Yaşadığı sokakta uyurken Temmuz 2011’de zorla arabaya bindirilerek kaçırılan ve bedenine defalarca tecavüz edilen sokak köpeği Ayşa’nın dördüncü duruşması, bugün (5 Mart 2013), saat 10:30’da İstanbul Anadolu Adliyesi 31. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülecek. Hayvan hakları savunucuları, insan merkeziyetçi-türcü ve erkek egemen sisteme karşı mücadele eden tüm aktivistleri duruşma öncesinde adliye önüne çağırıyor.

Araştırmalar Türkiye’de her 10 kadından 4’ünün, dünya da ise her 10 kadından 3’ünün erkekler tarafından fiziksel şiddet gördüğünü kanıtılıyor. Kadın cinayetleri son 7 yılda yüzde 1400 artarken, son beş yılda 6088 kadın erkekler tarafından öldürüldü. Peki ya hayvanlar ?

Erkek egemen kültürün tıpkı kadınlara yaptığı gibi hayvanları da katledip tecavüz ettiğini hiç düşündünüz mü? Ve tabiki medyanın dili. Gazetelerde ve sosyal medyada sık sık tecavüze uğramış hayvanların gözlerine siyah bant çekilerek verilmesi, insana yapılan tecavüzün yanında hayvanlara yapılanın bir parodi gibi algılatılmasına neden oluyor. Çoğu insanın gülerek paylaştığı bu haberler aslında toplumun tecavüze nasıl baktığının da göstergesi.

Ekofeminist teoriye göre tarihte kadın, çocuk, hayvan, doğa erkeğin mülkiyetinde olmuştur. Bir feministin söylediği gibi: “Hayvanlar, yeryüzü ve kadınlar… Üçü de nesneleştirilmiş ve aynı muameleye maruz bırakılmışlardır”. Şu anda pek çok yerde kadınlar ve çocuklar seks ticareti için kullanılıyorlar kilit altında tutuluyor ve erkekler tarafından cinsel istismara uğruyor. Kadınlar koca, baba, sevgili ya da erek kardeş tarafından nesneleştiriliyorlar. Tıpkı hayvanlar gibi… Et, süt, yumurta endüstrisine baktığınızda görebileceğiniz tek şey dişi hayvanlar ve onların çocukları üzerinden kurgulanan tecavüz ve sömürü ilişkisi. İnekler “tecavüz rafı” ismi verilen bir yöntemle hamile bırakılıyor, doğan buzağılar kıyma makinesine gönderiliyor ve aslında lohusa ineklerin sütleri insanlar tarafından kullanılıyor. Tavuk endüstrisinde ise aklınıza bile gelmeyecek katliamlar yaşanıyor. Hiç düşündünüz mü bu endüstriyel çiftliklerde doğan erkek civcivlere ne oluyor? Çok acı bir gerçek ama endüstriyel sınai çiftliklerde doğan her erkek civciv yakılıyor, öğütülüyor, zehirleniyor, çöpe atılıyor ve en iyi durumda rengarenk boyanarak pazarlarda satılıyor. Düşündüğünüzde bile tüylerinizi ürperten bu gerçek, medeniyetin el değmeden üretilip paketlenen gıda sisteminde her an her dakika gerçekleşiyor.

Bu şekilde doğayı, kadını ve hayvanları mülkü gören erkek ve sanayici kültür; bir yanda sınai tesislerde dişi hayvanlara tecavüz edip onları sömürürken, diğer yanda kent yaşamında zar zor yaşamaya çalışan sokak hayvanlarının da tecavüzünü yok sayıyor. Tıkpı Ayşa’nın davasında olduğu gibi.

Ayşa’ya tecavüz eden şahıs neden hırsızlık suçundan yargılanıyor, yargı mağduriyeti nasıl engellenebilir, emniyet güçlerinin ve kamu oyunun görevleri nelerdir? Tüm bunları iki yıl önce yaşadığı sokakta uyurken, zorla arabaya bindirilerek kaçırılan ve bedenine defalarca tecavüz edilen sokak köpeği Ayşa’nın duruşması öncesinde Ayşa’yı bahçesinde besleyen Tülin Palay ve Ayşa’nın avukatı Hülya Yalçın ile görüştük.

Palay: Tek amacım Ayşa ve arkadaşları için kazanmak

Bize biraz olayı anlatabilir misiniz? Olay nerede ve nasıl gerçekleşti?

Tülin Palay: Olay İstanbul Ataşehir’de yaşandı. 2011 yılının Temmuz ayında gece 01.00’de bahçemde baktığım kızım Ş.Ş. tarafından kaçırıldı. Ayşa’nın sesini duyup koştum, mahalleli de o anda sesime çıktı fakat yetişemedik. Ş.Ş. Ayşa’yı arabasına koyup gitti. Önce hayvan hakları savunucusu olan arkadaşım Esra Liceli’yi, ardından da polisi aradım. Esra, olayı hemen facebook’ta yazarak herkesi 155’i arayarak suç duyurusunda bulunmaya çağırdı. Bu sayede olay anında yüzlerce kişi tarafından duyuldu. Çok geçmeden de polis tecavüzcünün peşine düştü.

Kısa bir süre içinde de şahıs suçüstü polis tarafından yakalandı.

T.P.: Evet, polis Ayşa’nın kaçırılışından iki saat sonra saat 03.00’te suçüstü yaparak tecavüzcüyü yakaladı. Polisin bana telefonla haber vermesi üzerine, hemen Esra Liceli, kızı ve ben karakola koştuk. Orada bu şahsı bizden kaçırdılar. Polis bütün gördüklerini tutanağa yazdı. Polislerden birinin son duruşmada ifade vermesine rağmen ve tutuklama kararı çıkmasına rağmen şahıs hala yakalanamıyor.

Tecavüze uğrayan hayvanların iç organları parçalanıyor, bacakları kırılıyor ve ağır bir depresyona giriyorlar. Ayşa’nın durum nasıldı, neler yaşadınız?

T.P.: Olay sabahı Veterinerim Gönen Kaya hemen gelip Ayşa kızımı muayene etti ve rapor yazdı. Ayşa’nın kaçırılışını görmem, olayı sosyal medya da duyurmamız, insanların polisi araması ve polisin iki saat içinde suçluyu yakalaması sayesinde üzüm gözlüm bu travmayı çabuk atlattı. Ama her köpek bu kadar şanslı değil. Sürekli Ayşa’nın yanında olduk ve ona gereken desteği verdik. Özellikle Esra Liceli, Yaşam Hakkına Saygı Derneği’nden Özgün Öztürk, Avukat Hülya Yalçın ve Tuna Arman kızımın yanında oldular. 2011’den bu güne duruşmalarımız devam ediyor. 5 Mart 2013, salı günü saat 10:30’da dördüncü duruşmamız yapılacak. Tek istediğim Ayşa ve arkadaşları için kazanmak.

Yalçın: Resmi prosedür çok yavaş

İstanbul Barosu Hayvan Hakları Komisyonu Başkanı Avukat Hülya Yalçın hayvan tecavüzleri ve Ayşa’nın duruşmasındaki hukuksal süreci anlatıyor…

Tecavüzcü belli ama yakalanmıyor? Yargı nasıl işliyor ya da neden işlemiyor anlatabilir misiniz?

Avukat Hülya Yalçın: Şahıs adresinde bulunmuyor, kendisine tebligat yapılamıyor gerekçesiyle önceki duruşmalara da katılmadı. Hakkında arama ve yakalandığında duruşmaya getirilme kararı verildi. Yargının işlememesi genel hukuk süreciyle ilgili daha büyük bir sorun olmakla beraber, süjesi, mağduru hayvan olunca daha da yavaşlıyor. Çünkü hayvanı hakkı olan bir canlı olarak kabul etmeyen toplumun yargısı da aynı şekilde bakıyor. Toplumu, yargıyı ve herkesi şu ankinden çok daha fazla zorlamalı, mutlaka bu talepten vazgeçmeyeceğimizi net olarak anlatmalıyız.

Hayvan tecavüzleri ve de hayvanlara karşı işlenen suçlarda, suçlular mala zarar verme ya da kabahatler kanunundan yargılanıyor. Ayşa davasında da şahıs hırsızlık suçundan yargılanıyor. Bu nasıl oldu?

H.Y: Maalesef şahıs duruşmaya getirildiğinde sahipli hayvanı çalmak, yani hırsızlık suçundan sorgulanacak. Bu konuda örnek uygulamalar olmadığı için tecavüz ve hırsızlığı hukuken birleştirme taleplerimiz atide. Yani karara bağlanmadan bekliyor. Tecavüzün mağduru hayvan olduğu ve bu konu kabahatler kanunu kapsamında olduğu için sanırım önemsenmedi. Biz tekrar tecavüz yönünden davaya dahil edilmesini ya da yeni bir dava açılmasını talep ettik şifahi olarak. Resmi prosedür çok yavaş. Adliyelerin taşınması da bahanesi oldu. Yeni mahkeme, yeni dosya numaraları gibi ayrıntılar süreci yavaşlattı. Mart ayındaki duruşmada talebimizi net olarak tekrarlayacağız.

Polis tutanaklarında tecavüz belli ve son duruşmada bir polis görgü tanıklığı yapıyor ama sanık hala hırsızlık suçundan yargılanıyor. Bu konuda yargılama sürecindeki aksaklık ve emniyet güçlerinin görevlerinden bahsedebilir misiniz?

H.Y.: Polis tutanaklarında şahsın pantolonu inik, uyuşturucu almış halde ve suçüstü yani hayvanın üzerinde yakalandığı yazıyor. Buna rağmen tecavüzden yargılanmıyor. İşte biz asıl bu algıyı ve hukuki durumu değiştirmek için mücadele ediyoruz. Çünkü bu şahıs en basit tanımıyla “ahlaksız, cinsi zafiyet içinde” bir insan. Bir anlamda toplum zararlısı. Emniyet güçleri de çoğu kez “hayvanla” ilgili konularda hareket etmemesi gerektiğini sanıyor. Tamamen bilgisizlikten. Konu hayvanla ilgili olabilir ama talepte bulunan biziz, yani insanlar. Polis Vazife ve Selahiyet Kanunu’nun (PVSK) daha ilk maddesi taleplere cevap verme zorunluluğunu açıkça ifade eder oysa. Bu konuda zamanımız oldukça emniyet birimleriyle bilgilendirme toplantıları yapıyoruz. Tek sorunumuz zaman ve sayımızın azlığı. Ne duyurmaya, ne sonuçlarını açıklamaya vaktimiz olmuyor, gündem sürekli vahşice değişiyor. Ama bu kadar çalışmanın sonuçsuz kalmayacağına mutlaka hızla yol almaya başlayacağımıza inanıyoruz.

Burcu Çelik, bianet