Çocuklarımın daha fazla sebze yemesi için ne yapmalıyım? Bu konuda hiçbir zaman tavsiye sıkıntısı çekmedik. Fakat, artık çoğu okulun öğrencilerine kendi sebzelerini yetiştirme imkanı sunması ile bu tavsiyeleri bir kenara attık. Öyle ki, deneyimlediğimiz yaparak yaşayarak öğrenme metodu çoğu neslin yemeklerdeki en büyük düşmanı sayılan brüksel lahanasını bile bir dosta çevirmeyi başardı.
“Geçtiğimiz Noel’de brüksel lahanası yediği için büyük bir heyecan ve mutluluk duyan çocuklarımız bile oldu. Neden mi? Çünkü o lahanaları kendileri yetiştirmişti.” diyor Rockmount ilkokulunun başöğretmeni Helen Carvall ve ekliyor: “Onlar bir kamyon dolusu pazı da yetiştirdi ve mutfağa “Şanlı pazı!” yazılı posterler astı. Diğer çocukları da sebze yemeleri konusunda teşvik ettiler: “Lütfen, bunları yiyin, çünkü bunları biz yetiştirdik.”
Popüler bir bahçe kulübünün de öncüsü olan okul, aynı zamanda Carvall’ın da yenilebilir bir oyun alanı oluşturma isteğiyle şeker, tuz ve yağ oranı düşük gıdaların sunulduğu bir gıda amiral gemisi olarak tasarlandı. Bir hayır kurumu ile işbirliği yaparak kullanılmayan küçük bir bahçeyi çilek, fasulye, soğan, pazı, patates ve elma yetiştirilen bir alana çeviren Carvall ve ekibi çocuklara fiziksel aktiviteyi teşvik etmeyi, onları gıda yoksulluğu ve beslenme konusunda bilgilendirmeyi amaçlıyor.
“Küçük bir alanda başlamak lazım” diyor Ritz ve ekliyor: “Küçük başlayın, sık sık kutlamalar yapın. Çocukların iş yapmasına izin verin; en azından onların bunu başardıklarını düşünmesini sağlayın. Sevdikleri veya ebeveynleri için önemli olduklarına inandıkları her şeyi yetiştirmelerine, ekip biçmelerine izin verin. Sorular sorun. Tartışın.”
“Gıdalar hakkında konuşmanın da yenilebilir oyun alanları için fayda sağlayacağını biliyoruz. Sadece ekim, hasat ve hatta sebzeler hakkında personel ile konuşmalarımızın bile onlara farklı bakış açıları kazandıracağının farkındayız. Bunun yanı sıra öğretmenlerimize dersini bahçeyle nasıl bütünleştirebileceğini öğretmek ise bizim için gerçekten büyük önem taşıyor.”
Dersler sağlıklı beslenmeden başlıyor ve her öğrencinin kendi ekmeğini pişirmesi ile sonlanıyor.
Bahçeler aynı zamanda ilkokuldan ortaokula geçişin de daha rahat gerçekleşmesini sağlıyor. Küçüklerin ortak bir proje üzerinde çalışan büyükleriyle tanışmasını ve etkileşim içerisine girmesine yardımcı olan bahçe projeleri, ebeveynlerin de ilgisini çekiyor. Personellerle ebeveynler arasındaki işbirliği sağlıklı yaşamın sadece okulda değil, okul dışındaki alanlarda da devam etmesinde önemli bir rol oynuyor.
“Bu, sadece oyun alanımızın köşesindeki küçük dekoratif bir bahçe değil. Orası okulumuzun kimliğiyle uyumlu ahlaki bir boyutu olan aktif bir yer.”
Ritz ise tüm bu zor işlerin en güzel kazanımının patates ve pazıdan daha büyük olduğunu vurguluyor.
“Tohumlar genetik potansiyeli temsil ediyor ve benim tohumlarım ise bu çocuklar,” diye gülüyor ve ekliyor, “En sevdiğim ürün, organik insanlardır.”