Ali İlyas 6 aylıkken gittiğimiz “Eski” Kelebekler Vadisi’nde bir ay kalmıştık. Karayolu ve elektriği olmayan, minik bungalovu (yerel dilde dıngalov) her yerinden rüzgar alan bir cennet parçasıydı. Görüp de çığlık atan anne babalara cesaret verici olmaya çalıştık.

Can Guilla / İspanya'da bir minik çoban

Ortada bir macera, zenginlik yahut cesaret filan yok esasında. Ama bebekle gezerken tezahürat bol oluyor. Sanırım derin bir anksiyete var, ondan. Cennet yurdumuzda zaten az gezen insanlar çocuklarıyla gezmeye hepten korkuyorlar.

Sri Lanka’ya kadar gitmeye gerek yok. Sokağa da çıkmıyorlar. 0-14 yaş grubundaki nüfus toplam nüfusun yüzde 26’sını oluşturuyor. Yani yoldaki her dört kişiden birisinin çocuk olması gerekli aslında. Hoş, yarısının da kadın olması gerekli. Neyse.

Kımılda(ya)mayan bir başka insan grubu da engelliler. Türkiye’nin %15’i engelli insanlardan oluşuyor. Ve neredeyse tamamı ev hapsinde.

Engelliler, çocuklar ve kadınların sür’atle bir pozitif ayrımcılığa ihtiyacı var zaten. Maalesef. Bir azınlıktan da değil, toplamda Türkiye’nin %70’inden bahsediyoruz üstelik.

Oysa gezmek ne biçim zihin açar. Hele Türkiye gibi kendini sebepsizce çok beğenen, mesnedsiz kibirli ülkelerde. Dışarıdan burası o kadar farklı görünür ki buradan göründüğünden. Bol gezip de milliyetçi kalabilen var mıdır ki? Dışarı yerleşenlerin “beni burada sevmiyorlar böhühü” haleti ruhiyesiyle mutsuz olmaları ve milliyetçiliğe abanmaları ayrı.

Son 10 yılda olumlu pek çok gelişme var gezme konusunda. Muhakkak ki eskiye göre çok daha fazla kımıldıyoruz nüfus olarak. Uzaklara da gidiyoruz. Ben (Metin) 1992’de Nepal’e gittiğimde kapıdakilere Türkiye’yi uzun uzun anlatmıştım. İngiltere’de bir şehir zannediyordu bir tanesi. Biri ülke olduğuna emindi. Hollanda filan civarında bir ülke. Hepsi hayatında ilk defa Nepal’e giren bir Türkiyeli görüyordu. Bugün Kathmandu’da yolda Türkçe duymak mümkün.

Tamirci Ali İlyas, Bosna Hersek'te lastik değiştiriyor

Ama tabii hala devede kulak.

Velhasıl şimdi de Uzunçorap sponsorluğunda yüreklendirme işini yapmayı deniyoruz. En kötü işimiz böyle olsun bir yandan da eğleniyoruz tabii 🙂

Kendisi pek gezmeyen birilerini çocuklarıyla gezmeye motive etmek zor tabii. Bir kişi, bir kişidir.

Uzunçorap sayfaları bütün çocuklu gezginlere açık. Yazın yayınlayalım. Misal taze Ko Phangan / Tayland’a gitmiş Uzunçorap bebesi Ela var. Onun hikayelerini de yayınlarız umarım buradan.

Sri Lanka’da bebekle yahut çocukla gezmek için ne gerekli? Bu “sofistike” soruyu çok düşündük. Ve limitli bir para ve üç haftaya yakın zaman dışında bir şey bulamadık.

Uzunçorap sponsor olup da sanmayın ki üç kuruş verdi. Sağ olsun gaz verdi sadece. Bir de sayfalarını açtı.

Biz de bilinçli anne babalar olarak Ali İlyas’ın henüz kakasını altına yaptığını, öğlen uyuması gerektiğini, yerel dilleri konuşamadığını -hatta pek konuşamadığını- Mönü (Miki Fare) ile beraber uyuduğunu, 2 yaşında olduğunu biliyoruz. Ona göre dikkatli olacak, üçümüze göre bir yol bulup takılacağız işte.

Neyse ki daha önceki bir tarihte Ali İlyas’ın doğumuyla birlikte hayatımızın değişeceğini tahmin etmiştik. Değişirken tadını çıkaralım bari diye de bu yıllarını epey bir boşaltmıştık. Boş duranı Allah sevmez diye de içine bol bol gezi sokuşturduk.

Sonra abarttık. Birkaç kere Yunanistan, birkaç kere İspanya, Gürcistan, Bosna Hersek, Hırvatistan, Bulgaristan Ali İlyas’ın şu iki yıllık ömründe birlikte memleket dışında gezdiğimiz yerler. Memleket içinde de pek yerimizde durmuş sayılmayız.

Hamileliğin başlangıç yerinin de Halep / Suriye olduğu düşünülürse haşmetmeap gezmeye antrenmanlı sayılabilir.

Hırvatistan'da beyefendi annesiyle dinleniyor

Sri Lanka ise uzak ama kolay bir rota. Her şeyden önce ucuz ve insanları çocuksever. Müthiş bir tarihi ve doğası var. Yüzlerce filin arasında vakit geçirmeyi, dalmayı, yüzmeyi planlıyoruz. Colombo’ya uçacağız. Ve seyahati büyük oranda orada planlayacağız. Az noktada konaklamaya çalışacağız. Malumunuz bebek takımı tutucu olur.

Sri Lanka devleti de (tam olarak 1983’te hem de) ayrılıkçı Tamil Kaplanları ile savaşa başlamış. Şimdilerde savaş durmuş. 80-100 bin kişi ölmüş. Hikaye tanıdık geldi mi?

Para detaylarını da sizlerle paylaşacağız. Bu işlerin servet istemediği görünsün derdindeyiz bir yandan da çünkü.

Ben (Metin) daha önce 8 kere Hindistan’a gitmiş ve Sri Lanka’nın dibindeki Tamil Nadu’da, Kerala’da bulunmuş birisi olarak az çok tahmin edebiliyorum nasıl insanlar yaşadığını.

Bu seyahat blogunu biraz da İlyas büyüyünce hiç hatırlamayacağı iyi vakitleri kayda geçmek için tutuyoruz. Tabii her şey yolunda giderse.

Berbat bir his olacaktır bir yandan da İlyas için on sene sonra: “Hepsini ben yaşamışım yahu. Bir gramını hatırlasaydım bari :)”

Bir dünya vatandaşı