Advertisement

Güncel

Otizmde yeni bir teori: “Yoğun Dünya Sendromu”

Çoğu kişi otizmi bireyin sosyal ilişkiler konusundaki başarısızlığıyla ilişkilendirir; fakat otizmli bir beynin diğer insanlara nazaran dış dünyadan ipuçlarını daha kolay aldığına dair kanıtların olduğu da bilinmekte. Neuroscience dergisinde yayımlanan bir çalışmada otizmli bireylerin beyinlerinin aslında daha hiperfonksiyonel olduğu, yani otizmli bir beynin normal bir beyinden daha fazla çalıştığı ve erken tedavi ile olası semptomların azaldığı belirtiliyor. 2007 yılında araştırmacılar Kamila Markram, Henry Markram ve Tania Rinaldi, otizmin tanımına dair “Yoğun Dünya Sendromu” adıyla alternatif bir teori geliştirdi. Araştırmacılar, otizmin, zihinsel yetersizlik ile ilgili bir durum olmadığına, ancak beynin aşırı dolu ve çok çalıştığına dikkatleri çekti. Araştırmacılara göre, çevreden...

Devamı…

Hailey Fort: 9 yaşında bir yardımseverin öyküsü

Hailey Fort sadece 9 yaşında olmasına rağmen, evsizlere ve ihtiyaç sahiplerine yardım etmek için yetişkinlerden daha çok çabalıyor. Bu küçük kız, boş zamanlarını evsizler için barınaklar inşa ederek geçiriyor. Her şey Fort 5 yaşındayken başladı. Bremerton’da gördüğü evsiz bir adama yardım edip edemeyeceklerini annesine soran Fort, “evet” cevabını aldığında ihtiyaç sahiplerine yardım etmek için annesiyle birlikte çalışmaya başladılar. Yardım ettikleri adam, Edward bir süre sonra Fort’un arkadaşı oldu. “Herkesin yaşamak için bir yeri olması gerektiğini düşünüyorum.” diyen Fort’un bu yılki hedefi, ihtiyacı olan herkese 113 kg gıda yardımı yapmak, 12 adet barınak inşa etmek ve tuvalet ve temizlik malzemeleri...

Devamı…

Kadınların inşa ettiği ekolojik evler

Kireç, kenevir, saman balyaları, taş, kil, kütük, saz ve mısır koçanı kullanılarak inşa edilen bu evler günümüzde sürdürülebilir bir yaşam için alternatif sunarken herkesin yapabileceği kadar basit bir inşa sürecine sahip oluşuyla da dikkat çekiyor. İşte kadınlar tarafından inşa edilmiş doğa dostu evler: Evelyne Adam tarafından tasarlanmış ve inşa edilmiş kenevir ve kireçten oluşan bu ev, basit geodezik tarz bir ahşap çerçeve, kenevir veya saman kireç ve kum karışımıyla kaplanarak tasarlanmış. Küçük bir ekip tarafından yaklaşık iki hafta içinde böyle bir evin inşa edilmesi ise hiç de zor değil.   Amerika’da bulunan bu güzel stüdyo, bizlere doğal yapı anlayışı...

Devamı…

Barely Different: İki kız kardeşin hikâyesi

Fotoğrafçı Anna Larson iki yıl önce çocuklarının oyun oynadıkları anları fotoğraflarıyla ölümsüzleştirmeye başladı. Farklı kişiliklere ve karakterlere sahip olmalarına rağmen Larson, çektiği fotoğraflara baktığında kızları arasında büyük bir benzerlik keşfetti ve “Barely Different” adında bir fotoğraf serisine başladı. Larson’ın iki biyolojik çocuğundan biri olan Haven ve 5 yıl önce Etiyopya’da evlat edindiği kızı Semenesh’in birbirleriyle olan ilişkilerini ve aralarındaki bağı temel alan bu seri üzerine Larson şunları söylüyor: “Biriyle birlikte büyüdüğünüz zaman, benzerlikleriniz ortaya çıkıyor. Bizi farklı yapan, aramıza mesafe koyan ya da ayıran şey derimizin rengi değil, bütünleşmiyor oluşumuz.” İşte, bu iki farklı ruh, dünyanın farklı yerlerinde doğmuş...

Devamı…

Walt Disney'den eğitici bir film: Bir Aybaşı Hikâyesi

1945’ten 1951 yılına kadar, Disney, Amerika’da bulunan okullarda gösterilmesi için bir dizi eğitici film üretti. “Bebek nasıl yıkanır?”, “Neden hızlı araba kullanmamalısınız?” veya “Soğuk algınlığından korunmak için neler yapmalısınız?” gibi sorulara yanıtlar arayan bu eğitici kısa filmler, en nihayetinde biyoloji ve cinsellik gibi hassas konulara da el atmıştı. 1940’lı yıllarda “vajinalar” hakkında konuşabilecek bir şirket varsa, bu, Disney’den başkası olamazdı. Bunun üzerine bir film dahi yapıldı: Bir Aybaşı Hikâyesi. 10 dakika süren, hijyen konusundaki bilimsel gerçekleri bir araya getirip izleyiciyi bilgilendirmeye çalışan film, ABD genelinde tahminen 105 milyon öğrenci tarafından sınıflarda izlendi ve 1960’lara kadar okullarda gösterilmeye devam etti....

Devamı…

Bir fotoğraf projesi: Uganda'da anne olmak ya da olamamak

Hamile olduğu için her gün 800 kadın ölüyor. Ölümlerin yarısından çoğu ise, dünyada doğum esnasında hayatta kalma oranının en düşük olduğu yer olan kırsal Sahra-altı Afrika’da meydana geliyor. Ulaşım ve yeterli sağlık hizmetlerine erişim eksikliği, birçok kadının kan kaybından ölmesine sebep oluyor. Uganda’da, resmi istatistikler her 100,000 doğumda 310 kadının doğum sırasındaki komplikasyonlar nedeniyle öldüğünü gösteriyor. Ancak, Batı Uganda’nın Kyankwanzi bölgesinde doktor John Bosco Serebe’ye göre, doğum sırasında yaşanan ölümlerin çoğunun “kaydı tutulmuyor”. Birkaç yıl önce, Ugandalı yetkililer yüksek ölüm oranları nedeniyle, 1980’li yılların başından beri, ülkenin anne bakım hizmetlerinde önemli bir yere sahip olan geleneksel doğum görevlilerini yasakladı....

Devamı…

Bir ailenin prosopagnozi ile mücadelesi

Ortalama bir insan kendine yabancı 10 insan ile karşılaştığında, ileride gördüğü bu yeni yüzlerin en az altısını hatırlayabilir. Nüfusun yüzde ikisi ise bahsettiğimiz yüz tanıma becerisine sahip değildir. Gördüğü yüzleri hatırlayamayan bu insanlar tıptaki tanımıyla prosopagnozi, yani yüz körlüğünden muzdariptir. Babam da yüz körlüğü yaşayan otizm spektrum bozukluğuna sahip insanlardan sadece biriydi. 1975 yılında, prosopagnozinin varlığı ebeveynlerimin evliliklerinde bitmek bilmeyen bir çatışmalara neden olmuştu. Annem dalış tüpüne takılan uzun düz saçlarına sinirlenip kıvırcık saçlı beyaz bir kadın olmaya karar verdi. Kuaförden dönünceye kadar babam onu bu konuda desteklemişti. Annemin bu dönüşümü onu gülümsetmişti. Fakat, babam sonraki altı hafta boyunca...

Devamı…

Daha iyi bir ebeveyn olmanın 10 farklı yolu

Şu sözleri kendime sık sık tekrar ettiğim günler yaşıyorum: “Harika bir iş başarıyorsun, Joanna, muhtemelen bundan daha iyi bir ebeveyn olunamazdı!” Bir ölü gibi yorgun olduğum zamanlarda çocuklarımı beslemek ve onların güvende olmasını sağlamaya çalışmak bile bana büyük bir ebeveyn becerisi gibi görünüyor. Ancak, çoğu zaman bunun daha iyisini yapabileceğimi hissediyorum. Daha iyi bir ebeveyn olabilirim. Ve kendime soruyorum, sabırsız olmak zorunda mıydım? Neden onlarla daha fazla oynamamıştım? Mutfağı temizlemek gerçekten bu kadar önemli miydi? İyi bir ebeveyn olmanın pozitif ve sabırlı olmaktan geçtiğini anladım. Temiz ve derli toplu bir ev için fazladan çabalamayı bıraktığımdan beri, ebeveynlik becerilerim gelişti!...

Devamı…

Johan Bavmän'dan ilginç bir proje: Ebeveynlik izninde babalar ve çocukları

Başka hiçbir ülke, İsveç gibi bu denli cömert ebeveynlik izni koşulları sağlamaz. Mevcut sistem ebeveynlerin toplam 480 gün boyunca devletten bir ödenek alarak, çocuklarıyla birlikte evlerinde vakit geçirmesine izin verir. Bu 480 günün altmış günü baba tarafından kullanılmalıdır, aksi takdirde boşa gidecektir. İznin iki ebeveyne de paylaştırılmasının asıl amacı toplumsal cinsiyet eşitliğini artırmaktır. Kadınlar ve erkekler arasında ebeveynlik izninin daha eşit paylaşımını teşvik etmek amacıyla, bir “eşitlik ikramiyesi” de uygulamaya konulmuştur. Ebeveynler aralarında ne kadar çok gün paylaşırlarsa, ikramiye o denli artar. İkramiye, bu uygulama sonunda 1 500 avroya kadar çıkabilir. Çiftler arasında ebeveynlik izninin paylaşımıyla sağlanan bu ikramiyelere...

Devamı…

Annelere ve bebeklere sinema: Çılgın Kalabalıktan Uzak

Bebekli annelerin sinemaya gidebilmesini amaçlayan Sinebebe, her ay olduğu gibi bu ay da yeni bir film ile karşımıza çıkıyor: Çılgın Kalabalıktan Uzak Thomas Hardy’nin klasik romanından uyarlanan film, özgür ve cesur bir genç kadın olan Bathseba Everdene (Carey Mulligan)’in, amcasından miras kalan çiftlikteki hikayesini anlatıyor. Ekonomik özgürlüğe sahip, güzel ve inatçı bir kadın, üç farklı erkek tarafından arzulanmakta: başına buyrukluğundan etkilenen çiftçi Gabriel Oak (Matthias Schoenaerts), yakışıklı ve pervasız çavuş Frank Troy (Tom Sturridge) ve zengin, olgun bir bekar olan William Boldwood (Michael Sheen). Bathsheba’nın özgürlüğünü sürdürmeye çalışarak yaptığı seçimler, tutkuları ve aşkı keşfedişi hikaye ediliyor. Sadece bebekli annelerin...

Devamı…