOLOJİYE HAYIR HAFTASI düzenleyin. Sadece birkaç gün içinde büyük bir değişim göreceksiniz! Eh, o halde ben de size düzenlediğimiz teknolojiye hayır haftamızdan bahsedeyim. Sizlere teknolojiyi kullanmaya başladıktan sonra çocuklarımda fark ettiğim şeyleri de aktarayım: 1- Hayal güçleri azaldı. 2- Kaba saba davranışlar ve kavgalar arttı....

Devamı…

Hollanda Kralı Bo

Dört yıldır Bodrum’da yaşıyorum. Mavisi, yeşili, kalesi bir yana, bir de yazdan beri başka bir yanına şahit oluyorum.. “Savaşın nerede olursan olsun artık sana da dokunabileceğine!” Yani artık o “doğu yanıyor, batı güneşleniyor” klişesi burada geçerli değil. Gümüşlük’te oturuyoruz. Yarımadanın en batı ucunda. Önümüz Yunan Adaları. Hani Avrupa’ya açılan kapı. Gözlerini kıs, elini uzat, işte neredeyse sokakta yürüyenleri göreceksin, o kadar yakın Avrupa buradan sana… Pazar sabahları yürüyüş yaparız maaile Gümüşlük’ün kıyılarında, tepelerinde. Hava mis, deniz masmavidir. Yürürüz, mutlu oluruz. Fakat, bu sabahki yürüyüşümüzde kekik tarlasına geldiğimizde bir tuhaflık seziyoruz. Kekiklerin, ada çaylarının üzerine konan can yeleklerine bakıp yine dönüyoruz...

Devamı…

Kayıp, aranıyor

Enîs mûnis olmanın güzel bir ifadesidir “yanında kendin gibi olmak”. Kimi eski arkadaşlar böyledir. Sizi her halinizle kabul eder. Onlar rahat, siz daha rahatsınızdır. Kelimelerinizi tartmaz; tutarlı ve örnek olmak gibi bir gayretiniz yoktur. Benim de var böyle arkadaşlarım. Sunturlu bir küfür dilimin ucuna gelse esirgemem. Toyluklarımı bilirler. Yenilerini paylaşmaktan da gocunmam. Mesela, sulugöz olduğumu bilirler, alay ederler. Ama gerçekten üzüldüğüm zaman da onlara malum olur. Dedikodunun cazibesine kaptırıp acımasızca başkalarını çekiştiririz, biliyorum benim de arkamdan konuşurlar. Hiç de esprili olmayan ben, bu arkadaşlarımla geçirdiğim birkaç saat içinde etrafımdakileri güldürebilecek bir belagatle, rahatlıkla konuşabilirim. İllâ bir kadeh parlatmam da gerekmez. Mazi hali besler. Hani “Son Sardunyalar” şarkısında diyor ya: Bir söyler, bin gülerdik; işte öyle. Yine de insan istiyor ki; olduğu gibi kalmasın. “Görünmek istediği” gibi olsun. Bana eski Türkçeyi rahmetli Müjgân Cunbur öğretmişti. Azim ve tevazunun ne kadar müşfik bir örneği idi, anlatmak kabil değil. Benim okuduğumdan fazlasını yazmıştı muhakkak, ama sanırdınız ki; o da sizden bir şeyler öğreniyor. Kimse hakkında kötü konuştuğunu -gerçekten- duymadım. Fakat, onunla temas etmiş olanlar, vicdan ve doğruluk istikametinde ne denli kararlı olduğuna şahittir. Sevgisini ve ümidini her dem canlı tutardı, asla peşin hükümlü değildi. Yanında hal ve hareketlerime azami dikkat etmeye çalışırdım, bulunduğu mecliste münakaşaya girmekten çekinirdim. Benden yana mahcup olmasın, hayal kırıklığı yaşamasın isterdim. Kelimelerimi özenle seçerdim. Şakalarımda ölçülü, aktardığım hususlarda iddiasız ve açık fikirli olmaya çalışırdım. Müşterek konular bulmaya gayret ederdim....

Devamı…

Uluslararası evlat edinme: Savunanlar ve karşıtlar – 3

Bir önceki yazımızda, çocuk kaçakçılığından, yoksulluğa, çocukların suça ve fuhuşa sürüklenmesine kadar oldukça farklı boyutları olan uluslararası evlat edinmeyi savunanlarını ele almıştık. Bugün de karşıtlarını ele alacağız. Uluslararası Evlat Edinme daha önce belirttiğimiz gibi Lahey Sözleşmesi ile düzenleniyor. 80’den fazla ülke bu sözleşmeye taraf. Sözleşmenin zayıf tarafı ise, sözleşmeye taraf olmayan ülkelerden evlat edinilmeye izin vermesi ve evlat edinme işlemleri karşılığında “küçük” de bir ücretin talep edilebilmesi. İşte, tam da mesele burada kopuyor. Bu hizmet ülkemizdekinin aksine gelişmiş Batı ülkelerinde özel ajanslar tarafından yapılıyor ve ülkeden ülkeye evlat edinilecek çocukların fiyatları ortaya çıkmaya başlıyor. Örneğin, bu rakam, ABD’den birisi...

Devamı…

Bir veli toplantısı rüyası

Her şey çocukların okuldan eve bir kâğıt getirmesiyle başlıyor. Ebeveynlere özgü o manasız heyecana kapılıyorum. “Vay canına ben veli oldum!” diye el çırpıyorum! Ta ki, yazıdaki “eşlerinizle katılmanız rica olunur” ifadesini fark edene dek. Heyecanım sönüyor. Fark etmem için kalın ve büyük harfle yazılmış. “Beni evlendirmemiz lazım.” diye şakalar yapıyor, üzerinde durmuyorum. Sonra toplantı başlıyor ve “öğrenci velisi” adındaki o acayip evrene adım atmış oluyorum. Herkes en şık, en medeni hâlinde ve katılan çocukların da uslu durması tembihlenmiş. Çocukluğumun bayram ziyaretlerini hatırlıyorum. Konuşmalar başlıyor. Öğretmenlerin üzerindeki yükü hissediyorum. Çok fazla şey yapmak, yaptıklarını yetişkinlerin anlayacağı dille aktarmak zorundalar. “Çizgi...

Devamı…

İstanbul Çocuk ve Gençlik Sanat Bienali başvuruları devam ediyor!

İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı’nın sürdürülebilir projeler çerçevesinde desteklediği ve halen devam eden tek projesi olan “İstanbul Çocuk ve Gençlik Sanat Bienali”, tüm dünya çocuklarının çağdaş sanatın içinde yer almalarını teşvik etmeye ve oluşturdukları özgün sanatsal üretimlerini nitelikli bir platformda izleyici ile buluşturmaya devam ediyor. 19 Nisan-22 Mayıs 2016 tarihleri arasında dördüncüsü düzenlenecek olan İstanbul Çocuk ve Gençlik Sanat Bienali’nin katılım koşulları ise şöyle: Konsept : “Uyandırma Servisi, Günaydın!”. Detaylı açıklama ve kavramsal çerçeve için tıklayınız. Bienal, öğretmen, yetişkinler veya sanatçıların rehberliğinde, Anasınıfı, İlkokul, Orta Okul ve Lise öğrencilerinin her türlü sanatsal üretimine açıktır. Çalışmalar yenilikçi ve konsepte uygun olmalıdır. Çalışmalar...

Devamı…

Ateist bir anneden son mektup: “Kızıma annen cennete gitti, demeyin”

Yakın bir tarihte metastatik kanseri tanısı konulan Heather McManamy, ölmeden önce, bütün dünyaya seslendiği bir mektup bırakmaya karar verdi ve bu mektup kocası Jeff tarafından Facebook’ta yayınlandı. McManamy’nin son sözleri her ne kadar hüzünlü de olsa içerisinde umudu da barındırıyordu. Mektup şöyle başlıyordu: “Evet, sizlere hem iyi hem kötü haberim var. Kötü haber, öleceğim.” Bu son mektupta içimizin az da olsa rahatlamasını sağlayan şey, Heather’ın kendini bir kurban olarak görmekten yerine hayata sıkıca sarılıp yaşayacaklarını kabul edebilmesidir. İnsanlara kanser ile olan mücadelesini kaybettiğini söylemek istemedi; cenaze töreninde arkadaşlarının onunla gurur duymasını istedi. Öyle ki mektubunda cenaze töreninde onun için...

Devamı…