Merhaba,

Sizin kardeşiniz var mı? Varsa beni anlayacaksınızdır. Yoksa hiç sizin bir kardeşinizin olmasını düşündünüz mü? Elbette düşünmüşsünüzdür. Düşünmeyenlere de anlatalım. Aslında küçükken kardeşiniz olmasını istersiniz. Arkadaşlarınızın kardeşi vardır ama sizin olmadığı için üzülürsünüz. Onlara hava atmak için annenize ısrar edip size de bir kardeş yapmasını istersiniz. Evet, benim de kardeşim var, eskiden tek çocuktum; annem, babam ve ben. Ama arkadaşlarımdan kardeşi olanlar, bazen kardeşlerini okula getiriyorlar ya da bazen kardeşlerini anlatıyorlardı bize. Ben de insanın kardeşi olması nasıl bir duygu merak ettiğimden, onu evde sürekli benimle oynayacak bir arkadaş olacağını sandığımdan ve de arkadaşlarıma hava atmak için anneme ısrar ettim.

“Anne kardeş yapabilir misin?”

“Önce uzmanlık sınavını kazanayım, sonra tekrar konuşuruz bu konuyu.”

Siz bir şey istediğinizde ve hayır cevabını aldığınızda o şeyi daha çok istersiniz ya… İşte bu şekilde konuşmalar uzayınca ve zaman geçtikçe, daha çok istersiniz kardeşiniz olmasını. Hatta artık herkese şikâyet edersiniz annenizi, istediğim halde bana kardeş yapmıyor diye… Tam siz umudunuzu kaybettiğiniz anda aileniz size bir kardeşiniz olacağını haber verir. Ben bir kardeşim olacağını nasıl öğrendim, anlatayım: 4 yaşında okuldan gelmiştim, yemeğimizi yedikten sonra annem ve babam benimle bir şey konuşmak istediklerini söylediler.

“Zeynep, hani sen kardeş istiyorsun ya, sana müjdemiz var, abla oluyorsun, şu an benim karnımda küçücük bir bebek var ve o senin kardeşin olacak, neler hissediyorsun?”

Neler mi hissediyorum? Şaşkınlık, mutluluk derken kendimi koltuğun üzerinde zıplarken buldum: “Yaşasın dualarım kabul oldu, kardeşim olacak.” diye çığlıklar atıyordum… Aileme ilk sorduğum şey, kız mı erkek mi olacak sorusuydu. Daha belli değilmiş.

Siz ablaysanız kardeşinizin de kız olmasını istersiniz ya da ben öyle istedim. Kız kız diye tutturursunuz ama hayalleriniz suya düşer, çünkü kardeşiniz erkek çıkar. Önce üzülürsünüz, sonra aileniz size erkek kardeşe sahip olmanın güzelliklerini anlattıkça rahatlarsınız. Annemler de iki kardeş ve annemin de erkek kardeşi var: dayım. Annem “biz dayınla arkadaş gibiyiz, bana sorsalar hangi kardeşi istiyorsun, kız mı erkek mi istiyorsun diye ben yine dayını seçerdim. Biliyorum ki ileride sen de kardeşimi başka hiçbir kardeşle değişmem diyeceksin. Hem kız olsaydı, onunla kıyafetini bile paylaşmak zorunda kalabilirdin, ama erkek olunca bazı şeyler sana özel olacak’’ diye içimi rahatlattı. Bir kız kardeşin nasıl bir şey olacağını hiç bilemeyeceğim, çünkü eminim annem bana başka kardeş yapmaz, ama annem haklı çünkü şu an kardeşimi hiç kimseyle değişmem. Kardeşimin cinsiyeti belli olduktan sonra aklıma takılan başka sorular da vardı, mesela adının ne olacağı gibi. Ben kardeşimin adının Kaan olmasını istedim ama annemle babamın düşündüğü başka isimler de vardı. Kura çekmeyi önerdim ama itiraf ediyorum kurada biraz hile yaptım ve annemle babam buna izin verdi, bilin bakalım kurada hangi isim çıktı: KAAN. Annenizin hamilelik süresi çabuk geçer ve sonunda beklenen an gelir. Annem, babam ve Denizli’den gelen anneannem ile babaannemle birlikte 13 Ocak sabahı hastaneye gittik.

Önce her şey çok eğlenceliydi. Güzel bir odaya yerleştik. Herkes mutluydu ben de çok heyecanlıydım çünkü o gün kardeşimi görecektim. Sonra annemi sedyeye koyup götürdüler, o an korktum, annem hasta değildi ki nereye gidiyordu. Aslında biliyordum ama korktum işte. Bir süre sonra odaya bir bebek geldi. Az önce birlikte resim yaptığın insanlar bebeğin başına doluşmaya başladı.

İşte o an tuhaf bir kıskançlık duygusu içimi kapladı. Onu görünce de biraz hayal kırıklığı oldu, hani siz arkadaş bekliyorsunuz ya, oysa o küçücük oyuncak bebek gibiydi. Anneniz hamileyken size kardeşi olan çocuklarla ilgili kitaplar alıp, okumuştur, aslında bilirsiniz küçük olacağını ama onun doğmasını beklerken hep size bir oyun arkadaşı gelecek diye hayal kurmadan da yapamazsınız. Gelen ise, küçücük, minicik bazen çirkin bazen güzel bir oyuncak bebek gibidir. Sonra anneniz gelir ameliyathaneden odaya. Anneniz bildiğiniz anneniz gibi değildir. Yorgun, yerinden kalkamayan ve nasıl anlatsam daha şişman (anne kızmaa) biri olmuştur.

Hamileyken karnı şiştiğinde orada kardeşim olduğunu bilirdim, iyi de kardeşim çıktı, hala neden şişkin annem? Neyse, kardeşiniz oyuncak bebek gibidir dedim ya, bakmayın oyuncak bebek dediğime, onunla oyuncak bebeğiniz gibi oynayamazsınız. Etrafta birileri hep aman mikrop kapmasın, aman uyanmasın, aman meme emsin diye uğraşır durur. Siz ablasısınız, onu en çok siz istemişsinizdir ama sizden önce herkes ilgilenir onunla. Kucağınıza almak isteseniz bile büyükler tedirgin bir şekilde verirler kucağınıza ve düşmesin diye bir tarafından da tutarlar. O an anlarsınız, bu iş düşündüğünüz kadar kolay ve eğlenceli olmayacak.

Bazen keşke kardeş istemeseydim diye düşündüğüm zamanlar oldu. Kardeşinizin bir an önce büyümesini istersiniz, çabucak. Ama o beklediğiniz an öyle kolay gelmez. Sonra fark edersiniz ki kardeşiniz büyüdükçe siz de büyüyeceksiniz… Zaman böyle akıp gitmek zorunda mı? Ne zaman aynı yaşta olup oyun oynayacağız biz?

 Yazının ikinci bölümü yakında sitemizde yer alacak.