Pek çoğumuzun babası, özünde güzel adamlardı ama dört dörtlük birer ‘klasik’tiler. Dolayısıyla şu hayalini kurduğumuz yeni nesil babalık durumu için rol model bulma konusunda sıkıntımız aşikâr. İzlediğimiz kötü Amerikan filmlerinde verandanın merdivenlerine oturmuş, sohbet eden baba oğul ve kafasını babasının omzuna yaslamış baba kız sahnelerinden feyz almaya kalksak, güdük kalacağı da kesin… Sonuçta verandada oturmuşlar, biz de otururuz o kolay da ne konuşuyorlar tam olarak hiç bilemedik ki… Üstelik Beşiktaş’ın ortasında verandayı nereden bulacaksın?

BİBOT, bu açmazlar içinde klasik anlamda baba tanımının ötesine geçip de ne yapması gerektiğini tam olarak bilemeyenlere sunulan, kesinlikle bilimsel olmayan bir tecrübe paylaşımı. Kendi çocukluğumuzda tecrübe ettiğimiz baba-oğul ilişkisini evrene ikinci kez yaşatmamak adına otoriteyi tam olarak kaybetme riski BİBOT’ların her satırında kendini hissettirecek. Rahatsız etmeyen bir otorite, suyu çıkmamış bir samimiyet nasıl sağlanır? Tavsiyleri sıralayacvağız üst üste. Uzmanların ve uzuncorap.com editörlerinin hışmından delice çekinmekle birlikte anlayışlarına sığınmaktan başka yolumuz da yok… Zaman zaman BİBOT’lara tepki göstermleri olası ama önümüzde rol model vardı da biz mi uymadık? Böyle böyle öğreneceğiz işte.

Kim bilir belki siz okuyucular da tecrübelerinizi paylaşır, BİBOT’u zenginleştirirsiniz. Belki sabırlı bir uzman da çıkar, her bir BİBOT’un altına neyi doğru, neyi yanlış yaptığımızı yazar… Merak etmeyin en fazla iki üç nesil sonra doğru yolu buluruz.

BİBOT boyunca sözü edilecek minik insana “SEMİ” adını verdik. Kız olsun, erkek olsun mevzumuzun özünde Semi ve onunla kurduğumuz ilişkiler olacak. BİBOT başlıyor.

BİBOT 01
ARKADAŞ MI BABA MI?
Yola çıkarken mutlaka cevaplanması gereken bir soru bu. Onun arkadaşı mısınız, babası mı? “Biz Semi’yle arkadaş gibiyiz” cümlesi ile “Biz Semi’yle arkadaşız” cümlesi arasında çok büyük fark var. Bir sorunun yanıtlanmasından öte, bir tercihle karşı karşıya olduğunuz bu an Semi’yle aranızda yaşam boyu sürecek bir ilişkinin en önemli tuğlasına harcı vurduğunuz andır aslında; dikkatli olunuz.

İlk BİBOT, onunla “arkadaş olmamanız”. “Arkadaş gibi” olabilirsiniz ki bu çok doğru bir tercih ve eğlenceli bir ilişkinin olmazsa olmasıdır ama dört harfin çok daha ötesinde anlamı olan “gibi”yi yok sayıp da “Arkadaşız” dediğiniz an, gereksiz bir eşitliğin ilanıdır özünde. “O kadan eşitiz ki eziliyorum”a giden yolun ilk taşıdır bu arkadaşlık ilanı. Genellikle de dönüşü zor bir yoldur… Her tür iktidar hegamonyasına eleştirel yaklaşıyor olmakla birlikte, Semi’yle kuracağınız ilişkide hiyerarşinin gerekliliğine dem vurduğumun farkındayım. Sınırsız eşit, iktidarsız bir dünya hasreti çekeduralım, her zaman iktidar boşluğunun birileri tarafından doldurulduğu da ortada… Dediğim o ki bu şartlarda ilişkinizde bir iktidar olacaksa, o iktidar gücü sizde olmalı.

Semi’yle arkadaş gibi olun. Sizi sevsin, sizden korkmasın ama son sözü hep sizin söyleyeceğinizi de bilsin.

BİBOT 02
BIRAKIN ÖYLE SANSIN
İktidar sağlayacağım diye höt zöt bir adam olmanın da alemi yok; dikkatli olun. Hedeflerinize ulaşmanın farklı yolları olduğunu unutmayın. Üzgünüm, haklısınız; politik olmaktan bahsediyorum. Hele ki Semi iki yaş civarındaysa ve “trouble 2” dedikleri, “2 yaş cehennemi” olarak çevirebileceğimiz dönemi yaşıyorsa başka da şansınız yok gibi.

Örnek vaka
Semi kaka yapmış… Gelen kokunun, cürmünden fazla etkisi var. “Altını değiştirelim mi?” sorusunun reddedilme riski yüksek. “Yat altını değiştirelim” direktifinin ise emir kipi taşıması nedeniyle zaten hiç şansı yok. Sonuçta, kaybetmeye mahkûm bir oyuna başlamak üzeresiniz… İşin kötüsü, otoriteniz tehdit altında. Ya pes edecek ya da lanet olası bir iktidar uğruna Semi’yi üzecek, onu ağlama krizine sokacaksınız.

“Bırak Öyle Sansın – BÖS” taktiğini uygulamanın tam zamanı. Önce kaka/koku tespitini yapıp, mümkünse olayı karikatürize edip, peşisıra soruyla başlayın cümleye: “Altını nerede değiştirelim?” Yanıt vermesine (ve tabii reddetmesine) izin vermeden fikrinizi ekleyin: “Bence burada değiştirelim.” 2 yaş cehennemi tesiri altında, reddetmeye kodlanmış Semi “Şu an neyi reddedebilirim?” sorgulamasını genellikle son cümle üzerinden yapacaktır. “Hayır orada değil, şurada değiştirelim” tepkisi vermesi kuvvetle muhtemel.

Heyecanınızı bastırın. Hatta “Eh iyi, peki o zaman” tonunda mağlup ifadelerle zaferini pekiştirebilirsiniz de. Aslında sizin istediğinizin olduğu ve zaferi sizin kazandığınızı ayrımsamasına epey zaman var. Bırakın şimdilik aksini sansın.