TATUTA, Buğday Derneği’nin 10 yıldır devam eden ekolojik çiftlikleri ziyaret projesi. Bu çiftlikler sayesinde hem dinlenip tatil yapabiliyor hem de gönüllü olarak çalışıp tarım ile ilgili yeni şeyler öğrenebiliyorsunuz.
Ziyaretler iki şekilde yapılabiliyor: gönüllü ziyareti ve konuk ziyareti. Gönüllülerin yemek ve konaklaması günlük belirli bir miktar çalışma karşılığında çiftlik sahipleri tarafından karşılanıyor. Türkiye çapında 80’den fazla çiftliğin üye olduğu bu projede ev sahibine ödeyeceğiniz belli bir miktar ücret karşılığında bu çiftliklerde çalışma zorunluluğu olmadan konuk olarak da kalabiliyorsunuz.
Projenin başındaki isim Berkay Atik, “Gönüllüler tarımla haşır neşir olmak isteyenler genelde. Çoğunlukla gönüllü başvuru oluyor. Konuklarsa doğa dostu tatili tercih eden kişiler. Ayrıca bu şekilde ekolojik tarımla geçinen çiftçi ailelere de bir ek gelir yaratmış oluyorlar” diyor. Çoğunlukla yabancı ülkelerden gelen ziyaretçilerin tercih ettiği bu alternatif tatil fikrine yurt içinden de ilgi giderek artıyor.
Bir yandan şehir hayatında sıkışıp kalmış insanın doğa özlemini giderirken bir yandan da ekolojik tarıma büyük katkıları oluyor bu projenin: “Projenin amacı ekolojik tarımla geçinen çiftçi ailelere destek olmak. Mali desteğin ötesinde özellikle gönüllüler vasıtasıyla sağlanan iş gücü desteğine ihtiyaç var. Köylerde genç nüfusun azalması, tarıma olan ilginin özellikle genç kuşakta azalmasıyla anneler-babalar, dedeler-nineler tarımı kendi başlarına, zor şartlarda yapmaya başladılar. Kimi zaman maddi sebeplerden, kimi zaman para verseniz de işçi bulunamıyor. Çünkü turizm bölgelerinde turizm sektöründe çalışmak daha cazip geliyor.”
Çiftlikler ile ilgili ayrıntılı bilgi ve ziyaret şartları için tatuta.org sayfasını ziyaret edebilirsiniz.
Serhat Türktan (Klinik psikolog-konuk)
* Küçükkuyu’da Dedetepe Çiftliği’nde kaldım. Bu yıl oraya üçüncü gidişim oldu. Eşim ve on yaşındaki kızımla birlikte gittik. Kızım ilk kalışından sonra çok olumlu etkilendi, bir sonraki kalışımız için planlar yapmaya başladı hemen. Ebeveynlerinin şehirdeyken koyduğu kuralların bu doğal ortamda anlamsızlaşmasıyla, kendi yaşıtlarıyla tüm gün çiftlik içinde olabildiğince bağımsız yaşamanın keyfini yaşadı. Şehirde hemen hiç yapmadığı şeyleri yaptı; mesela herkesin yaptığı gibi kendi tabaklarını kendi yıkadı, ateş yaktı, toprağa bastı, derede yürüdü, çadırda yattı ve geceleri gökyüzüne baktığında şehirde görmeyeceği kadar yıldız gördü.
* Daha önce tatillerimizde butik otellerde kalıyorduk. Ama artık otellerde tatile harcadığım parayla bu çiftliklere katkıda bulunarak daha hayırlı bir şekilde kullanabileceğimi düşünüyorum.
* Otel tatili, tüketim kültürünün ürünü. Otellerde açık büfede yedikten sonra şezlonga kurulup pineklemek ve parmağımı şıklatarak çağırdığım garsondan bir şeyler isteyip tıkınmaya devam etmek yerine, tatilde bile olsam bulunduğum çevreye ve içinde yaşadığım doğaya hizmet etmek daha keyifli.
Ahmet Güneş (Makine mühendisi-gönüllü)
* Datça’da üç ayrı çiflikte bir aylık bir sürede gönüllü olarak kaldım. Budama yaptım, badem topladım, taş taşıdım, çamur taşıdım. Verilen her işi yaptım. Hayatımda ilk kez yaptığım işlerdi bunlar. Ben aslen makine mühendisiyim. İşletme yüksek lisansı yaptım. Gayet apartman çocuğuyum yani.
* Şu açıdan çok takdir ediyorum çiftlik sahiplerini; ben orada verimli bir insan değildim. Yani bu işi para karşılığında yaptırdığınız bir kişiden aldıkları verimi alamıyorlardı benden. O yüzden çiftlik sahiplerinin buradaki tutumu bence çok pozitif. Böyle bir şeye izin vermeleri, verim odaklı çalışmak yerine kültürel etkileşim sağlamaları çok anlamlı.
* TATUTA sayesinde şehir yaşantısından gelen bir insan olarak doğayı tanımış oldum. Datça’nın köylerini tanımak, yerel halkla zaman geçirmek çok güzeldi. Köy düğününden tutun da birçok başka şeyi sosyal olarak deneyimlemek çok güzeldi.
* Zeytin toplamıştım, o zeytinlerden elde edilen ilk mahsul zeytinyağından hediye ettiler. Kendi elimle topladığım zeytinlerin zeytinyağından yemenin tadı başkaydı.