Mersin’de, Akdeniz Belediyesi şiddete maruz kalan ve travma yaşayan çocukların kendi görüşlerini ifade etmelerine olanak sağlayan bir çalışma başlattı. Proje çocukların katılım hakkını güçlendirmeyi amaçlıyor.
Akdeniz Belediyesi Çocuk ve Gençlik Sağlık Danışma Merkezi şiddete maruz kalan ve travma yaşayan çocuklara yönelik olarak bir proje başlattı.
Proje çerçevesinde başlayan etkinlikte, çoğunluğu cezaevinde hak ihlaline uğrayan çocuklar yaşadıkları travmaları anlattı, TBMM’ye yansımasını istedikleri taleplerini sıraladı
Şimdi Barış ve Özgürlük İçin Oyun Zamanı: Çocuklar Konuşuyor başlığı altında düzenlenen etkinlik katılımcıların risk altında olan, hak ihlaline uğrayan, sokakta çalışan, gözaltı ve cezaevi deneyimi olan, kamusal yaşam ve aile içinde şiddet gören çocuk ve gençlerle bir araya gelmesini sağlıyor.
Katılım hakkı
Akdeniz Belediyesi Çocuk ve Gençlik Sağlık Danışma Merkezi’nden Dr. Didem Gediz Gelegen projenin amacını “toplumsal yaşamda göz ardı edilen çocukların, kendi görüşlerini ifade etmelerine olanak sağlamak ve katılım haklarını kullanabilmelerini güçlendirmek” olarak tanımlıyor.
“Bu beraberlikle çocuklarla beraber gülmeyi, yazmayı, gezmeyi, konuşmayı, gezmeyi, yorulmayı, yeni insanlar tanımayı amaçladık. Çocukların barışın inşasında ve kendi yaşamlarının aktif özneleri olma yolunda güçlerine inancımız her geçen gün artarak büyüyor.”
Polis baskısı
Gönüllü katılımlarla sürdürülecek bir dizi etkinliğin ilkinde dün BDP Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkçü de bulundu.
Çocuklarla sohbet etmeden önce konuşan Kürkçü, “Türkiye’de, özellikle Kürtlerin büyük kentlere göçertilmiş kesimleri üzerinden halkı çaresiz ve tesirsiz bırakma, örgütlenme ve siyasi mücadeleye atılmalarını frenlemek açısından gençlerden ve çocuklardan başlayarak, ev işlerine kadar sirayet ettirilen bir genel gözetleme-kontrol, baskı altında tutma, caydırma, satın alma, ajanlaştırma gibi yönlerden sürüp giden bir faaliyet var” dedi.
Kürkçü konuşmasında aile, mahalle ve okulda yaşanan polis baskısı sonucu 13-18 yaşlarındaki çocukların psikolojik dengesizlik, korku ve travmayla karşı karşıya kaldıklarını da hatırlattı.
“Türkiye’de, ailelerin çocukları ile olan ilişkileri, çocukların okulla ve sivil hayatla olan ilişkileri bakımından polise verilmiş herhangi bir düzenleyici rol yok. Buna rağmen polis, genel olarak ailelerin efendisi, mahallelerin efendisi, okulların efendisi rolünü kendisine giderek artan bir biçimde ve keyfi bir tarzda talim ediyor.
“Bu yardımdan çok, -ki bu ailelere hiçbir yardım yapıldığı da söylenemez- polisin kendi kendine yardımı. Tırnak içinde, ‘potansiyel suçluları’ önceden keşfetmek, bunları listelemek, sistematik bir biçimde takip etmek ve yıldırmak için kurulduğu anlaşılan bir gayri-resmi, enformel bir mekanizma var.”
Kaynak: Bianet