Advertisement

Yazar: Uzunçorap

Sağlıklı ve özgür çocuklar için yenilebilir oyun alanları

Çocuklarımın daha fazla sebze yemesi için ne yapmalıyım? Bu konuda hiçbir zaman tavsiye sıkıntısı çekmedik. Fakat, artık çoğu okulun öğrencilerine kendi sebzelerini yetiştirme imkanı sunması ile bu tavsiyeleri bir kenara attık. Öyle ki, deneyimlediğimiz yaparak yaşayarak öğrenme metodu çoğu neslin yemeklerdeki en büyük düşmanı sayılan brüksel lahanasını bile bir dosta çevirmeyi başardı. “Geçtiğimiz Noel’de brüksel lahanası yediği için büyük bir heyecan ve mutluluk duyan çocuklarımız bile oldu. Neden mi? Çünkü o lahanaları kendileri yetiştirmişti.” diyor Rockmount ilkokulunun başöğretmeni Helen Carvall ve ekliyor: “Onlar bir kamyon dolusu pazı da yetiştirdi ve mutfağa “Şanlı pazı!” yazılı posterler astı. Diğer çocukları da...

Devamı…

Otizm Dostu Gösterim: Küçük Prens

Ankara Engelsiz Filmler Festivali, ilk kez geçtiğimiz yıl gerçekleştirdiği Otizm Dostu Gösterim ile otizm spektrum bozukluğu yaşayan çocuk ve gençler için de erişilebilir olmaya devam ediyor. Antoine de Saint-Exupéry’nin unutulmaz klasiği Küçük Prens’in 2015 yapımı canlandırma uyarlaması ise 27 Mayıs Cuma günü saat 12:00’de Goethe Institut Ankara‘da izleyiciyle buluşacak. Gösterim loş bir salonda, ses seviyesi düşük tutularak gerçekleştirilecek. Seans öncesi herhangi bir tanıtım filmi ya da reklam gösterilmeyecek; seyirciler gösterim sırasında salonda yiyecek ve içecek bulundurabilecekler ve salonda diledikleri gibi hareket edebilecekler. Böylece öğrenme güçlüğü ya da duyusal problemler yaşayan çocuklar ve yakınları bu gösterim sırasında birlikte ücretsiz olarak film...

Devamı…

Bir Bez Bırakma Hikayesi

2007 doğumlu küçük yazar Lara Nur Meriç’in ilk yazarlık denemesi olan Bir Bez Bırakma Hikâyesi, 2,5 yıl süren uzun bir resimlendirme süreci ve uzman kontrolü sonrasında nihayet hayata geçti! Lara Nur Meriç’in 2,5 yaş civarında üstesinden geldiği tuvalet eğitimi sürecinde, kendisini rahatlatmak için kelimelere döktüğü bu sevimli masal, gelişimin en önemli basamaklarından biri olan tuvalet eğitimi sürecinin yönetilmesi hakkında hem ebeveynlere hem de çocuklara fikir...

Devamı…

Bir Carolyn Mendelsohn projesi: Kendine ait çocuklar

Carolyn Mendelsohn, ergenliğe geçiş döneminde olan 10 ve 12 yaş aralığındaki kız çocuklarını fotoğrafladı. Güçlü, sağlam karakterli, akıllı, korkak, korkusuz, eğlenceli ve eşsiz… Ve sayamayacağımız daha birçok özelliğiyle her insanın biricik olduğunu unutanlara karşı genç kızlara cesaret veren, toplumda reklam ve pazarlama stratejileriyle dayatılan tektip “ideal vücutlu” genç kız imgesini yıkmayı amaçlayan bir projenin de yaratıcısı olmayı başardı. “Hala unutamadığım bir anım var: Ilık bir yaz günüydü ve 12 yaşındaydım. Sabahları zamanımın çoğunu aşağıya şortla inmek için cesaretimi toplamaya çalışarak geçirirdim. Çok küçüktüm ve utangaçtım. Merdivenlerden aşağı yavaşça inerken ailemin gülerek, “Aman Tanrım! bacakların ne kadar da tombul görünüyor.”...

Devamı…

Etkinlik önerisi: Bir Otistin Güncesi

16 yaşındaki otizmli Remzi bir gün eline kalemi aldı ve çizdi. Bir başka gün eline kili aldı ve yarattı. Her şey çocukken annesiyle birlikte katıldığı bir partide sıkılmasıyla başladı. Kendisini oyalamak için eline bir kağıt ve kalem alıp çizmeye başlayan Remzi, annesinin keşfiyle yeni bir dünyanın da kapılarını araladı. Kilden heykelleri, desenleri ve figürleriyle dikkat çeken Remzi’nin sergisi “Bir Otistin Güncesi”, Ankara’da Çankaya Belediyesi Çağdaş Sanatlar Merkezi‘nde 28 Nisan’da açılıyor. 7 Mayıs’a kadar devam eden sergi herkesi otizmin dünyasına davet ediyor. Remo’nun çalışmalarına ulaşmak için...

Devamı…

Malala Yusufzay’dan ilham alan bir genç kızın öyküsü

15 yaşındaki Omaima Hoshan, toplumda ve arkadaşları arasında yaygın olarak görülen çocuk evliliklerini sonlandırmak amacıyla Ürdün’deki Za’atari mülteci kampında mücadele ediyor. Annesinin vasıtasıyla tanıştığı Malala Yusufzay’ın “Ben, Malala Eğitim Hakkını Savunduğu İçin Taliban Tarafından Vurulan Kız” adlı kitabını okuduktan sonra erken yaşta yapılan evlilikler konusunda harekete geçmeye karar veren Hoshan, çalışmalarına ilk olarak 18 yaşından önce yapılan evliliklerin olumsuz etkilerini arkadaşlarına anlatarak başladı. Fakat, anlattıklarının işe yaramadığını ve ebeveynlerin çocuklarını 13 yaşında evlendirmeye devam ettiğini gören Hoshan, çocuk evliliklerinin sonuçları hakkında bütün toplululuğu eğitmeye karar verdi. Ürdün’de, kadınlar için yasal evlilik yaşı 18; fakat bazı toplulukların dini liderleri ebeveyn izni...

Devamı…

Yaşam süresini çevre mi, genetik mi belirler?

Genetik mi yoksa çevre mi bir insanın yaşam süresini belirler? İşte bu soru, yüzyıllardır çözülemeyen bir bilmece gibi karşımıza çıkmaya devam ediyor. 1940 ve 1967 yılları arasında doğan 21,000 İsveçli evlatlık bireyden edinilen verilerle yapılan araştırma yanıtlanması güç olan bu soruya cevap aradı. Evlat edinilen çocukların bu araştırmada genetik mi, çevre mi sorusuna en doğru cevabı verebileceği düşünüldü. Genetik ve çevre ayrımının belirginleştiği bu çocukların araştırmanın önemli bir parçasını oluşturmasında, genetik mirasını taşıdıkları ebeveynlerden uzakta başka bir çevrede gelişimini sürdürmesi etkili oldu. Bu çalışmada, 21,000 vakanın tümünde biyolojik ebeveynlerin sağlık bilgisinin yanı sıra evlat edinen ailelerin de sağlık bilgisine başvuruldu....

Devamı…

9 yaşındaki Keira Meikus otizmi anlatıyor

Keira Meikus dokuz yaşında. Dört yaşındayken otizm tanısı konulan Meikus, Otizm Farkındalık Ayı şerefine, okulundaki arkadaşlarının otizme dair bakış açısını değiştirecek bir konuşma yaptı. Otizmli bireylerin toplum tarafından kabul edilme isteğine vurgu yapan Meikus’un konuşması ise şöyle: “Otizmli bir insanın beyni tipik bir beyinden farklı çalışır. Otizmli bazı insanların beyni ise çok çalışır; o kadar hızlı çalışır ki kişi konuşamaz ve hatta yürüyemez hale gelir. Çünkü bu süreçte, beyin diğer bilgileri hafızada tutmak için çok çaba sarf eder. Otizmliyim ve senin gibiyim. Okula gidiyorum, sınavlara giriyorum, televizyon izliyorum. Müziği ve arkadaşlarımla oynamayı seviyorum. Senden biraz farklıyım. Bazı sesler ve gürültüler...

Devamı…

Kız kardeşliğe neden ihtiyacımız var?

İlk çağlarda kadınlar bugün paylaştıklarından daha çok şey paylaşırlardı. Bebeklerine birlikte bakar, birlikte yemek yaparlardı. Kadınlar ve çocuklar yaşamlarını içtenlikle paylaşırken, bu paylaşım kişilerin her birinin ulaştığı güç ve rahatlığın kaynağını oluştururdu. Kadınların adet döngülerinde beraber olabilmek için bir araya geldiği ve erkeklerinin giremediği Kırmızı Çadır gibi genellikle döngüleri temel alan gelenekler, kadınların birbirlerini mutlu ve dirençli kılmak için çabaladıkları güzel günlerin en önemli belirleyicisiydi. Bugün, kadınlar evlerinde ve yaşamlarında birbirinden ayrı ve tek başına bir hayat sürüyor. Bir araya gelmek için fırsatlar çok kısıtlı ve birlikte geçirilen zaman da gün geçtikçe azalıyor. Birlikte olmanın iyileştirici ve yenileyici etkisi...

Devamı…

Sevgili yorgun ebeveynler, suç sizde değil!

Yorgunsun. Her şeyi denedin ve şimdi, bunun kendi hatan olduğunu düşünüyorsun, bir şeyleri yanlış yapıyor olmalısın. Ağlayarak kapıyı kapatıyorsunuz. Elleriniz başınızda, yere yığılıyorsunuz ve o sahne defalarca zihninizde tekrarlanıyor. Güç mücadelesi. Bağırıp çağırmalar. Bu karmaşayı sayısız empati denemeleri ile çözme çabası. Hiçbir şey işe yaramıyor. Peki yanlış olan ne? Ne eksik? Neden ebeveynlik bu kadar zor? Yorgunsun. Yeni bir teknik veya strateji bulmak için internette o kadar çok araştırma yaptın ki! Çaresizlik içindesin ve kendine düşman oldun: ebeveynlik bu denli zor hale geldiyse, kesinlikle yanlış bir şey yaptığını düşünüyorsun. Derin bir nefes al. Haydi, sizi biraz yüreklendirelim sevgili yorgun...

Devamı…