Advertisement

Yazar: Uzunçorap

Dengeli, Ölçülü, Yetinen ve Tek Tip Türk Çocuğu: Resimli çocuk kitaplarında kimlik inşası

Resimli çocuk kitapları, kültürel değerler ileten araçlardır ve bu da onları toplumsal normlar konusunda değerli bir gösterge haline getirir. Bu çalışmada, bu kitapların hangi şekillerde okul öncesi çocuklar için karakter geliştirme araçları olarak kullanıldıklarını bulmak amaçlanmıştır. Bu bakımdan, şu sorulara cevap aramaya çalıştık. Resimli çocuk kitapları karakter özelliklerinin ve davranışların öğretilmesinde nasıl kullanılabilir ve (çocuklar) bu karakter özelliklerinin (iyi kız/iyi oğlan, dininin gereklerini yerine getiren ve aynı zamanda Türk ailesi içinde iyi bir anne/baba, iyi bir oğul/kız evlat olan iyi bir insan) hangilerini hayata geçirmeyi tercih edeceklerdir; bu resimli çocuk kitapları hangi sosyal davranışı aşılamaktadır? Sonuçta, incelenen bütün kitaplardaki...

Devamı…

Uğur'un Kızıltepe'si

Herhangi bir örneği, bütün bir memlekete teşmil etmememiz gerektiğini biliyoruz. Mesela Yozgat’ın Yerköy ilçesinde “Alparslan Türkeş Bulvarı” var ve hatırladığım kadarıyla kimse bu isimlendirmeden şikâyetçi değildi. Trabzonluların hepsini Ogün Samast’la yan yana anmak mümkün mü? Ve daha birçok örnek biliyoruz, kurulacak alakaların tehlikeli ve “sakat'”olacağını da biliyoruz. O zaman şu soru da giriyor devreye: Bir yer ne zaman “memleket” olur? Orada doğmuş olmak, nüfus kâğıdında bir yer adının yazıyor olması, “köklerinin”, atalarının oradan olduğunu bilmek yeter mi o yeri “memleket” yapmaya? Bu sorulardan birinin, bahsettiğim derdin dermanı olduğu olmuştur ama konu bu değil. Konu Kızıltepe. Mardin’in, Kızıltepe ilçesi. “Qoser”...

Devamı…

Hamilelik günlüğü no. 6

Efendim bu yazıyı okurken fon müziği olarak tavsiyem şu olacak.   Zira sözleri tam uyuşmasa da İlyas’ın ruh hali bir süredir bu, dolayısıyla benim sürüklendiğim yer de bu. Tabii haklı sebepleri var, bir süredir başka şehirdeydik ve orada okula yollamaya çalıştık. Türkiye’nin en şahane kreşlerinden biri olmasına rağmen İlyas külliyen reddetti. Sanırım onu yaban ellerde terk edeceğimizi düşündü. Babasına kelimenin tam anlamıyla yapıştı, bir de sürekli hastaydı, dolayısıyla her şeye ağladı,bozuldu filan.. E döndük eve, normale dön değil mi? Yooo, kolay mı öyle? “Yaşasın peynirli yumurtaaaa!” ile sarkmış alt dudak ve gözde dönen yaşlarla “ben kahvaltı etmek istemiyorum” arası...

Devamı…

Gökkuşağından bir renk: Otizm adalet arıyor!

Otizmin hayatınıza en büyük etkisi, size bir anda çocuğunuzla birlikte koca evrenin içinde yapayalnız kalmış hissi vermesidir. Bu his sizi un ufak eder bazen, nefes almakta zorlanırsınız. Eğer başınızı çevirdiğinizde tıpkı sizin gibi hisseden başka bir anneyle karşılaşırsanız, yeniden derin nefesler almaya başlayabilirsiniz. Benim yeniden nefes almaya başladığım dönem, Nazım Özgün’ün ağır seyreden otizm tablosuna uygun eğitim ve tedavi sürecini başlattıktan sonra, bizimle aynı sorunları yaşayan diğer otizmli çocuk aileleri ile tanışmamla başlıyor. Sanırım “aslında hiç yalnız değilim ki, benimle aynı şeyleri hisseden, düşünen, yaşayan birçok anne-baba var” dediğim günden beri, aktif olarak otizmle ilgili sivil toplum çalışmalarında görev alıyorum. Önce derneklerde, sonra da 2007’den itibaren tüm otizm sivil toplum örgütlerini bir araya getirdiğimiz çatı oluşumu Otizm Platformu’nda çalışırken, içimdeki umut hiç değişmedi: Bir gün bu ülkede otizmli çocuklar için bir şeyler değişecekse, bu bizim çabalarımızla olacak! Otizm Platformu’na bağlı derneklerin de müdahil olarak takip edecekleri bu dava dilekçesi kabul edilirse, Türkiye’de farklı gelişim gösteren bireyler için ilk kez bir “eğitimde ayrımcılık davası” açılmış olacak. Bu dava, sadece Cem Görkem için değil, eğitim hakkından mahrum edilen tüm otizmli öğrenciler için emsal teşkil edecek bir dava olacak. Özellikle kaynaştırma eğitimi konusunda çok açık mevzuata rağmen, uygulamadaki sorunlar, keyfi davranışlar veya aldırmazlık, maalesef birçok çocuğumuzun okulsuz kalmasına yol açıyor. Dün, Türkiye’de yaşayan otizmli çocuklar ve aileleri için önemli bir gündü. Otizmli öğrenci Cem Görkem Gündoğdu adına ilgili savcılığa verdiğimiz dilekçeyle, ‘sınavların...

Devamı…

Gezici Festival "Canlandırma Atölyesi" düzenliyor!

19. Gezici Festival’de Çocuk Filmleri bölümüyle birlikte küçük izleyicileri bir de Canlandırma Atölyesi bekliyor! Ankara’da gerçekleştirilecek olan ve çocukların ile ilk filmlerini üretecekleri bu atölye, çocuklarla çalışma konusunda uzmanlaşmış Hollandalı Jenny Van den Broeke tarafından yürütülecek. 30 Kasım – 4 Aralık tarihleri arasında düzenlenecek atölyeye katılmak isteyen 8-12 yaş arası minik izleyicilerin ebeveynlerinin, 27 Kasım tarihine kadar pinar@festivalonwheels.org adresinden başvuru yapmaları gerekiyor. Etkinlik yeri: Kore Kültür Merkezi Paris Cad. Şili Meydanı No: 74,...

Devamı…

Metro 2033

İlk olarak Elif ablamı ne kadar çok sevdiğimle başlayacağım. Bu kitabı da bana o getirdi. Sevgili Elif ablama… Yıl 2033. Dünya nükleer savaş sonucu insan yaşamına elverişli değil. O koca Moskova metrosu insanlığın tek kalesi. Dünya çeşit çeşit mutant tarafından istila edilmiş. Bunlardan bir tür ise kara derililer. Bu mutant türü bir kapıdan metroya sızmakta. Metrodaki insanlar için en büyük tehlike bu. Mutantları öldürmenin tek yolu ise metronun kalbi sayılan, bilimin teknolojinin ve sanatın yaşatıldığı tek yer Polis’e gitmekten geçiyor. Bu görev için seçilen Artyom’un sürükleyici, korkunç ve okuyan için eğlenceli macerasını Dmitry Glukhovsky bize çok iyi bir anlatımla...

Devamı…

Otizmli öğrenciye eğitimde ayrımcılık dava dilekçesi verildi

Otizmli öğrenci Cem Görkem Gündoğdu adına İstanbul Çağlayan Adalet Sarayı’nda ilgili savcılığa verilen dilekçe, ‘sınavların Özel Eğitim Hizmetleri Yönetmeliği’nde yer alan şartlar sağlanmadan yapılması’ nedeniyle “eğitim hakkının ayrımcılık yapılarak engellenmesi’ ve ‘eğitim hakkının engellenmesi’ konularını içeriyor. Otizm Platformu’na bağlı derneklerin de müdahil olarak takip ettikleri dava dilekçesi kabul edilirse, Türkiye’de farklı gelişim gösteren bireyler için ilk kez bir “eğitimde ayrımcılık davası” açılmış olacak. Mersin’de yaşayan otizmli öğrenci Cem Görkem Gündoğdu, müzik konusunda özel yetenekli. Bu alanda eğitimine devam etmek için Nevin Kodallı Güzel Sanatlar Lisesi sınavlarına başvurdu. Ancak girdiği sınavların Özel Eğitim Hizmetleri Yönetmeliği’nde yer alan şartlara aykırı olması nedeniyle, başarı sağlayamadı. Ailesinin uyarı ve başvuruları da netice vermedi. Baba Cezmi Gündoğdu’nun açıklamasına göre, Görkem’in özel eğitim hizmetleri yönetmenliğiyle sağlanan haklarına göre ayrı bir sınava girmesi gerekirken, diğer çocuklarla aynı sınava alındı. Ailenin “rehber öğretmenle sınava girsin” dilekçesi ise gündeme alınmadı. Ek kontenjan hakkı üzerinden yeniden sınava giren Cem Görkem Gündoğdu, yeteneğine rağmen bu sınavda başarı sağlayamadı. Ailesinin Mersin İl Milli Eğitim Müdürlüğü ve Mersin Valiliği’ne yaptığı başvurular da sonuç vermedi. İlgili otizm STK’larının okul yönetimini MEB’in ilgili yönetmeliğine uyulması konusundaki ikna çabaları ise ‘bize işimizi öğretmeyin’ şeklinde trajikomik bir şekilde yanıtlandı. İstanbul Çağlayan Adalet Sarayı’nda Otizm Platformu’na bağlı derneklerin temsilcileri ve davaya destek veren otizmli birey ailelerinin de katıldığı bir basın açıklaması yapıldı. İki sınavın da yönetmeliğe aykırı yapıldığını ve çocuğunun otizm durumu göz önünde bulundurulmadan eğitim hakkının...

Devamı…

Max Beck: Bir interseksüel olarak hayatım

Doğduğumda doktorlar anne babama ne olduğumu söyleyememiş: Kız veya oğlan olduğumu söyleyememişler. Bacaklarımın arasında “tam gelişmemiş fallus” ve “kaynamış dudaksı-testisimsi kıvrımlar” bulmuşlar. Testlerini yaptılar, soktular, dürttüler ve karnımı kesip açtılar, eşeysel bezlerimi çıkardılar sonra da patolojiye gönderdiler. Ebeveynlerim dışarıdaki, Manhattan’ın Şubat soğuğu kadar soğuk kalpleriyle, hissizleşmiş hastane kafeteryasında oturdular. Tek istedikleri sağlıklı bir bebekti. Hamile olan veya hamile kalmak isteyen herkesin istediği bu değil midir? “Kız mı bekliyorsun, erkek mi?” “Sağlıklı olduğu sürece ne olduğu önemli değil.” Ailem yıllar boyunca bir çocuk sahibi olmak için çok uğraştı –annem üç düşük, bir ölü doğum yaptı- bütün bu zaman boyunca, bütün bu...

Devamı…

Hatırlanmak istenmeyen bir milyon çocuk için sen de oyuna katıl!

2011 yılı itibariyle mevsimlik tarım sektöründe çalışan çocuk işçilerle sahada farklı projeler yürüten Hayata Destek Derneği, Türkiye’de kanunen yasak olmasına rağmen 2013 yılı itibariyle 1 milyon çocuk işçinin bulunduğunu ve bu çocukların en az 450 bininin tarım işçisi olarak çalıştırıldığını belirtiyor. Mevsimlik tarım işçisi çocuklar, yılın yarısından fazla bir zaman dilimini fındıktan pancara, pamuğa, narenciyeye koşturarak geçirirken anne-babalarının kaderine mahkum, eğitim, sağlık, barınma gibi yasal ve sosyal birçok haklarından mahrum bir hayat sürüyorlar. Dernek, 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü’nde herkesi bir günlüğüne çocuk olarak çocuklarla empati kurmaya çağırıyor. 20 Kasım tarihinde neler olacak? * Şehrin çeşitli buluşma alanlarında çocuk olmak temelinde etkinlikler düzenlenecek, çocuklar gibi şen bir gün geçirilecek. * #cocukolduk hasgtag’i (etiketi) ile facebook ve twitterda paylaşımlar yapılacak. Detaylar için...

Devamı…