Advertisement

Yazar: Konuk Yazar

Aydın Engin: Gebe gebe gezmek, geze geze doğurmak

Az daha şu kısacık iznimi yakıyordum. Hayır, yazı yazmak için filan değil. Atlayıp İstanbul’a gelecektim; gömleğimin altına bir yastık yerleştirip “Gebe Adam” olacak, gebe gebe gezip, gebe gebe doğuracaklarını ilan eden o hınzır kadınların arasına katılacaktım. Hani şu Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi gezi parkı(YSGP) Kadın Meclisi’nin çağrısına uyup İstiklal Caddesi’nde toplanıp, ardından Gezi Parkına kadar gülerek, gülücükler saçarak giden ve mizahın hedeftekini maskara eden oklarını TV’de fetva veren o adamcağıza ve o zihniyettekilere fırlatan kadınların arasına… Avukat ve “tasavvuf düşünürü” (Ne demekse artık) olarak tanıtılan zatın TRT ekranlarından söyledikleri, tepkiyi görünce daha da battığı açıklaması üstüne sadece kadınların...

Devamı…

Ceren Arseven: Çocuğunuzu sanatla buluşturmaya hazırlanın

Zamanları boş geçmesin, bilgisayar başından kısa bir süre olsun kalksınlar diye… Ama güzel olduğu kadar, çok zor çocuklarla bu etkinliklere katılmak. Seçerken nelere dikkat etmeli, izlerken sıkılmasın diye neler yapılmalı, kalıcı olması için etkinlikten sonra ne söylenmeli? Çocuk ve Ergen Psikiyatristi Uzm. Dr. Gökçe Küçükyazıcı yanıtladı. HANGİ ETKİNLİĞE GİTMELİ Küçükyazıcı’ya göre çocuklar için etkinlik tercihi belirlerken, anne-babaların göz önünde bulundurmaları gereken faktörler şunlar: – Çocuğun bekleyebilme kapasitesi – Yaşı – Zihinsel gelişim düzeyi – Çocuğun ilgi alanları Üç-dört yaş ve altındaki küçük çocuklarda seçeneklerin nispeten daha az olduğunu söyleyen uzman psikiyatr bu yaşlardaki çocukların dikkat süreleri oldukça kısa olduğundan, katıldıkları...

Devamı…

Berna Laçin: Dikkat! Bu sette çocuk var

Bir arkadaşım, sohbet ederken, çocuklarını “anı” olsun diye dizilerde ya da reklamlarda oynatmak istediğinden söz etti. Ben de ona, “anı olur olmasına da kötü anı olur çocuklarının hayatında” dedim. Ona anlattığım bir kaç hatıradan sonra, zaten vazgeçti bu sevdasından. Şu anda ben ve benim gibi pek çok oyuncunun, ağır çalışma şartlarından dolayı uzak kalmayı tercih ettiğimiz dizi setlerine, çocuklar nasıl dayanıyor hiç düşündünüz mü? Sabahlara kadar uzayan çalışma saatlerinden sonra okula giden çocuklar… Uykusuz kalan çocuklar…Üşüyen çocuklar…Yemek düzeni olmayan çocuklar… Oyun oynamadan, bayram bilmeden, yatma vakti olmadan büyüyen çocuklar… Çocuk oyuncular…Bir dizide, elime 40 günlük bir bebek gelmişti. Benim...

Devamı…

Ebrar Güldemler: Çocukla ideal mevsim "Bahar"

Çocuklu hayat için bir mevsim seçmem gerekse; bu “bahar” olurdu, yani tam da şimdiler ve Eylül’ler… Kış zordu, hep evdi, öyle sıkıldıkları oldu ki bazen, oyun yaratmak mucizeydi.Şimdiyse en sevdiğimiz zamanlar. Günün büyük bir kısmını sokakta geçiriyoruz. Bir tişört, bir hırka almak yetiyor. Yaşadığımız yer bu mevsim için mükemmel. Püfür püfür bir rüzgar, güvenli parklar, gölgelikler, çimler, piknik masaları, ağaçlar, uzun yürüyüş yolları… Araba yok, kaba insanlar yol, bebek arabasıyla zorlanmak yok, itiş kakış yok… Binbir şükürle yürüyorum… Haliyle burada çocukların da ruhları daha sakin. Çocukluğumda gittiğim tatiller gibi hissediyorum, hava sanki öyle kokuyor. Durup her şeyi inceliyoruz, kuşları,...

Devamı…

Çekirdek Çocuk: İşçi çocukları da işveren çocukları kadar sevimlidir!

Fotoğraf 1976 yılının 1 Mayıs mitingine ait. Sınıf mücadelesinin, fabrika işgallerinin, faşizme karşı mücadelenin yaygınlaştığı döneme ait miting ve protesto fotoğrafları toplumsal hafıza oluştururken ‘ait olduğu’ dönemle ilgili çağrışımlarda bulunuyor. ‘Örgütlenen’ emeğin görünür olduğu 1 Mayıslar toplumda dalga dalga etkisini gösteriyor ve artık sistemden hoşnutsuz olan, interneti sansürlenen, sineması yıkılan, kenti yağmalanan, emeği taşerona sunulan, bedeni tahakküm altına alınmak istenenler, yok sayılanlar meydanları dolduruyor. Neoliberalizmin, emek sömürüsünün yanı sıra emeğin yeniden üretim alanlarını piyasalaştırdığı ve kamusal hakları paraladığı dönemde ‘sınıf’ ve ‘mücadele’ yeni bir çizgide hayat buluyor. 1976 yılında çocukların elinde dile gelen, gerçekliğin yazılı haliydi. Dönemin politik havası...

Devamı…

Aydın Engin: Akillere Benden Bir Destek… Bûka baranê

Akil ve akile arkadaşlar, biliyorum işiniz zor. Baskın (Oran) eniştemi Ege’de bağırlarına basan (!) milliyetçi tosunlar korkarım önümüzdeki günlerde seyredeceğimiz filmin “fragman”ı… Sizleri “akil insanlar” olarak seçen Hükümetin ise “Saldım çayıra mevlam kayıra” demesi de ihmal edilecek bir olasılık değil. Oysa bu ülkenin barışı kazanmasına bir damlacık bile katkınız olacaksa o “bir damla”nın önemsenmesi, desteklenmesi gerektiği kanısındayım. Görevli olduğunuz bölgelerde toplantılar düzenliyor, barışın önemini ve ona nasıl ulaşılacağını dilinizin döndüğü, aklınızın erdiği kadar anlatmaya çabalıyorsunuz. Karşınıza belki barışa susamış ama besbelli kırılması, aşılması güç önyargı ve korkularla donatılmış, bilinçleri karartılmış insanlar çıkıyor, çıkacak. Önyargılar karşısında sözün ne kadar yetersiz...

Devamı…

Ulaş Başar Gezgin: Çokkültürlü eğitim tartışmaları

Çokkültürlü eğitimin birden fazla sürümü olduğu gibi dayandığı temeller de farklı farklıdır; çünkü bu konu yalnızca bir dil sorunu değil, din, etnisite, toplumsal cinsiyet ve sınıf sorunudur. Barış ve müzakere sürecinin egemen olduğu ve ‘akil adamlar’ın gündem olduğu 2013’te, ‘çokkültürlü eğitim’ sözü, daha çok dile getirilir oldu. Ancak, doyurucu bir tartışma yapıldığını söylemek güç. Bir yandan, bu barış ve çokkültürlülük havası eserken, bir yandan, eğitim sistemine yönelik tutucu müdahaleler artarak sürüyor. Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) klasiklerine yönelik sansür, zorunlu seçmeliler, okulların dönüştürülmesi vb. gibi uygulamaların barış için eğitim ve çokkültürlü eğitim modeline uygun olmadığı görülüyor. Bunun en temel nedenlerinden...

Devamı…

Bircan Fidan Aksoydan: Lohusa kadının güncesi

2 ay önce doğum yapmış 2 çocuklu bir annenin yaşadıkları. Sitem değildir anlatılanlar… Sitem hem kendimizi hem de hayatımızı paylaştığımız insanları yıpratır çünkü. Anlatacaklarım, anne olan hemcinslerimin de yaşadığı duygulardan ibarettir. Hamilelik ile başlar kadının başkalaşması ve ötekileşmesi. Anne, vücudundaki değişikliklerle hem baş etmeye çalışır hem de onlara alışmaya… Daha dördüncü ayda yüz üstü yatamıyorsunuzdur artık. Bel ağrılarınız başlar. Hormonlar iç dünyanızı çoktan ele geçirmiştir. Sürekli ağlamaklı olmak başlı başına bir meseledir. Hele bir de ikinci hamileliğiniz ise büyük çocuğunuza karşı garip bir vicdan azabı çekersiniz. Ona yetme çabası ile anne günden güne gücünü yitirir. Çoğu eş bu değişikliklerin...

Devamı…

Raffi E. Hermonn: Ermeni Okulu'nda Darüşşafaka adının izdüşümü

1967 yılındayız… İstanbul’un Şişli ilçesine bağlı (İsviçreli Bomonti kardeşlerin kurduğu bira fabrikasından adını alan) Bomonti semtinde, İsviçre Pedagoji Okulu’nu araştırmış ve bu yöntemi Türkiye’de ilk kez kendi kurduğu, Ermenice Yeni Okul anlamında Nor Tıbrost ilkokulunda uygulamaya koymuş, Hovhannes Hintliyan’ın soyadından ötürü kısaca Hintliyan dendiği ilkokulun 4’ncü sınıfındaydım… Hafızamızı, bilen-bilmeyenlerimizi de düşünerek tazelemeye çalışalım; zira anlatacaklarımın hangi yerel ve evrensel konjonktürde yaşandığını daha iyi idrak edebileceğimize inanıyorum. Beyoğlu’nda Amerika askerlerinin başlarından keplerini kapmak, üstlerine kırmızı boya atmak, üniformalarını jiletlemek ya da kıstırıp hırpalamak gibi, bugüne kadar, tam bir muziplik olarak telakki edilebilen çocukluklarla başlayan antiemperyalist eylemlerin ABD askerlerin denize atılmasına...

Devamı…

Jaklin Çelik: Sevag Balıkçı Cinayeti, Abilik Müessesesi Ve Bir Tetikçi Olarak Hukuk

Sevag Şahin Balıkçı, 2011 yılında, askerlik yaptığı Batman’ın Kozluk ilçesinde jandarma er Kıvanç Ağaoğlu tarafından öldürüldü. İşlenen cinayetle ilgili ilk günlerde kaza olduğu üzerine görüşler ortaya atılsa da, süreç ve geldiğimiz nokta alışıldık bir spekülasyondan öteye taşıyamadı davayı. Şubat ayında görülen sondan bir önceki duruşmada mahkeme heyeti mütalaasını kaza yönünde beyan etti. 26 Mart’taki duruşmada da olayın kaza olduğu karara bağlandı. Sonuç olarak, Sevag Şahin Balıkçı’yı öldüren Kıvanç Ağaoğlu’na 4 yıl 5 ay 10 gün ceza verildi. Karar Askerî Yargıtay’ca onanırsa, Ağaoğlu’nun tutuklu kaldığı 3 aylık süre de düşülerek 1 yıl 9 ayda açık cezaevinde infazı tamamlanacak. Ondan sonrası...

Devamı…