Advertisement

Yazar: Uzunçorap

Allah'ın unuttuğu, devletin öldürdüğü, hukukun aklayacağı: SOMA!

Kaç işçi öldü, kaç işçi daha ölecek? Sessiz kalmaya, önlem almamaya, failleri unutmaya, unutunca daha normal yaşamaya, ne kadar daha devam edebiliriz ki! 1 ay, 1 yıl, 1 ömür… Bir gün, fanusa koyduğumuz koca benliğimiz, gün gelir bir de bakarız ki, faili hiç de meçhul olmayan bir cinayetin suç ortağı oluvermiş. Söylemediğimiz sözler, görmeyi reddettiğimiz yüzler ve o çığlıklar, en ağır yükümüz oluvermiş de taşıyamamışız. Soma, bir kalp acısı! Üretim hırsı ile birleşen ihmaller silsilesi sonucu gerçekleşmiş bir cinayet, hatta aslında; alenen bir katliam! Ölüye takılan ucu açık solunum maskeleri, henüz sayısını kesin olarak bilemediğimiz ölü ya da diri...

Devamı…

Kömür karası akıllar…

Nereden, neresinden tutacağımızı bilemediğimiz bir süreç. Kendimizi nerelere koysak, neredelerde dursak, olmuyor. Gerçeküstü durumlar yaşıyoruz. Bir Avrupa ülkesinde- ki onu da hadi Akdeniz’le sınırlandıralım, 50 yılda olabilecek şeyler bu ülkede bir günde oluyor. Benim dedem de, amcam da baş madenciydi. Şimdi emekliler. Ailemde işiyle en gurur duyduğum insanlar onlar. Dedemde çok ciddi akciğer rahatsızlıkları var. Babaannem ona geceleri ballı süt yapıp içirirmiş. Babam, dedemin halen hayatta olmasını o ballı süte borçlu olduğunu söylüyor. Bilmiyorum ne kadar doğru. Ama şunu biliyorum: Dedem de amcam da işe giderken evdekiler her zaman geri gelememe ihtimali olduğunu bilirlerdi. Dedem madenden kazandıklarıyla evlatlarını okutmuş,...

Devamı…

Sen utanma, “Açlık Çoğunluktadır” çocuk…

“…Yalnızca bir günah vardır, tek bir günah. O da hırsızlıktır. Onun dışındaki bütün günahlar, hırsızlığın bir çeşitlemesidir.” “Bir insanı öldürdüğün zaman, bir yaşamı çalmış olursun. Karısının elinden bir kocayı, çocuklarından bir babayı almış olursun. Yalan söylediğinde, birinin gerçeğe ulaşma hakkını çalarsın. Hile yaptığın, birini aldattığın zaman doğruluğu, haklılığı çalmış olursun.” * *** Hiç düşündünüz mü, çocuklar “ne zaman” utanır? Aklıma ilk gelen örnekleri sayarsam; yeni bir ortama girdiklerinde, kendi fiziksel ve ruhsal özellikleriyle ilgili övgü dolu sözcük yağmuruna tutulduklarında, topluluk önünde konuşmaya, şarkı söylemeye zorlandırıldıklarında, 6 kere 7, 9 kere 8 gerginliğini yaşadıklarında, henüz doğru telaffuz edemediği bir kelime...

Devamı…

Hayat devam etmiyor!

Başımız sağ olsun. Kalanlara sabır versin. Hayat devam ediyor. Etmiyor. Hayat devam etmiyor. Babamı 15 yıl önce kanserden kaybettim. İlk hastalandığı zaman gittiğimizde sinüzit teşhisi koyup eve gönderdiler diye içimde yara kaldı. Acaba daha önce fark edilse ya da özel bir hastaneye gitsek iyileşir miydi diye kafamdan o soruyu atamıyorum. Sonra gelip bana başın sağ olsun, ailene sen sahip çıkacaksın diyen yakınlarımı, okul arkadaşlarımı ve hiç tanımadığım insanları düşünüyorum. Hiçbir tesellisi hiçbir etkisi olmayan sözlerdi onlar. İnsanın en acılı anında insanı hissizleştiren sesler. İnsanın utanması olmasa inanın o sözleri duyduğu anda “s.ktirin gidin lan, tek söz dahi söylemeyin!” der....

Devamı…

Disney karakterleri gerçek dünyayla karşılaşırsa ne olur?

Çocukluğumuzda Disney’in muhteşem hikayelerinin bizi ne kadar etkilediğini herkes bilir. Hikayelerin sonu hiçbir zaman kötü bitmez ve her şey yolundadır. Fakat, biraz büyüyüp her gün farklı bir şey deneyimlediğimiz gerçek yaşama baktığımızda hayatın aslında Disney hikayeleriyle yakından uzaktan ilgili olmadığını fark ederiz. New York temelli animasyon sanatçısı Jeff Hong bu düşünceden yola çıkarak Disney karakterlerinin gerçek yaşamla karşılaşınca neler olabileceğini gösteren bir illüstrasyon serisi ortaya çıkarmış. Modern yaşamın en kötü durumlarıyla karşılaşan Disney kahramanlarından deniz kızı Ariel çevre kirliliğinin etkisiyle yaşanmayacak hale gelen okyanustan kaçmaya çalışıyor. Bambi ise bir avcının kurbanı olup, daha sonra kafası lüks bir evin duvarına...

Devamı…

Borusan Contemporary Mayıs ayı çocuk atölyeleri

Borusan Contemporary’nin 5-12 yaş aralığındaki çocuklar için, yaş grubuna uygun olacak şekilde her ay değişen iki saatlik atölye çalışmaları Mayıs ayında da devam ediyor. Atölyeler, çağdaş sanat anlayışı çerçevesinde, baskı resim, fotoğraf, resim, heykel, düzenleme, asamblaj, rölyef ve kolaj gibi yeni anlatım biçimlerinin denendiği, her hafta birbirinden faklı çalışmaların yapılmasına olanak sağlayan bir içerik sunuyor. Etkinlik programı ise şöyle: 17.05.2014 Damlaya Damlaya Resim Olur (5 – 8 yaş) Kısa süren rehberli, zaman zaman dramanın kullanıldığı sergi gezisi sırasında koleksiyonda bulunan çalışmalar yakından incelenir. Bu paylaşımdan sonra atölyeye dönülür. Boyanın damlatılarak soyut resimlerin yapılacağı eğlenceli bir çalışmadır. 10:30 – 12:30...

Devamı…

Video: Çocuklar böyle kaçırılıyor!

İngiltere’de bir çocuk kaçırma girişiminin görüntüleri yayınlandı. Derby’de kalabalık bir alışveriş merkezinde annesiyle dolaşan 22 aylık çocuk yaşlı bir kişi tarafından kaçırılmak istendi. Kimliği açıklanmayan kadın elinde boş poşeti tutarken oğlu hemen sağ tarafından yürüyordu. Çocuk, annesinden birkaç adım uzaklaştıktan sonra annesi koridordan sol tarafa dönünce yeniden annesini takip etmeye yöneldi. Ancak tam o sırada yaşlı bir adam çocuğa yaklaştı, elinden tuttuğu çocuğun kulağına eğilerek bir şeyler söylediği anda anne arkasına döndü ve adam suçüstü yakalandı. Alışveriş merkezinin güvenlik kamerasına takılan bu görüntülerin ardından İngiliz polisi, 80 yaşındaki bir şüpheliyi göz altına aldı. Şüphelinin görüntüdeki kişi olup olmadığı henüz...

Devamı…

Paris'e yolculuk- 2

19 Ağustos 1983 Yeni hayatımın ilk sabahı. Gözlerimi açmaya korkuyorum. Keşke hiç uyanmasam, hazır değilim bu annem babam denen insanlarla yaşamaya. İlk kez kardeşlerim ve onlarla birlikte aynı evde yaşayacağız. Mutluydum babaannem ve dedemle, onlardan hiç ayrılmamıştım, onlar beni hiç bırakıp gitmemişlerdi. Çocuk olduğum içindi bütün bunlar, 18 yaşıma gelir gelmez ilk işim Türkiye’ye geri dönmek olacak. Kimse bana karışamayacak o zaman. Yanağımda bir öpücükle irkilerek gözleri açtım. Şefkat duygusu yerine bir korku hissetmemin sebebine anlam veremedim. Babamdı işte, işe gitmeden bizi öpüyordu. Dış kapının hemen yanındaki ranzanın üst katından aşağıya indim. Uzun bir koridora benziyordu bu oda. Yerler...

Devamı…

Anne, ben aşık oldum ya!

Geçtiğimiz sene anneler gününde annem başka bir kıtadaydı. Hediye almaktan yırtmıştım. Bu sene aynı kıta, hattâ aynı evdeyiz ve ben bir yolunu bulup hediyeden yırtmayı planlıyorum. Elbet bir yolunu bulurum, hiç olmadı “Kapitalist düzenin bir oyunu bu işler anne” derim çok sıkışırsam. Aklınla bin yaşa denilen örnek bir insanım neticede. Benim annem kalem gibi dolma saramaz, çayı benden iyi demleyemez, soğan-sarımsak yemez, evde kolay kolay yedirmez, yenince surat asar, efendime söyleyeyim ütü yapmaz, yaparsa da üstünden bir daha geçmek zorunda kalırsın. Anneme “Anne, ben aşık oldum ya” dediğim zaman “Senin aşklarının önü sonu bitmiyor” der, öyle filmlerdeki gibi bir...

Devamı…

Sizin annenize hediye sattık mı?

Ve gökten ilk “Anneler Günü” konulu mail tanesi düşeli tam bir ay oldu. Şanslı markalar, bir hafta öncesinden başladı kutlamalara, şanssızları ise hala son revizyonlarını veriyor. Yaklaşık 100’e yakın mailden sonra ajans çalışanı ile marka, sidik yarışını keser; kendi aralarında süre gelen reklam kampanyasını bitirir. Hemen sonrasında ajans çalışanı, zafer edası ile ajansın geneline ne zor şartlar altında yayına aldıkları işi tanıtan mailini atar ve rahatlar. Ajansın geri kalanı ise hep bir ağızdan kutlama mailini yazar ve herkese atar, yazar ve herkese atar, yazar ve herkese atar derken bu iş gece yarısı uykuyu bölen son maile kadar devam eder....

Devamı…