Merhaba, ben bülbül Nona. Annemin adı Nina, babamın adı da Momo. Bir de küçük kardeşim Lili var. Lili gerçekten çok yaramaz.

Her neyse ılık bir Perşembe günü, mevsim bahar. Minik derenin yanında bir leylek duruyordu. Yanına gittim. Hemen bana arkadaşlık teklif etti. Ben de hayır demedim. Adı Babo’ymuş. O da benim yaşlarımda ama benden daha büyük, gagası da çok uzun. Kendimizi tanıttıktan sonra oyun oynadık.

Ben saklambaç dedim, o ise ebelemece. Sonra  “Nono, Nono” diye sesler duyduk. Bu annemdi.

Anne: Haydi eve gel Nono.

Nono: Hayır anne, lütfen beş dakika daha.

Anne: Peki.

Sonra saklambaç oynamaya karar verdik. Oyunumuz pek uzun sürmedi.

Yemekte Lili yine o eski şakalarını yaptı. Annem ve babam da nedense bu şakalara hep gülüyor. Gece aklım hep Babo’daydı. Rüyamda Babo’nun buradan taşındığını gördüm ve paniğe kapıldım. Ertesi gün Babo bana sonbaharda buradan gideceklerini yani göç edeceklerini söyledi. Rüyam gerçekleşmişti. Çok üzgündüm. Ama aklıma bir fikir gelmişti. Onlar göç ederken evden kaçıp sürünün içine karışacaktım; ilk defa göç edecektim.

Sonbahar gelmişti, planımı yerine getirecektim. Evdeki eşyalarımı aldım ve dışarıya koştum. Ama bir de ne göreyim karnı aç bir kartal. Hemen eve girdim, Lili çığlık çığlığa bağırıyordu. Elimle onun ağzını kapatıp sakinleştirdim. Hayallerim alt üst olmuştu.

Babo’yu bir mevsim göremeyecektim. Evde kös kös oturacaktım. Tam o anda gökyüzünde beyaz, kanatlarını hiç kapatmayan ve yirmiden fazla gözü olan bir cisim gördüm. Anneme onun ne olduğunu sordum. O da bana gülerek “uçak” cevabını verdi. Uçağın ne işe yaradığını sordum. Annem bana yanıt vermeden, “uçağın yanına yaklaşma” dedi. Belki de uçak beni gizlice leylek sürüsüne götürebilirdi. Çok heyecanlandım ve uçak kaybolmadan yanına uçmaya başladım. En azından annem ya da babam beni görmemişti. Fakat uçağa yaklaştıkça uzaklaşıyordu. Evden uzaklaştığımı hissettim. Karnım da çok açtı. Tam altımda minik bir kulübe vardı. Yere indim ve o kulübenin camına gagamla vurdum. Cam açılmayınca orada yaşayan kişilerin bana yardım etmeyeceklerini anladım. Ümitsizce oradan uzaklaştım, annemi ve babamı özlemeye başlamıştım. Daha sonra eskiden annemle gittiğim, eve çok yakın olan büyük çınar ağacını görünce eve yaklaştığımı anladım ve yola devam ettim.

Birdenbire annemin beni aradığını görünce hemen yere yöneldim. Annem beni görünce hem kızmıştı hem de mutlu olmuştu. Akşam yemeğinde bir daha böyle maceralara kapılmayacağıma dair söz verdim. Artık Babo’yu sadece ilkbahar ve yaz mevsiminde görebileceğimi de anladım. Bu yüzden de Babo gelene kadar başka dostlar bulmaya karar verdim.