32 yıldır, oğlu Cemil gelir dışarıda kalır diye kapısını kapatmayan, tanımaz diye evini boyamayan Berfo Ana, artık yataktan çıkamıyor. Tükenen ve ölüme meydan okuyan küçücük bedenine rağmen bilinciyle darbeci Kenan Evren’e meydan okuyor, “oğlumun mezarı bulunmadan, kemikleri verilmeden beni mezara koymayın” diye vasiyet veriyor.

12 Eylül askeri darbesinde gözaltına alınarak kaybedilen Cemil Kırbayır’ın annesi Berfo Kırbayır, 105 yaşında. Mide kanseri teşhisi konulan ve artık yataktan çıkamayan Berfo Ana, “Cemil’in mezarı bulunmadan, kemiklerini almadan ölmeyeceğim” diyor. “Ben başımı taşın üzerine koydum. Çocuğumun cenazesi gelene kadar beni gömmeyecekler. Çocuğumun cenazesi gelecek, ben göreceğim, beraber mezara gideceğim.”

‘Kenan Evren Berfo Kırbayır’ı kim sanıyor!’

Yatağından, zayıflayan yüreği ve nefesiyle Kenan Evren’e öfkesini haykırıyor, “Kenan Evren şimdi sevindi. Cemil’in, Mikail’in, Fatma’nın anası öldü de, dünya bana kaldı diye. Bilmiyor ki Berfo Kırbayır, oğlunun kemiklerini alana kadar ölmeyecek. Ben varım, anayım. Devlet oğlumun yerini biliyor. Çocuğumu bana getirsin” diyor.

“Kenan Evren beni yordu. Kaç ananın çocuğunu öldürdü, kaç tanesini anasız babasız bıraktı” diyen Berfo Ana, ölene kadar darbeci general Kenan Evren’in peşinde olduğunu söylüyor.

Kenan Evren ve darbeci generallerin gerçekten yargılanacağına, cezalandırılacağına inanmadığını ise “Devlet ona ceza verecekmiş. O nice evlatları ağlattı, nice evlatları kendisine nasır etti. Şimdiye kadar niye ceza vermediler” sözleriyle dile getiriyor.

Küçücük bedeni, kocaman yüreği ve açık olan bilinci ile Kenan Evren’e meydan okuyor: “Ben ondan korkmuyorum. O Berfo Kırbayır’ı ne sanıyor. Ben oğlumu bulmak için bir değil iki avukat tutmuşum. Ben Berfo Kırbayır, bu yola 32 yıldır baş koymuşum, oğlumun kemiklerini bana verene kadar da peşindeyim. Şimdi mezara gidemem. Çocuğumun mezarını görene kadar da mezara gitmem. Cemil gibi bir aslanı onlara bırakmam.”

32 yıldır bekliyor

Oğlu Mikail Kırbayır, Berfo Ana’nın son 32 yılını “acılı bir serüven” olarak tanımlıyor. Mikail Kırbayır, annesinin, 2 yıl öncesine, yani TBMM İnsan Hakları Komisyonu Başkanı Zafer Üskül “başın sağ olsun” diyene kadar oğlunun öldüğüne inanmadığını söyledi, o güne kadar “oğlumu istiyorum” diyen Berfo ananın o günden sonra “oğlumun kemiklerini, mezarını istiyorum” demeye başladığını anlatıyor. Kırbayır, son iki yılın annesini çökerttiğini belirtiyor.

Mikail Kırbayır, Berfo Ana gibi, gözaltında kaybedilen Hayrettin Eren’in annesi Elmas Eren’in, Nuretin Yedigöl’ün annesi Zeycan Yedigöl’ün annesinin de artık yaşlandığını ancak halen çocuklarının mezarını bulamadıklarını hatırlatarak, “Çocuklarının yaşamlarına son verildiği gibi analarının da çocukların mezarı başında ağlama, ona sarılma hakları ellerinde alındı” diyor.

‘Annemizin cenazesini kaldırmayacağız’

Gözleri dalgın, sesi kaygılı olan Mikail Kırbayır, uzun bir nefes aldıktan sonra “Anam için ölüm yakın” diyor ve Berfo Ana’nın, “Cemil’in kemikleri bulunmadan ölürsem beni mezara koymayacaksınız” diye vasiyet verdiğini hatırlatıyor.

Mikail Kırbayır, şunları söylüyor: “Ne yapacağımızı bilmiyoruz. Devlet onların nerede olduğunu biliyor. Bu vebal devletin, üzerimizde bırakmasınlar. Biz annemizin cenazesini kaldırmayacağız. Vasiyeti bu. Evlatları, kayıp yakınları olarak, isteği yerine gelene kadar onu gömmeyeceğiz. Zaten 32 yıldır omuzlarımızda bir yük var. Bir an önce kemikler bulunsun ki, bu yükü de omuzlarımıza yüklemesinler.”

(İsminaz Ergun/ETHA)

Kaynak: baskahaber.org