Advertisement

Yazar: Uzunçorap

Hadi hadi çabuk!

Çocuğumuzla geçirdiğimiz bir gün içerisinde kaç kere hadi diyoruz, hiç saydınız mı? Sayarsanız eminim kendiniz de çok şaşıracaksınız. Peki şimdi düşünelim “hadi” demek yapılmasını istediğimiz davranışı gerçekten hızlandırıyor mu? İtiraf edelim ki hayır. Bu konuda yapılan tüm araştırmalar hangi yaş grubunda olursa olsun, hadi dendiğinde insanların daha ağırdan aldığını ortaya koymuş. “Hadi” bir şekilde karşı koyma, erteleme isteği uyandırıyor. Anne babalara sık sık anlattığım bir araştırma vardır. Amerika Birleşik Devletleri’nde yapılan bir otopark araştırması. Bir park alanında araçların park ettikleri yerden çıkma hızlarını araştırmışlar, eğer çıkılan park yerine girmek için arkada bekleyen bir başka araç varsa çıkma süreleri anlamlı...

Devamı…

Yaşam süresini çevre mi, genetik mi belirler?

Genetik mi yoksa çevre mi bir insanın yaşam süresini belirler? İşte bu soru, yüzyıllardır çözülemeyen bir bilmece gibi karşımıza çıkmaya devam ediyor. 1940 ve 1967 yılları arasında doğan 21,000 İsveçli evlatlık bireyden edinilen verilerle yapılan araştırma yanıtlanması güç olan bu soruya cevap aradı. Evlat edinilen çocukların bu araştırmada genetik mi, çevre mi sorusuna en doğru cevabı verebileceği düşünüldü. Genetik ve çevre ayrımının belirginleştiği bu çocukların araştırmanın önemli bir parçasını oluşturmasında, genetik mirasını taşıdıkları ebeveynlerden uzakta başka bir çevrede gelişimini sürdürmesi etkili oldu. Bu çalışmada, 21,000 vakanın tümünde biyolojik ebeveynlerin sağlık bilgisinin yanı sıra evlat edinen ailelerin de sağlık bilgisine başvuruldu....

Devamı…

Leylek Babo ile Bülbül Nono

Merhaba, ben bülbül Nona. Annemin adı Nina, babamın adı da Momo. Bir de küçük kardeşim Lili var. Lili gerçekten çok yaramaz. Her neyse ılık bir Perşembe günü, mevsim bahar. Minik derenin yanında bir leylek duruyordu. Yanına gittim. Hemen bana arkadaşlık teklif etti. Ben de hayır demedim. Adı Babo’ymuş. O da benim yaşlarımda ama benden daha büyük, gagası da çok uzun. Kendimizi tanıttıktan sonra oyun oynadık. Ben saklambaç dedim, o ise ebelemece. Sonra  “Nono, Nono” diye sesler duyduk. Bu annemdi. Anne: Haydi eve gel Nono. Nono: Hayır anne, lütfen beş dakika daha. Anne: Peki. Sonra saklambaç oynamaya karar verdik. Oyunumuz pek...

Devamı…

9 yaşındaki Keira Meikus otizmi anlatıyor

Keira Meikus dokuz yaşında. Dört yaşındayken otizm tanısı konulan Meikus, Otizm Farkındalık Ayı şerefine, okulundaki arkadaşlarının otizme dair bakış açısını değiştirecek bir konuşma yaptı. Otizmli bireylerin toplum tarafından kabul edilme isteğine vurgu yapan Meikus’un konuşması ise şöyle: “Otizmli bir insanın beyni tipik bir beyinden farklı çalışır. Otizmli bazı insanların beyni ise çok çalışır; o kadar hızlı çalışır ki kişi konuşamaz ve hatta yürüyemez hale gelir. Çünkü bu süreçte, beyin diğer bilgileri hafızada tutmak için çok çaba sarf eder. Otizmliyim ve senin gibiyim. Okula gidiyorum, sınavlara giriyorum, televizyon izliyorum. Müziği ve arkadaşlarımla oynamayı seviyorum. Senden biraz farklıyım. Bazı sesler ve gürültüler...

Devamı…

Kız kardeşliğe neden ihtiyacımız var?

İlk çağlarda kadınlar bugün paylaştıklarından daha çok şey paylaşırlardı. Bebeklerine birlikte bakar, birlikte yemek yaparlardı. Kadınlar ve çocuklar yaşamlarını içtenlikle paylaşırken, bu paylaşım kişilerin her birinin ulaştığı güç ve rahatlığın kaynağını oluştururdu. Kadınların adet döngülerinde beraber olabilmek için bir araya geldiği ve erkeklerinin giremediği Kırmızı Çadır gibi genellikle döngüleri temel alan gelenekler, kadınların birbirlerini mutlu ve dirençli kılmak için çabaladıkları güzel günlerin en önemli belirleyicisiydi. Bugün, kadınlar evlerinde ve yaşamlarında birbirinden ayrı ve tek başına bir hayat sürüyor. Bir araya gelmek için fırsatlar çok kısıtlı ve birlikte geçirilen zaman da gün geçtikçe azalıyor. Birlikte olmanın iyileştirici ve yenileyici etkisi...

Devamı…

Deniz kirliliği

Denize girmeyi çok seviyorum ama gördüğüm hemen her deniz çok kirli. İnsanların bu konuda duyarlı olması gerektiğini düşünüyorum. Denize atılan bir çöp bile balıkları öldürebiliyor. İnsanlar çöpleri çöp kutularına atmalı, denizleri kirletmemeli ve fabrika atıkları denize dökülmemelidir. Yoksa denize atılan çöpler gibi fabrika atıkları da denizde yaşayan canlıları öldürebilir. Hayalimde kirli deniz yok. Hayalimde sularında çöplerin yüzmediği, temiz, masmavi ve kıyılarında balıkların yüzdüğü bir deniz var. Öyle bir deniz bulabilecek miyim, bilmiyorum. Çevremdeki insanlardan tek isteğim, çöpleri denize atmadan önce bir kez daha düşünmeleri. *** Çöpler suda yüzmese, Balıklar ölmese, Denizler kirlenmese, Güzelleşir bu dünya. *** İnsanlar duyarlı olsa,...

Devamı…

Sevgili yorgun ebeveynler, suç sizde değil!

Yorgunsun. Her şeyi denedin ve şimdi, bunun kendi hatan olduğunu düşünüyorsun, bir şeyleri yanlış yapıyor olmalısın. Ağlayarak kapıyı kapatıyorsunuz. Elleriniz başınızda, yere yığılıyorsunuz ve o sahne defalarca zihninizde tekrarlanıyor. Güç mücadelesi. Bağırıp çağırmalar. Bu karmaşayı sayısız empati denemeleri ile çözme çabası. Hiçbir şey işe yaramıyor. Peki yanlış olan ne? Ne eksik? Neden ebeveynlik bu kadar zor? Yorgunsun. Yeni bir teknik veya strateji bulmak için internette o kadar çok araştırma yaptın ki! Çaresizlik içindesin ve kendine düşman oldun: ebeveynlik bu denli zor hale geldiyse, kesinlikle yanlış bir şey yaptığını düşünüyorsun. Derin bir nefes al. Haydi, sizi biraz yüreklendirelim sevgili yorgun...

Devamı…

24 gencin gözünden Şehre BAK, Diyarbakır’da başlıyor!

Hatırlamak ve Anlatmak için Şehre BAK projesi Türkiye’deki 10 şehirden 24 gencin katılımıyla 16 Nisan – 8 Mayıs 2016 tarihleri arasında Amed Sanat Galerisi’nde hayata geçiriliyor. Sergi, Türkiye’nin doğu ve batısı arasındaki kutuplaşmanın arttığı ve ortam yaşam tasarılarının gölgelendiği bir dönemde fotoğraf ve video ile “barışın görsel diline” odaklanacak. “Hatırlamak ve Anlatmak için Şehre BAK” 2013 yılında Türkiye’nin birbirine uzak dört şehrinden gençlerin katılımıyla gerçekleştirilen bir kültürel işbirliği ve ortak sanatsal üretim projesi olarak ortaya çıktı. Yüzleşme, görme, gösterme ve tanıklık etme konularına odaklanan sergi, 16 Nisan Cumartesi günü bir panel ile açılacak. Panele Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nden Ezgi Bakçay...

Devamı…

Çocuklar için “Tik Tak Sanat”

Pera Eğitim, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı 16 Nisan Cumartesi günü “Tik Tak Sanat” başlıklı bir atölye ile kutluyor. Çağdaş Drama Derneği Yaratıcı Çocuk Akademisi işbirliğiyle, 16 Nisan Cumartesi günü, 7-12 yaş gruplarına yönelik hazırlanan “Tik Tak Sanat” başlıklı yaratıcı drama atölyesi, çocuklara, yaratıcı drama ve beden perküsyonu etkinlikleriyle müzeyi yaşayan bir mekan olarak deneyimleme fırsatı sunuyor. Çocuklar yaratıcı drama atölyelerinde oyun oynayarak ve doğaçlama yaparak bir yandan eğlenirken bir yandan da Pera Müzesi’ndeki tüm sergileri ziyaret edebilecekler. Atölyelerin başında ya da sonunda, bir araya gelen katılımcılar KeKeÇa grubu eşliğinde, beden perküsyonu yapacaklar. Bu etkinlikte çocuklar, bedenlerinin...

Devamı…

Kitap sevmeyenler kulübü

Kerem sekiz yaşında haylaz mı haylaz bir çocuktu. Hayatta en sevmediği şey de kitap okumaktı. Annesi ve babası bu duruma çok üzülüyor, ancak çare bulamıyordu. Cezalandırdılar olmadı, kızdılar olmadı, yalvardılar gene olmadı. Kitap sevmediği için dersleri de çok iyi değildi. Sınıf arkadaşı Efe de aynı Kerem gibi kitaplardan nefret ediyordu. Çok yakın arkadaş olan Kerem ve Efe, kitap okumanın zaman kaybı olduğunu ve kitap okumanın çok sıkıcı bir şey olduğunu düşünüyorlardı. En çok zevk aldıkları şey futbolcu kartları ve bilgisayar oyunlarıydı. Kerem ve Efe sadece kitap okumanın değil, kitap okuyanların da çok sıkıcı olduğuna inanıyordu. Kendi aralarında ‘’Kitap Sevmeyenler...

Devamı…