Bir anı: Çocuk da değilim aslında, niyeyse evin önündeki hanımelinden alıp atıyorum ağzıma. “Kıh kah kıh” derken gözümü açtığımda hastanedeyim. Çiçek güzel ama gerçekten dalında güzel, midede değil… Üstelik bazı çiçekler var ki çocuk olan eve girecek türden değil…

Hayatta bazı denklemler var: Çiçek, çocuk, kedi.

Üç bilinmeyenli denklem mesela. Bir evde çiçek, çocuk ve kedi bulundurmak aslında bir yerde hem pastam dursun hem karnım doysun demek. Ama buna da talipseniz, yapılması gereken şeyler var…

Birincisi, çiçeklere erişilmesini engellemek.

Kediler için kapı bir çözüm ama çocukları bunun durdurması beklenemez. Özellikle yolda gördüğü her şeyi ağzına atmaya merak saldıkları yaştan itibaren, evde çiçekleri zehirli bir bitki bulundurmak kumar oynamakla eşdeğer. Yalnızca kusma ve ateşle de atlatabilirsiniz; bambaşka bir krizle de… O yüzden hayatı daha basitleştirmek, “ille çiçek beslemek istiyorum” diyorsanız bazı çiçekleri evden uzaklaştırmak zorundasınız.

Özellikle yapraklı bitkiler arasında yer alan, geniş yer kapladıkları için köşe doldurmak için sıklıkla kullanılan difenbahya, devetabanı, antoryum yaprakları zehirli çiçekler arasında. Yalnızca çocuklar için değil, kedi ve köpekler için de riskli. Yaprak kemirmeye meraklı bir kediniz varsa, ondan uzak tutmanız şart.

Sürekli çiçek açtığı için çok sevilen çuha da riskli bitkiler arasında. Çiçek ve saplarında bulunan ve primin adı verilen madde alerjik. Temas ettiği yerlerde kaşıntı yaptığı gibi, tüylerde bulunan zehir de alerjik etki yaratıyor.

Kışın balkonların vazgeçilmez çiçeği siklamenin de yumruları zehirli. Bir meraka yenik düşülüp yenildiği takdirde felce kadar uzanan rahatsızlıklarla karşılaşma ihtimali var.

Atatürk çiçeğinin özü zehirli. Hem deride tahribat yaratıyor hem de mide ve bağırsak iltihaplarına yol açabiliyor.

Genelde bahçede yetiştirilen ortanca, zakkum, açelya, müge de riskli bitkiler arasında. Hele zakkum koklamak bile tehlikeli. Kokusuyla bile mide bulantısı ve zehirlenme şikayeti yaratabilir.

Peki o zaman ne yapacağız? Bu sorunun yanıtı biraz karmaşık. Doğadan neredeyse bütün bütün koptuğumuz şu zamanlarda evlere alınan çiçeklerin alerjik etkiler yaratması her durumda muhtemel. Zehirli olduğu bilinen bu çiçekler dışında, çiçekleri çok polenli olmayan, yaprakları koptuğunda beyaz süt akmayan (sütleğen cinsi çiçekler böyledir), baskın kokusu olmayan çiçekler tercih edilebilir. Alerjik bir insan olarak ben arapsaçı, gardenya, dua çiçeği, bonzai, sukulent cinsi çiçeklere bakıyorum.

Bir de kendi zehirli olmasa da zarar verebilecek kaktüsler var. Kaktüslerin dikenleri her zaman tehlikeli. İnce dikenlerin batması deride iltihaplanmaya yol açabiliyor, üstelik her zaman battığını anlamak da mümkün değil. Onun için kaktüs batmasından şüpheleniyorsanız, batığın oluştuğu yeri zeytinyağıyla ovalayarak dikenin çıkmasını sağlayabilirsiniz. Sonrasında antiseptikle temizlemek şartıyla.

Evet, bütün bu yazıyı okuyunca, “Gülü seven dikenine katlanır” anlamlı bir söz oldu değil mi?