Advertisement

Yazar: Alıntı

Çocuk yoksulluğu nereye götürür?

Bianet‘ten Yüce Yöney, Bahçeşehir Üniversitesi Ekonomik ve Toplumsal Araştırmalar Merkezi (BETAM) ekonomistlerinden Gökçe Uysal ile araştırmayı, sonuçlarını, değişimin ne yönde olduğunu ve değerlendirmelerini konuştu… Alıntılıyoruz…  Çocuk yoksulluğuna hangi kriterlere göre bakılıyor? Türkiye’nin karşılaştırmalı durumu nasıl? Çocuk yoksulluğu çok boyutlu bir sorun ve farklı şekillerde ölçülebiliyor. Bunun yollarından biri içinde yaşadıkları hanelerin gelir seviyelerine bakmak. Diyelim, gelir dağılımı içinde en düşün yüzde 10’da olan hanelere yoksul deyip burada kaç çocuk yaşıyor diye bakılabilir. Gerek AB’nin gerek başka ülkelerin uyguladığı bu tip yöntemler var. Birleşmiş Milletler’in ise günde 1,25 doların altında yaşayan çocuk sayısı ya da 2,5 doların altında yaşayan çocuk...

Devamı…

Hrant Dink'ten: 23,5 Nisan

Hrant Dink’in 23 Nisan 1996’da Agos gazetesinde yayınlanan, hem 23 Nisan çocuk bayramını hem de 1915’te Osmanlı Ermenilerinin “Büyük Felaket”e maruz kalışının yıldönümü olan 24 Nisan’ı ele aldığı yazısını yeniden yayınlıyoruz. Bu yazı Tililili Ses Enstalasyonu kapsamında oyuncu Fikret Kuşkan tarafından seslendirilmişti. Yazının ses kaydını dinlemek için tıklayın. Sancılı on yıllardan çıkmış ulusun tarihinde çok önemli bir akgündür 23 Nisan. “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir” düsturunun meclis salonuna perçinlendiği gündür. Ve böyle bir günün “yaşam” denilen çocuğa ve geleceğe akıtılan mirasıdır. Türk Ulusu’nun belki de en akıllıca yaptığı öngörünün tarihidir. “Gelecek” ve “çocuk” ne de güzel buluşturulmuştur öyle. Ve de...

Devamı…

Çocuklara kütüphaneyi nasıl sevdirmeli?

Kitap Okuyan Çocuklar Projesi Türkiye’nin her yerinde çocuk kütüphanelerinin oluşmasını; çocukların asık suratlı kütüphane kavramından uzak, okuyan, araştıran insanlar olarak yetişmesini amaçlayan bir girişim. Projenin koordinatörü Esra Akçay Duff okuma bilmeyen çocuklara yönelik kütüphanelerin çerçevesini çizdi, çocuklar için ne anlama geldiğini anlattı. Çocuk kütüphanesiyle kastınız nedir? Çocuk kütüphanesi kavramıyla kastetmek istediğimiz oluşumun karşılığı yurtdışında var. Bir yandan çocukların bir arada aktivite içinde olduğu, bir yandan ailelerin evlerinde yalnız bir hayat sürmektense, toplumsal alanda sosyalleşebildikleri, diğer ebeveynlerle tanışabildikleri, sorunlarını paylaşabildikleri oluşumlar. Bahsettiğimiz yerler çocukların kitap okudukları, birlikte kitapları keşfedebildikleri, canlandırma veya drama yapabildikleri, birlikte oyun oynayabildikleri yerler. Türkiye’de anneler ve...

Devamı…

Umut İlkesi'nden eğitim notları

Tanıl Bora çok iyi bir iş yapıp Ernst Bloch‘un iki ciltlik Umut İlkesi‘ni çevirdi (İletişim Yayınları). Gözümüz gönlümüz aydınlandı. Çocukları ilgilendiren birkaç alıntıyla kitabı size sunalım istedik. Daha doğrusu tadımlık birkaç paragrafla Umut İlkesi’nin peşine düşmenize yardım ve yataklık yapmayı arzu ettik… Buyrun… Daha küçükten kendine ulaşmak ister insan. Ama kim olduğumuzu bilmeyiz. Yalnızca, olmak istediği veya olabileceği gibi birisinin hiç olmadığı, açık görünür insanın gözüne. Hissesine düşeni almış, evet, olacağını olmuş görünene yönelen genel kıskançlık, bundandır. Bizimle beraber başlayan yeni bir şeye başlamanın hazzı da bundandır ama. İnsan hep kendiyle mütenasip yaşamanın yolunu aramıştır. Ne olabileceğimiz, içimizde saklıdır;...

Devamı…

Emek Bayrak: Aile, erkeğin şatosu

Toplumun ve devletin, kadına gösterdiği ilgi, “onların” korunması ve kollanması gereken bir “tür” olduğu çizgisinde salınıp duruyor. Evde karısını, çocuğunu döven adam otobüste kadına yer veriyor… Gün geçmiyor ki, bir kadına şiddet haberi okumayalım. Gazetelerin üçüncü sayfalarında kurşunlanan, bıçaklanan, tecavüze uğrayan sayısız kadının hikayesi. Şiddetin her türünü görmek de olası: Dayak, öldürme, işkence, zorla evlendirme, namus cinayetleri, tecavüz fahişeliğe zorlama, eve kapatma onurunu kırma ve yoksullaştırma. Yani, kadına yönelik şiddet geniş bir yelpazeyi içine alıyor. Toplumun ve devletin, kadına gösterdiği ilgi, “onların” korunması ve kollanması gereken bir tür olduğu çizgisinde salınıp duruyor. Hala kadınlar çiçektir klişesi ağızlarda dolanıyor. Evde...

Devamı…

Şekere neden bağlanırız?

Aşırı tatlı tüketmek sağlığa zararlı olduğu halde tatlı yeme arzusunu dürten nedir? Birçok bilim insanı, hayatta kalma mücadelesinde şekerin kilit bir role sahip olduğunu, bu nedenle şeker arzumuzun içgüdüsel olarak kamçılandığını iddia ediyor. Yemek yediğimizde basit şeker glikoz bağırsaklarımızdan emilerek kana karışır ve vücudumuzdaki bütün hücrelere dağıtılır. Nöron adı verilen yüz milyar adet sinir hücresi için tek besin kaynağını sağladığı için glikoz özellikle beyin açısından büyük önem taşır. Nöronlar glikoz depolayamadığı için kandan sürekli glikoz akışına ihtiyaç duyar. Diyabetlerin yakından bildiği gibi kan şekeri düşen biri kısa sürede komaya girer. Araştırmacıların yaptığı bir test ilginç bir sonuç verdi: Şekerin...

Devamı…

Can Gezgör: Çocuk dostu bir medya hayali

Medyanın silahtan çıkan kurşunu durdurmak gibi bir gücü yok. Ama intihar haberlerini yayımlarken kullandığı etkili yöntemleri ve halen uygulanan çocuk dostu olmayan yöntemlerini değiştirebilecek gücü var. İntihar, sosyolojik, psikolojik ve nörolojik boyutları olan, yaş, cinsiyet ve sosyo-kültürel duruma göre değişkenlik gösteren bir olgudur. Tamamlanmış intiharlar (ölümle sonuçlanan) ve intihar girişimleri, intihar olgusunun iki önemli kavramıdır. Ama tüm dünyada araştırılan, önleyici faaliyetler için kongreler düzenlenen kavramları ve bu kavramları etkileyen altbaşlıkları anlatmak için değil bu yazı. Bu yazı internette haberlere göz atarken fark edilen, sonra biraz üzülünen, ardından unutulan haberlerden birinin, tamamlanmış bir intihar haberinin üzerine yazıldı. 28 Aralık 2012...

Devamı…

Sığınmacı çocuklar için kaybedecek vakit yok

Göç Edenler Sosyal Yardımlaşma ve Kültür Derneği (GÖÇDER) ve Eşit Haklar İçin İzleme Derneği’nin (ESHİD) hazırladığı rapora göre Suriyeli sığınmacılar insan onuruna yakışmayacak koşullarda yaşıyor. Büyük çoğunluğu kadın ve çocuklardan oluşan İstanbul’daki sığınmacılar bir dizi hak ihlaline uğruyor. Çocuklar hiçbir eğitim almıyor, sokaklarda para toplayarak yaşamaya çalışıyor ve hiçbir eğitim almıyor. Günlük ihtiyaçları karşılanmıyor GÖÇDER ve ESHİD bugün ortak bir basın toplantısıyla İstanbul’da yaşayan Suriyeli sığınmacıların kötü yaşam koşullarına ve uğradıkları hak ihlallerine dikkat çekti. Toplantıda iki derneğin birlikte hazırladığı “Göz Ardı Edilenler: İstanbul’da Yaşayan Suriyeli Sığınmacılar” başlıklı rapor açıklandı. Raporda vurgulanan noktalar ana hatlarıyla şöyle: – Sığınmacıların büyük...

Devamı…

Doğurganlık ve besinler

Kadınların doğurganlık oranlarının çevresel koşullar, genetik yapı, hastalıklar, kullanılan ilaçlar ve beslenme şeklinden etkilendiğini söyleyen Diyetisyen Gülhan Koca, doğurganlığı etkileyen başlıca besinleri anlatıyor. Tahıllar Glisemik indeksi yüksek (kan şekerini hızlı yükselten ) basit karbonhidratlı besinlerden (beyaz pirinç, beyaz ekmek, patates vs..) kaçınılmalıdır. Karbonhidrat kaynağı olarak yumurtanın verimliliğini arttıracak olan tam tahıllı yiyecekler, kuru baklagiller gibi glisemik indeksi düşük kompleks karbonhidratlı besinler tüketilmelidir. Taze sebze ve meyve Taze sebze ve meyvelerin antioksidan içeriği oldukça yüksektir. Bu nedenle de doğurganlığı artırıcı özellikleri vardır. Folik asit B grubu vitaminlerindendir. Bebekte anomali riskini azaltmaktadır. Besinlerden et, yumurta, yeşil yapraklı sebzelerde, kuru baklagillerde, tahıllarda...

Devamı…

Umutları Ertelenen Çocuklar

Hapishanelerde anneleriyle kalan çocuklara dikkat çeken Umutları Ertelen Çocuklar başlıklı fotoğraf projesinin fotoğrafçılarından Serap Borucu hapishanelerdeki özellikle 0-3 yaş arasındaki çocukların yaşamlarının zorluğunu vurguladı. bianet’e çalışmaları esnasındaki gözlemlerini aktaran Borucu, projenin beş cezaevinde yürütüldüğünü ama en çok Bakırköy Kadın Cezaevi’nde çalıştıklarını söyledi. Borucu anneleriyle kalan 0-3 yaş çocukların ise kreşe de gitmediğini, sürekli annelerinin yanında, yetişkinlerle birlikte olduklarını hatırlattı. “İçeriye oyuncak sokmak yasak olduğu için o çocuklar oyuncak görmeden yetişkinlerle büyüyor. Durumları kötü. Ortak koğuşlarda kalıyorlar. Koğuşlardaki koşullar da çocuklara uygun değil. Sigara dumanı, sabaha kadar açık televizyon, vs… Çevreden anneye ciddi baskı var; çocuğun ağlaması ya da yaramazlığı ciddi problem...

Devamı…