Advertisement

Yazar: Uzunçorap

Johan Bavmän'dan ilginç bir proje: Ebeveynlik izninde babalar ve çocukları

Başka hiçbir ülke, İsveç gibi bu denli cömert ebeveynlik izni koşulları sağlamaz. Mevcut sistem ebeveynlerin toplam 480 gün boyunca devletten bir ödenek alarak, çocuklarıyla birlikte evlerinde vakit geçirmesine izin verir. Bu 480 günün altmış günü baba tarafından kullanılmalıdır, aksi takdirde boşa gidecektir. İznin iki ebeveyne de paylaştırılmasının asıl amacı toplumsal cinsiyet eşitliğini artırmaktır. Kadınlar ve erkekler arasında ebeveynlik izninin daha eşit paylaşımını teşvik etmek amacıyla, bir “eşitlik ikramiyesi” de uygulamaya konulmuştur. Ebeveynler aralarında ne kadar çok gün paylaşırlarsa, ikramiye o denli artar. İkramiye, bu uygulama sonunda 1 500 avroya kadar çıkabilir. Çiftler arasında ebeveynlik izninin paylaşımıyla sağlanan bu ikramiyelere...

Devamı…

Annelere ve bebeklere sinema: Çılgın Kalabalıktan Uzak

Bebekli annelerin sinemaya gidebilmesini amaçlayan Sinebebe, her ay olduğu gibi bu ay da yeni bir film ile karşımıza çıkıyor: Çılgın Kalabalıktan Uzak Thomas Hardy’nin klasik romanından uyarlanan film, özgür ve cesur bir genç kadın olan Bathseba Everdene (Carey Mulligan)’in, amcasından miras kalan çiftlikteki hikayesini anlatıyor. Ekonomik özgürlüğe sahip, güzel ve inatçı bir kadın, üç farklı erkek tarafından arzulanmakta: başına buyrukluğundan etkilenen çiftçi Gabriel Oak (Matthias Schoenaerts), yakışıklı ve pervasız çavuş Frank Troy (Tom Sturridge) ve zengin, olgun bir bekar olan William Boldwood (Michael Sheen). Bathsheba’nın özgürlüğünü sürdürmeye çalışarak yaptığı seçimler, tutkuları ve aşkı keşfedişi hikaye ediliyor. Sadece bebekli annelerin...

Devamı…

Bir anneden başka bir anneye mektup: "Seni yargılamıyorum"

Utandığını biliyorum. Çığlık atan histerik çocuğunu yerden kaldırıp marketten çıkarmaya çabalarken etrafı nasıl kolaçan ettiğini görüyorum. Yüzün kıpkırmızı. Gözlerinin de dolu dolu olduğundan eminim. Benim gibi siyah streç pantolon ve bir kazak giyiyorsun, saçların biraz karışmış ve muhtemelen birkaç gündür yıkanmamış. Seni izlediğimi görüyorsun ama bir şeyi bilmeni istiyorum: Seni yargılamıyorum! Başka bir şey yapman gerektiğini, daha fazlasını veya azını yapman gerektiğini düşünmüyorum. Çocuğunu markete neden getirdiğini merak etmiyorum, işlerini kolaylaştırması için bir bakıcı tutmanı beklemiyorum. Çocuğunu neden kontrol edemediğini merak etmiyorum; çünkü çocukların robot olmadıklarını, insan olduklarını biliyorum. Bir şey söylediğin anda çocuğunun neden onu yerine getirecek derecede...

Devamı…

Eşcinsel bir çiftin hamilelik serüveni

Bir yıl arayla birbirlerinin gebeliklerini fotoğraflayan Kuzey Karolinalı Melanie ve Vanessa Iris Roy çifti diğer eşcinsel çiftlere aile kurmak konusunda ilham kaynağı oldu. Kadın vücudunun bir insanı yaratma ve büyütme hâlinin inanılmaz olduğunu söyleyen çiftten her ikisi de birliktelikleri sırasında anne olmak istediğinin farkına varıyor ve bir yıl arayla çocuk sahibi olmaya karar veriyor. Hamilelik sürecini instagram hesaplarında paylaşan çift, böyle bir ilgiyi beklemediklerini belirtiyor. 2014 yılında Vanessa’nın bir erkek çocuk, 2015 yılında ise Melanie’nin bir kız çocuk dünyaya getirerek kurduğu bu küçük aile eşcinsel çiftlere de umut oluyor. “Hayata bana vermiş olduklarından dolayı çok müteşekkirim. İki güzel, sağlıklı...

Devamı…

Masektomi sonrası bir emzirme hikâyesi

Herhangi bir anne için yeni doğan bebeğini emzirdiği ilk an her zaman çok değerlidir; fakat yeni anne Sera McCorkle için ilk emzirme anı diğer annelerle kıyaslandığında daha özel ve farklı bir deneyim. Hamile olduğu dönemde kanserle savaşan annenin bebeğini emzirdiği ilk anın fotoğrafları geçtiğimiz günlerde sosyal medyada yer aldı. Floridalı fotoğrafçı Kate Murray, tek göğsü bir operasyonla alınan annenin yaşadığı duygusal ve eşsiz deneyimi şöyle dile getirdi: “Bu an, gücün, aşkın ve güzelliğin en saf hali olmalı.” Hamileliğinin yarısında göğüs kanserinin üçüncü safhasında olduğunu öğrenen anne kemoterapi tedavisi gördü. Doğum yaptıktan sonra tek göğsüyle bebeğini emzirdi, kanseri atlatıp sağlığına...

Devamı…

Kamp Armen ve Kadir Amca

İşim icabı sık sık yurtdışına çıkar ve bu ziyaretlerimde Türk diasporasını anlamaya çalışırım. “Ne yapıyorlar, nasıl örgütleniyorlar, nasıl dayanışıyorlar?” sorularına cevap ararım. Geçtiğimiz haftalarda gene böyle bir ziyarette bulunduğum ülkedeki bir yetkiliyle konuşurken, bulunduğu eyalette 2.000 Ermeni’nin, 6.000 Türk’ün bulunduğunu belirtiyor ve yemek yediğimiz restoranı göstererek ekliyordu: “Tüm Ermenilerin Meclis’te milletvekilleri gibi dostları varken, bizim Türklerin en ünlüsü de bu gördüğün işletmenin sahibi Kadir Amcan. Nicelik değil, nitelik önemli olan.” Ülke içinde de dışında da lobi ve savunuculuğu bilmediğimiz aşikar. Sıradan bir Türk’ün aklına “lobi” deyince Ermeni ve Rum Lobisi kötü çağrışımlarıyla gelmekte. Lobi ve savunuculuğun apayrı bir sektör,...

Devamı…

“Can’lı ve Işıl’tılı Maceralar” Çocuk Kitapları Serisi’nden: Dikkat Hayalleriniz Çalınabilir!

Belgeselleri ile tanıdığımız, şimdiye kadar yurt içinde iki çocuk kitabı basılmış ve yurt dışında da çeşitli sanat müzelerinin kitaplıklarında yer alan “Pen in the Park” adlı bir kitabı da bulunan Raşel Meseri’nin Nisan ayında Habitus Yayınevi tarafından basılan “Can’lı ve Işıl’tılı Maceralar” çocuk kitapları serisinin üçüncü kitabı “Dikkat Hayalleriniz Çalınabilir!”, tüketimi arttırmak için çocukların hayallerinin çalındığı ve çocukların içine düştükleri bu uğursuz durumdan kurtulma mücadelesini anlatıyor. Daha önce yayımlanan ve küresel iklim değişikliğini distopik bir dünyada yaşayan Can ile Işıl’ın bu toplumsal yıkımdan kurtulma maceraları üzerinden anlatan “Enerji İmparatorluğu” ve çocukların semtlerinde buldukları gizemli bir yumurtanın sırrını çözmelerini konu...

Devamı…

Nepal’e yapılan yardımları yeniden düşünmek

Yetimhaneler geleneksel toplumda yoktu. Sindrella’dan hatırlanacağı üzere, en kötü ihtimalle bir eve besleme olarak girerdi ailesi olmayan veya yoksul olan çocuklar. Savaşın kitleselleşmesi ve toplumun tümüne etki etmesiyle birlikte yetimhaneler ortaya çıkmaya başladı. Ülkemizde de ilk yetimhanelerin 1911-12 yıllarındaki Balkan Savaşlarından sonra ortaya çıktığı görülür. Daha sonra da Doğu Cephesi’nde Kazım Karabekir’in yetimhaneler kurduğu bilinir. Sonrasında ise yetimhaneler giderek arttı. Devletin sosyal hizmet uzmanları uzak bölgelerdeki yoksul ailelere çocuğunuzu okutmak için en iyi yol onu yurda vermek dedi. Ve yetimhaneler, insanın doğasında bulunan aile ve toplum içinde büyümesine inat pıtırak gibi her yerde bitmeye başladı. Doğal afetlerden sonra da...

Devamı…

Dünyanın çeşitli ülkelerinden okul yemekleri

Amerika’da bulunan okul çağındaki çocukların son zamanlarda obezite sorunuyla karşılaştıkları biliniyor. Okullarda her gün 32 milyon çocuğa yemek dağıtıldığı düşünüldüğünde obezitenin ve sağlık sorunlarının çocuklara sunulan bu yemekler sonucu ortaya çıktığı varsayılıyor. Amerikalı bir yemek şirketi, bu önemli noktadan yola çıkarak, Amerika’daki okulları yemek konusunda diğer ülkelerle karşılaştırdı ve ülkelerin beslenme alışkanlıklarını da yansıtan farklı bir projeye imza attı. İşte, dünyanın çeşitli yerlerinden okul yemekleri: İNGİLTERE Balık, brüksel lahanası, lahana, bezelyeli pilav ve çilekli yoğurt parfe GÜNEY KORE FİNLANDİYA FRANSA YUNANİSTAN İSPANYA UKRAYNA...

Devamı…