Bir kütüphaneci, “Ölümün, öldürülmenin, kıyıya vurmanın acısını çektiğinde ne yapar?” diye düşünürken, hemen kütüphanedeki savaş karşıtı, barış temalı kitapları bir araya getirir. Tek tek inceler. Çocukların görebilecekleri yere güzelce yerleştirir.

Tüm bunları yaparken de çocuklarınızla okumanız için size buradan seslenir:

“Bu kitapları lütfen çocuklarınızla okuyun!”

Bo, ülkesine denizden gelen mülteci İbrahim’in kara derisine mi, iltica etmesine mi yoksa ülkesinde ekmek bulamayışına mı şaşıracaktır?

“Oy oy oy! Çok karanlık! Ben korkmam. Korkmuyorum ki! Yani pek öyle fazla korkmam. Tamam canım, azıcık korkuyorum elbette. Ama çok az. Ne var bunda gülecek! Bir kral da korkabilir. Ama her zaman değil! Bazen. Ve azıcık, çok değil.”

Yayınevi: Top Yayınları

Çocuklara kıymayın efendiler!

Yolculuk her zamanki gibi başladı. Gökyüzü berraktı, muhteşem bir yaz havası… Her şey yolunda derken, önce bir alev topunu andıran bir ışık ve ardından gelen fırtına ile herkesin hayatı birdenbire, saniyeler içinde değişti. Gördüklerinin bir atom bombası olduğunu anlamaları uzun sürmedi. Lakin peşi sıra kendilerini nasıl bir hayatın beklediğini asla bilmiyorlardı. Açlıkla, yoksunlukla ve hepsinden önemlisi radyoaktif zehirlenme ile mücadele ettiler. Her şeye rağmen güçlü olmalıydılar. Çünkü onlar: Son Çocuklar…

Sayfa Sayısı: 184

Baskı Yılı: 2012

Yayınevi: Çizmeli Kedi

Toda’nın babası çalılığa dönüşmeden önce usta bir pastacıdır. Her sabah yirmi çeşit kremalı pasta ve üç çeşit turta pişirmek için gün ışımadan kalkıp işe koyulur. Ta ki günün birinde her şey değişene kadar… Güneyde savaş patlak verince, Toda’nın babası da askere alınır.

Toda babaannesiyle kalmıştır ama bir süre sonra çatışmalar yaşadıkları kente de sıçrar. Toda’nın, yurtdışında yaşayan annesinin yanına gitmesi gerekecektir. Yolculuk ne kadar maceralı, ne kadar tehlikeliyse de, Toda ne yapıp edip annesini bulmaya kararlıdır…

Sayfa Sayısı: 104,

Baskı Yılı: 2012

Yayınevi: Hayykitap

“Gen, 20. yüzyılın en büyük vahşetlerinden birine etkili bir biçimde tanıklık eder. Kendinizi bu olağanüstü kitaba bırakın; buğulu gözlere ve Japon tarzı çizgi romanın sıra dışı anlatımına alışın. Bu akılda kalıcı ve hüzünlü öykü, hafızanızda asla unutamayacağınız radyoaktif bir krater açacak. Aslında Gen, ihtiyaç duyulan sihirli numarayı yapan az sayıdaki çizgi romanlardan… Kâğıdın üstündeki o küçük işaretler gerçek bir yaşama dönüşüyor.”

Baskı Yılı: 2011

Yayınevi: Tudem Yayınları, 4 Cilt

Morpurgo, I. Dünya Savaşı’nda yaşanan sıra dışı olayları Joey adında bir atın ağzından aktararak okurlarını umut dolu bir yolculuğa çıkarıyor.

Altı aylık bile değilken annesinden koparılarak hayvan pazarında açık arttırmaya çıkarılan Joey, hayatın acımasız gerçeği ile tanışarak sarhoş bir adama satılır. Niyeti bir buzağı almak olan adamın oğlu Albert, Joey’u görür görmez adeta ona hayran kalır. Mevsimler birbirini kovalarken beraber büyüyen Albert ve Joey asla unutulmayacak bir dostluk bağı kurarlar. Ta ki günlerden bir gün, bankaya olan ipotek borcunu ödemek için paraya ihtiyacı olan Albert’ın babası, Joey’i 40 pound karşılığında İngiliz ordusuna satana dek. Joey ve Albert için yeni bir dönemin başlangıcıdır bu.

Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır. Çiftlik atından bir süvari atına dönüşen Joey, yeni tanıştığı ve uzun yıllar yol arkadaşı olacağı Topthorn ile cepheden cepheye koşarak, herkesi kendine hayran bırakır. Yıllar süren savaş boyunca müttefik ve düşman kuvvetlerin cephelerinde başına neler gelir neler?.. Hatta esir bile düşer. Joey her şeye rağmen mutlaka bir gün can dostu Albert’a kavuşacağına dair ümidini asla yitirmez. Albert da bunun hayaliyle yanıp tutuşur. Kaderin oyunuyla günlerden bir gün Albert’la Joey’in yolu yeniden kesişir. Beklenmeyen bu buluşmanın ardında onları nasıl bir çıkmaz beklemektedir? Joey’e bir yıl kadar sevgiyle bakan Emilie’nin ölmeden önce büyükbabasına verdiği vasiyet nedir? Bu vasiyet Joey’le Albert’ın yeniden ayrılmasına mı neden olacaktır?

Sayfa Sayısı: 160

Baskı Yılı: 2012

Yayınevi: Tudem Yayınları

Nazi propagandasının artması ve Hitler’in iktidara yaklaşması sebebiyle kaotik bir dönemece giren Almanya’da, Anna’nın gazeteci, yazar babası için tek kurtuluş yolu Almanya’yı terk etmektir. Hayatta kalabilmek için sahip oldukları her şeyi bir çırpıda geride bırakmak zorunda kalan Anna ve ailesi için mücadele zamanıdır. 30’lu yılların Avrupa’sına ve sivrilmekte olan Hitler Almanyası’na, Anna adındaki 9 yaşında Yahudi bir kız çocuğunun gözlerinden bakan roman, mülteci olarak yaşamanın kâh hüzünlü kâh gülümseten yanlarına vurgu yaparken, savaşın ve mülteciliğin korkunç yüzüne değil, Anna’nın çocuk ruhuyla çevresinde gelişen olaylara ve kendi hislerine odaklanıyor.

Sayfa Sayısı: 264

Baskı Yılı: 2013

Yayınevi: Tudem Yayınları

İngiltere’de, Newcastle yakınında, küçük bir kıyı kasabasında ailesiyle yaşayan Bobby, yeni okulundaki sert kurallara alışmakta zorlanırken, babasının bir türlü teşhis konamayan hastalığından endişe duyar. ABD ile Sovyetler Birliği arasındaki soğuk savaşın tırmandığı yıllardır ve dünya gerginlik içindedir. Bobby, bir gün pazaryerinde yanaklarına şişler sokan ve alev püskürten bir adamın ürkütücü gösterisini izler. Bu tuhaf adam, Bobby için yepyeni duyguların ve farkındalıkların anahtarı olacaktır…

Sayfa Sayısı: 244

Baskı Yılı: 2011

Yayınevi: Günışığı Kitaplığı

“Kaplan”ın, yardım gönüllüsü olarak çalışan anne ve babasıyla birlikte yaşadığı yabancı köy her geçen gün yaklaşan savaştan giderek daha çok etkilenmektedir. Günün birinde herkes gibi onlar da köyü terk etmek zorunda kalırlar. Son anda Kaplan, çamurlu bir su birikintisinde yaşam savaşı veren küçük balığı fark eder. Ne yapıp edip onu da yanında götürecektir. Sınıra kadar onlara eşlik edecek Rehber’le eşeği, anne, baba, Kaplan ve Balık’tan oluşan küçük kafile yola çıkarlar. Önlerinde, savaşın korkunç gölgesi altında, hiç düşünmedikleri tehlikelerle dolu, uzun ve zorlu bir yolculuk vardır…

Sayfa Sayısı: 176

Baskı Yılı: 2011

Yayınevi: Günışığı Kitaplığı

Bomba ve General

Bir bombanın içine kapatılmış

üzgün atomlar ve

ne pahasına olursa olsun

savaş çıkarmak

isteyen bir general…

***

Sayfa Sayısı: 116

Baskı Yılı: 2014

Yayınevi: Yapı Kredi Yayınları

Birinci Dünya Savaşı’nın başladığı gün, Alfie’nin beşinci doğum günü partisine denk gelmişti. Alfie, savaşın nelere yol açacağını tahmin edemese de bu süre boyunca hayatlarının eskisi gibi ilerlemeyeceğini biliyordu. Babası Alfie’yi terk etmeyeceğine söz vermişti vermesine, ancak bu sözü, eli silah tutan her erkek gibi orduya yazılmasına engel olmamıştı. Çok sevdiği ailesini geride bırakarak Avrupa cephelerinde savaşmaya giden babasının hayatında kanlı bir sayfa açılmıştı artık. Londra’da bıraktığı sevdiklerini ise çaresizlik, yoksulluk ve acı dolu bir mücadele bekliyordu…

Cephede geçen dört koca yıl boyunca Alfie büyümüş, babası ise gizli bir görevde olduğu gerekçesiyle ailesi ile olan tüm iletişimini koparmıştı. Savaş tüm acımasızlığıyla sürüyor, Alifie’nin ruhunda kopan fırtınalar dinmek bilmiyordu. Öte yandan tuhaf giden bir şeyler vardı. Babasının şu gizli görevi neydi? Alfie ne yapıp edip bulmalıydı babasını. Üstelik dünyanın en iyi nedeni uğruna her şeyi yapmaya hazırdı: Sevgi uğruna…

Sayfa Sayısı: 256

Baskı Yılı: 2015

Yayınevi: Tudem Yayınları

Bu kitabı okumaya başladığınızda, Bruno adında dokuz yaşındaki bir çocukla bir yolculuğa çıkacaksınız (ama bu kitap dokuz yaşındakiler için değil). Ve er geç, Bruno ile birlikte bir tel örgüye varacaksınız.

Böyle tel örgüler dünyanın dört bir yanında var. Umarız, asla rastlamak zorunda kalmazsınız.

Sayfa Sayısı: 208

Baskı Yılı: 2015

Yayınevi: Tudem Yayınları

Afacan Resimler’in kahramanı Lodolinda mutlu olduğu zamanlarda kelebek, gelincik resimleri yapan küçük bir kızdır. Ama ya kızgın olduğunda? Öfkeli boğalar, korsan gemileri, yakılıp yıkılan kaleler çizer. Bir gün evde, ailesinin arkadaşlarının oğlu Federiko’yla baş başa kalır Lodolinda. Federiko, denizdeki hortumun neye benzediğini anlasınlar diye, akvaryumdaki balıkları bulaşık makinesine koymaya kalkışınca, bizim kız, işte o zaman çok sinirlenir…

Sayfa Sayısı: 40

Baskı Yılı: 2015

Yayınevi: Yapı Kredi Yayınları

Uzak gelecekte, 60 Dakika Savaşları’nın sonrasında bildiğimiz dünyadan eser kalmamıştı. Tekerlekler üstünde “yürüyen” Londra kenti, eski Kuzey Denizi’nin kurumuş yatağı boyunca, küçük kentleri kovalıyordu. Tarihçiler Loncası’nda Üçüncü Sınıf Çırak Tom, kızına âşık olduğu baştarihçinin canını kurtarmaya çabalarken, kendini suikastçı Hester’la birlikte, mahvedilmiş bir dünyada, acımasız bir düzende var olma savaşının içinde buldu…

“Tom, yarı baygın Hester’ı kolundan kavradı.

Tezgezerli adamlardan biri, kaçmalarını engellemek için hamle yapmıştı ki, kırmızı paltolu kadın adamın önüne dikildi: “Onlar benim yolcularım. Fiyatta anlaşmaya çalışıyordum!”

“Onlar bizim kölelerimiz!” diye haykırdı Wreyland, kadını itekleyerek. “Tom Nitsworthy ve arkadaşı. Onları Dış-Topraklar’da buldum. Kural kuraldır. Mal bulanındır…””

Sayfa Sayısı: 352

Baskı Yılı: 2013

Yayınevi: On8 Kitap