Annemle babamın tuttukları yastan çok şey öğrendim. Profesyonel destek almasalar da, kayıplarıyla başa çıkmanın bir yolunu buldular.
Diğer kızları, henüz iki yaşındayken, bir uçak kazasında ciddi bir şekilde yaralandı. Onu hayatta tutmak için çok uğraş verdiler. Büyük kızlarının acısına katlanmak için o kadar çaba sarfetmeseler, birbirlerine tahammül etmeleri de mümkün olmayabilirdi.
Bir süre sonra yeniden çocuk yapmaya karar verdiler. Bu kararın sonucunda doğdum ben de. Tartışmadılar ya da düşünmediler bile. Annem 38 yaşındaydı ve eminim doğanın bu kararına engel olmasına izin vermek istemiyordu.
Annemle babamın hayat hikayelerinden öğrendiğim şey şu: Başımıza bir trajedi geldiğinde beklenmedik bir güçle karşı koyabiliyoruz acıya. Bu da son derece normal. Yas tutmak herkeste farklı şekillerde tezahür ediyor. Yapmamız gereken tek şey, birbirimizin yöntemlerine anlayışla yaklaşmak.
Annem, çocuğunun öldüğü gerçeğiyle uzun süre mücadele etti. Ama sonra bir gün gülümsemeye, hatta gülmeye başlayabildi. Annem ve babam farklı şekillerde yas tutmuşlardı. Kendilerine özgü problemleri vardı her ikisinin de. Ama bir noktada anlaşmayı ve anılarını onarmayı seçtiler.
Kaynak: Judy Mandel, Psychology Today