Ebeveyn olmak zor bir iştir; bu yüzden ebeveynlik konusunda herkesin başarılı olmasını beklemek oldukça büyük bir yanılgıdır. 28 yıldır annelik mesleğini icra ediyorum; şunu söylemeliyim ki hayatımda hiçbir zaman bu denli mücadele ve sabır gerektiren başka bir meslekle karşılaşmadım.

İyi ebeveynlik nedir?

İyi ebeveynliğin büyük bir kısmı çocuğunuza zarar verebilecek davranışlardan kaçınmayı içerir.

Duygusal bagaj: “High Road” & “Low Road”

Duygusal bagaj, tüm geçmişinizi içeren ve kişiliğinize şekil veren her şeydir. Ebeveynlik bilinci işte tam olarak burada başlar. Ebeveynliğin bu aşamasında, Daniel Siegel ve Mary Hartzwell’ın High Road” & “Low Road” ayrımı devreye girer. “High Road” diye tabir edilen süreçte, duygusal bagajınızın ve sizi tetikleyen her şeyin farkındasınızdır. Olaylar karşısında tepkisel davranmak yerine düşünmeye çalışırsınız. Varlığınızı ve bulunduğunuz anı hissedersiniz ve rasyonel olmaya çalışırsınız.

High Road süreci bir duruma farklı olası yanıtları sunmak eğilimidir ve sizi her daim sürücü koltuğunda tutar. Yapılması gereken bir işinizin ortasında çocuğunuzun aniden ağlamaya başladığını hayal edin ve bunun sizi rahatsız ettiğini düşünün. Sinirlendiniz, öfkenizi kontrol altına aldınız ve düşünmeye başladınız: “Neden ağladığını anlamalıyım ve işime ara verip onu sakinleştirmeye çalışmalıyım.” Bu işlem en iyi “siz”i ortaya çıkarır.

“Low Road” sürecinde ise, duygusal bagajınızı unutursunuz, tepkisel davranışlarınız had safhadadır. Çocuğunuz ağlamaya başlar ve işinizi yapmak zorundasınızdır. “Low Road” süreci, bilinçli düşünmeyi ve empati yeteneğini sabote eder. Sadece o anda hissettiklerinizi yaparsınız; çocuğunuza susması için bağırırsınız: “Odana git. Susmazsan sana ağlamanın ne demek olduğunu gösteririm.”

1. Kelimeleri silah olarak kullanmak.

Ağlayan bir çocuğa, “sulu göz”, “muhallebi çocuğu”, “aptal”, “şişman” ya da “tembel” gibi ifadeler kullandığınızda ona büyük zarar verdiğinizi unutmayın: Kelimeler, bazen bir tokattan bile daha yaralayıcıdır. Son araştırmalar, fiziksel ve duygusal acıyı kontrol eden sinir ağlarının tek ve aynı olduğunu gösteriyor. Martin Teicher ve ekibinin çalışması da sözlü tacizin gelişmekte olan beyinde kalıcı değişikliklere neden olduğunu ortaya koyuyor.

2. “Sürekli… yapıyorsun” ifadesi ile çocuğunu suçlamak.

Çocuklar hata yapabilir, kötü davranabilir. Elbette çocuğunuzu kınamanız gereken zamanlar olacaktır. Sizi dinlemiyorsa, yapmamasını söylediğiniz şeyi yapıyorsa, beynin reaktif kısmı harekete geçtiği için ilk tepkiniz ona saldırmak olacaktır. Fakat, bu, High Road sürecinde yontmanız gereken tepkilerinizden biri olmalıdır. Bu kelimelerle çocuğunuzla konuşmaya başladığınızda tepkilerinizin aslında yapılan davranışa değil, kişiliğe yönelik olduğunu unutmayın. Rahatsız olduğunuz davranışla çocuğunuzun kişiliğini ayırın.

3. “O zaten çok hassas.” diyerek çocuğun duygularını küçümsemek.

Bu cümle, annemin mantrasıydı. Çocuğun “çok hassas” olduğunu söylemek sevgisiz ve ilgisiz ailelerin ortak davranışıdır. Ebeveynlerin suçu kendi sorumluluklarından ve davranışlarından çocuğun olası yetersizliklerine atmasıdır. Küçük bir çocuk, bu iddiaya karşı koyacak bir özgüvene sahip değildir ve bu yüzden yanlış bir şey yapmış olduğunu kabul edecektir. Sık sık kendi duyarlılığının bir sorun olduğunu düşünecek ve bu da, onun duygularına ve algılarına güvenmesini engelleyecektir.

4. Çocuğunu diğer çocuklarla karşılaştırmak.

Kardeşler arasında rekabet oldukça yaygındır, ancak son çalışmalar bunun iyi bir tutum olmadığını göstermiştir. Kardeşler arasındaki gerginlik ve rekabeti manipüle eden ebeveynler düpedüz acımasız insanlardır. “Neden Jimmy gibi olamıyorsun?” ya da “Kardeşinin başarısı doğru bir şeyler yapman için sana ilham vermeli.” gibi cümlelerden kaçının. Aksi takdirde, çocuğunuzun her zaman daha eksik olduğunu hissetmesine neden olursunuz. Sevgi dolu bir ebeveyn her çocuğun bir birey olduğunun farkındadır.

5. Çocuğun kişisel alanını veya sınırlarını görmezden gelmek.

Bir çocuğun sınırlarına saygılı olmak, kendine ait özel bir alan ihtiyacını far etmek ve endişe etmeden kendi düşüncelerini, duygularını ifade etmesi için gereken alanı sağlamak çocuğunuzun kendisi olabilmesini sağlarken aynı zamanda diğer insanların sınırlarına da saygılı olmayı öğretecektir.

Çocuğun sınırlarını görmezden gelmenin binlerce yolu vardır. Çocuğun benzersiz nitelikleriyle eşsiz bir birey olduğunu görmezden gelen ebeveynler, “Neden sanat derslerine katılıyorsun? Sanat süt çocukları içindir.” gibi ifadelerle çocuklarıyla alay ederek onların kişiliklerine zarar verirler. Bütün bunlar çocuğun benlik duygusunu zayıflatır ve onu yalnızlaştırır. Benzer şekilde, benmerkezci ebeveynler çocuklarını sadece kendi uzantıları olarak görür ve çocuğun sınırlarını fark etmez. Bu çocuklar ileride gerçek benlikleri olmayan güvensiz insanlar olurlar ve yetişkin ilişkilerinden kaçınırlar.