Almanya’da yapılan bir araştırma, anne-babaların kâbusu olarak fazlaca adından bahsedilen Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu’nun (ADHD), doktorlar tarafından bir hayli fazlaca teşhis edildiğini ortaya koyuyor. Araştırmayı yapan akademisyenler, Alman doktorların teşhis ettikleri ADHD vakalarının dörtte üçünün gerçekleri yansıtmadığı görüşünde.
Pek çoğumuzun “azıcık hareketli her çocuk hiperaktif olacak değil ya” diye şüpheyle baktığımız Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu (ADHD) konusunda yapılan bir araştırma, konulan her teşhisin gerçeği yansıtmayabileceğini ortaya koyuyor. Almanya’daki Bochum-Ruhr ve Bazel üniversitelerinden Prof. Silvia Schneider, Prof. Jürgen Margraf ve Dr. Katrin Bruchmüller, Almanya’da ADHD teşhisi konmuş 1000 çocuk, aileleri ve doktorlarıyla yaptıkları bir araştırmayla, teşhis edilen vakaların dörtte üçünde çocuğun aslında hiperaktif olmadığı sonucuna vardılar. Araştırmacılar ABD’de yayınlanan Journal of Consulting and Clinical Psychology dergisinde yayınladıkları makalede, ADHD teşhisinin özellikle erkek çocuklarda bütün kriterlerin karşılanmasına bakılmaksızın konulduğuna dikkat çekiyorlar.Doktorların ADHD tanısı koyarken teşhis kriterlerinden çok sezgilerine dayandıklarını ifade eden araştırmacılar, Almanya örneğindeki şu verilerin durumun ciddiyetini de gösterdiği kanaatindeler:
– Aynı belirtilerle gelen erkek ve kız çocuklara farklı davranılıyor. Erkeklere daha kolay ADHD teşhisi konuyor. Hatta çocuğun erkek olması kimi durumlarda hastalığın belirtilerinden biri olarak bile konumlandırılabiliyor. Çünkü doktorlar belirtileri göz önünde bulundurmak yerine, çocuğun hastalığın tarif edildiği prototipe uygun olup olmadığı üzerinden teşhiskoyuyorlar. Bu prototip ise aşırı hareketlilik, konsantrasyon eksikliği ve düşüncesizlik gibi göreceli gözlemlere dayanıyor.
– Erkek doktorlar, kadınlara oranla daha kolay ADHD teşhisi koyuyor.
– ADHD’deki teşhis enflasyonu ilaç kullanımı ve terapi uygulamalarında da büyük harcamalara neden oluyor. 1989-2001 yılları arasında Almanya’daki kliniklerde yapılan ADHD terapilerinin sayısı yüzde 381 oranında artmış durumda. 6-18 yaş arasındaki çocuk ve gençlere verilen Methylphenidate’in fiyatı ise 1993-2003 yılları arasında yüzde 30 civarında artmış.
Araştırmacılar, yapılacak araştırmaların pek çok ülkede benzer bir grafik ortaya çıkarabileceğini ancak ADHD teşhisindeki vaka enflasyonuna karşın bu konunun yeterince ciddiyetle ele alınmadığı görüşündeler.
İlaç meselesi
Öte yandan Reuters’in bir haberine göre de, ABD’li çocuklar antibiyotikten çok, ADHD ilaçları kullanıyorlar. Pediadrics Dergisi’nde yayınlanan ve FDA (Gıda ve İlaç İdaresi) tarafından hazırlanan bir rapor, 2002-2010 yılları arasında ABD’deki ADHD ilaçları kullanım oranının yüzde 46 oranında arttığını ortaya koyuyor. Rapora göre yazılan ADHD reçetesi sayısı yılda ortalama 800 adet artış gösteriyor. İlaçlar arasında en çok satılanlar ise Ritalin adıyla da bilinen methylphenidate. İlacın 2010 yılında 4 milyondan fazla reçeteye girdiği kaydediliyor.
Aynı rapor, çocuklarda antibiyotik kullanımının ise yüzde 14 azaldığını ortaya koyuyor. Rapora göre bu sonucun sebebi ise lüzumsuz antibiyotik kullanımı konusundaki uyarıların sonuç vermesi. Ancak antibiyotik kullanımı büyüklerde yüzde 11 civarında bir artış da göstermiş durumda.
Not: ADHD hem çocuklar hem de aileler açısından üstesinden gelmesi hayli zor olabilecek bir dizi sorunun genel başlığı olarak da görülebilir. Dolayısıyla teşhisi ve tedavisi büyük önem taşıyor. Yukarıdaki haber ADHD’nin önemsiz bir durum olduğunu değil, teşhis ve tedavi sürecine ilişkin tartışmaların hangi temellere dayandığını özetlemek amacıyla aktarıldı. Uzuncorap.com’da ADHD ile ilgili olarak daha önce yayınlanmış yazılara şu linklerden ulaşabilirsiniz…