Kimin hangi tarafta olduğu bir yana, kürtaj hakkında tartışmak zorunda kalma hali başlı başına devletlerin, hükümetlerin, kendinde yasa yapma hakkı görenlerin bedeninizi bir “toplum üretme merkezi” olarak gördüklerini açık eden kaba saba bir dile maruz kalma halidir aslında. Sanki herhangi bir kadının güle oynaya kürtaj yaptırma ihtimali varmış gibi sürdürülen Türkiye tartışmasını içerik değil ama üslup anlamında değerlendirmenin bir yolu da onu dünyadaki örneklerle karşılaştırmak. 7 aylık bebeği karnında zorla öldürülen Çinli Feng Jianmei’nin öyküsü etrafında şekillenen zorunlu kürtaj uygulamasının “idari dil” anlamında bireyin bedeniyle kurduğu ilişkinin, Türkiye’de kürtajı yasaklama girişiminde bulunan “idari dil”den hiç de farklı olmayabileceğini gösteriyor aşağıdaki yazı. Biri “az” biri “çok” belki, ama her iki idare de ailelere kaç çocuk doğurmalarının “vatana millete faydalı” bir hamle olduğunu gerekirse ellerindeki “zor kullanma tekeli”ni devreye sokarak dikte ediyor… Her iki ülkenin de “işgücü” politikalarını da göz önünde bulundurarak okuduğunuzda bir insan bedeninin varlığıyla olduğu gibi yokluğuyla da bir yatırım aracına indirgendiği iki söylem bütün çıplaklığıyla ortaya çıkıyor. Ve ne yazık ki bu dili açığa çıkarmak, onunla başetmek anlamına gelmeyebiliyor…
– – –
Geçtiğimiz ay boyunca hastane yatağında, saçlarıyla yüzünü örtmeye çalışarak uzanan bir Çinli kadının fotoğraflarını gördük defalarca medyada. Sanki hemen yanında bir bebek varmışcasına kıvrılarak uzandığını fark edebiliyorduk. Hem bebek hem anne adına endişelendik. 23 yaşındaki Feng Jianmei hayatta olsa da, minik kızı artık yaşamıyor. Yedi aylık bebek, yerel aile planlama bürokratları tarafından annesinin karnında enjeksiyonla öldürüldü. Bu işlemin yapılması sürecinde önce anne gözaltına alındı, sonra da enjeksiyonla ölü doğum yapmaya zorlandı.
Birkaç hafta öncesine kadar, Çin’in kuzeybatısındaki Shaanxi eyaletinin küçük bir köyünde yaşayan Bayan Feng’in yaşadıkları bilinmiyor, Çin’in aile planlama politikalarına ilişkin istatistikler içinde görünmezleşiyordu. Fakat akrabaları işlemin yapılma evrelerini gösteren birkaç fotoğrafı internetteki bloglarda yayınlamaya başladılar ve birdenbire Bayan Feng milyonlarca insan tarafından bilinir oldu. Binlerce Çinli, genç kadının yaşadıkları karşısında düştükleri dehşeti dillendirmeye başladılar. Çünkü biliyorlardı ki bu yaşananlar yalnızca Bayan Feng’in başına gelmedi. Asıl mesele Çin’in tek çocuk politikasıydı.
Çin’in Twitter’ı Sina Weibo’da tartışmaya on binlerce insan katıldı. Asıl istedikleri, bu korkunç sonuca neden olan tek çocuk politikasından vazgeçilmesiydi.
Tek çocuk politikası yeni değil yıllardır sürüyor. Halk bununla yaşamayı öğrense de korkunç sahneler yaşanmaya devam ediyor. 1983 yılında 14 milyon kadın zorla kürtaj edilmiş. Direnen kadınlar yerel aile planlama komiteleri tarafından gözaltına alınmış. 2009’da zorla kürtaj edilen kadınların sayısı ise 2009. Son yıllarda zorla kürtaj sayısında azalma olsa ve tek çocuk politikasında kimi ölçütler çerçevesinde yumuşama belirtileri görülse de mesele çözülmüş değil.
Çin’de eğer ikinci bir çocuk yapmak istiyorsanız “sosyal hizmet ücreti” ödemek zorundasınız. Demografi uzmanı He Yafu, Çin hükümetinin bu şekilde 1980 yılından bu yana 314 milyar dolarlık bir gelir elde ettiğini ifade ediyor. Eğer bu parayı ödeyemezseniz, çocuğunuza kimlik verilmiyor ve böylece eğitim, sağlık vb. haklardan mahrum bırakılıyor. Ayrıca aile ikinci çocuk için ceza ödemek durumunda bırakılıyor. Bu ceza da bölgeden bölgeye değişiyor. Örneğin Şangay’da yılda 17.300 dolarken, başka bir şehirde üç kata kadar çıkabiliyor. Cezanın miktarını ailenin geliri belirliyor.
Bayan Feng, kırsal bölgede yaşıyor. Ödemesi gereken para 8000 dolar civarında. Hamile olduğu anlaşıldığında eğer söz konusu parayı ödeyebilirse bebeğini doğurabileceği bildirilmiş kendisine. Kocası Deng Jiyuan bir hidroelektrik santralinde çalışarak ayda 630 dolar kazanıyor. Dolayısıyla bu parayı ödeyebilmeleri mümkün değil. 30 Mayıs’ta daha yüksek bir ücret alabileceğini düşünerek Moğolistan’daki kömür madenlerinde çalışmak üzere başvuruda bulunmuş. Tam o esnada aile planlama komitesi harekete geçerek Bayan Feng’i ölü doğum yapmaya zorlamışlar.
Neredeyse bir düzine resmi görevli Bayan Feng’i zorla arabaya bindirmişler. Bu arada bir şekilde ellerinden kurtulup teyzesinin evine saklanmış, ancak kapı kırılarak içerde arama yapılmış. Ardından yakınlardaki dağlara kaçarak izini kaybettirmeye çalışmış, oradaki bir köyde yaşayan arkadaşlarına sığınmış. Ama yine bulmuşlar. Resmi görevlilerden biri onu bir belgeye imza atmaya zorlamış. Sonunda enjeksiyonu yapmışlar ve tam 30 saat sonra Bayan Feng ölü doğum yapmış.
Bayan Feng bütün bu muameleye tabi tutulan tek kadın değil. İkinci bebek için ödenen para Çin’de “terör ücreti” olarak adlandırılıyor. Bayan Feng ve Bay Yang bu ücreti ödemedikleri için çocuklarının öldürülmesine tanıklık ettiler.
Tek çocuk politikasının bir başka yönü de yarattığı eşitsizlik. 2007’de Aile Planlaması Komisyonu, bu politikanın nüfusun yalnızca yüzde 40’ına uygulandığını açıkladılar. Çeşitli mercilerle kişisel bağlantısı olanlar bir şekilde uygulamanın dışında kalıyorlar. Ayrıca kırsal alanda ilk çocuğu kız olan ailelerden, daha küçük bir ikinci bebek cezası alınıyor. Yine Şangay’da eğer eşlerden biri balıkçılık yapıyor ve beş yıldır denizde çalışıyorsa, ceza ödemeden ikinci çocuk sahibi olabiliyor.
Ama Feng Jianmei bu yasal boşlukların hiçbirinden yararlanamadı. 14 Temmuz’da bütün bu tartışmalardan sonra eyalet yönetimi kendisinden özür diledi ve aile planlaması komisyonundaki görevlilerin işlerinden uzaklaştırılacakları açıklandı. Ancak bütün bunlar, Bayan Feng’in kaybettiği kızını geri getirmediği gibi sorunu da çözmüyor.
Kaynak: The Economist