Tayfun Polat, Kadıköy’ün müstesna mekanlarından Karga’nın uzatmalı DJ’i ve KargaMecmua’nın yayın yönetmeni. ’90’lı yılların başından itibaren önce fanzinlerde, daha sonra türlü yayın organlarında, başta müzik olmak üzere pek çok farklı konuda yazıları yayımlanmıştır. KargaMecmua, Milliyet Sanat ve REC dergileri başta olmak üzere, yayımlanmış müzik yazıları, denemeleri ve şiirleri bulunuyor.

Kaç yaşında baba oldunuz? Planlı mıydı?
40 yaşında baba oldum. Planlıydı. Zaten bu yaşta kaza yapmamayı “artık” bilmek lazım.

Öğrendiğinizde ne hissettiniz, yakınlarınıza ne zaman, nasıl söylediniz?
Çok mutlu olduk tabii ki. Ancak 3 ay beklemek gerek dediler, düşük olasılığı yüksek olduğu için. Karım alkolü falan kestiği için yakın çevrede fark edenler oldu. 2. ayın ortalarında dayanamayıp ben anneme, karım da annesine söyledi. Telefonda yapıldı bu görüşmeler. Unutulmazdı diyebilirim. Ağlamalar falan. Bizimkiler artık bizden umudu kestiği için ve biz çocuk yapma kararından itibaren hiçbir biçimde çaktırmadığımız için büyük sürpriz oldu onlara. Ben anneme nasıl söyledim hatırlamıyorum açıkçası.

Eşinizin hamileliği sizi zorladı mı?
Genel olarak zorlamadı diyebilirim. İster istemez hormonal dengesizlikler yüzünden zorlandığım anlar oldu. Ama şimdi geriye dönüp baktığımda sürecin tamamı için normal ve sakindi diyebilirim.

Onu ilk gördüğünüzde ne hissettiniz?
O anla ilgili beklentim yüksekti. Uzun yıllardır. Bu nedenle kendimi fazla şartladığım için tepkisizleşeceğimden korkuyordum. Fakat resmen dünya ayaklarımın altından kaydı. İlk kucağıma aldığımda bayılır gibi oldum. Düşeceğim sandığım için geri verdim zaten oğlumu.

Evde altları kim değiştirir?
Kim müsaitse. İkimiz de müsaitsek, bir öncekinde kim değiştirdiyse, bu sefer diğeri değiştirir.

İsme nasıl karar verdiniz? Ne oldu?
Zor oldu. Biz bir isimde karar kıldık, ikimizin de ilk aklına gelen ve “tamamdır” dediğimiz isim (Mavi) çevremizde beğenilmedi. Biraz moral bozukluğu oldu, isimden uzaklaştık. Aylar süren yeni isim arayışları sonunda biz kendi bildiğimizi okuyup ilk isme geri döndük. Bir de ben Gece ismini çok istiyordum. Karım çocuğun kaderi de sana benzeyecek diyerek (gece yaşayan bir insanım) kabul etmedi başlarda. Sonra onun da hoşuna gitmeye başladı sanırım. Ve adını Gece Mavi koyduk.

İş ve sosyal hayatınız nasıl etkilendi?
İş konusunda biraz şanslıyım, esnek saatlerle çalışan biriyim. Adapte olmakta zorlanmadım. Uykusuzluk ve 40 yaşında baba olmanın getirdiği (artık 41’im bu arada) ekstra yorgunluklar oldu doğal olarak. Sosyal hayatımız pek etkilenmedi. Çocuk yapma kararıyla birlikte, zaten hayatınızı uyarlamaya başlıyorsunuz. İçki, sigara gibi tüketimleri azaltmıştık. Bir de şu var, 1 yıl içerisinde arkadaşlarımızdan 8’inin çocuğu oldu. Biz de bu trene son anda atlayanlarız. Dolayısıyla zaten görüşüp muhabbetimiz olan bu arkadaş çevremizle artık çocuklu olarak görüşüyoruz. Bu bir şans. Dolayısıyla sosyal hayatımızda, gece dışarı çıkmalar dışında (benim işim zaten eğlence sektörü ve bazı geceler iş gereği hep dışarıdayım, bunlar hariç) azaldı, evet. Son bir yılda izlediğimiz kadar filmi hayatımızın hiçbir döneminde izlememişizdir mesela. Ama bunda da sorun yok. Çok iyi filmler izledik.

Nasıl bir baba olacağınızı düşünüyordunuz? Oldu mu?
Yıllar içinde dizginlemeye çalıştığım öfkemin çocukla beraber gün yüzüne çıkmasından çok korkuyorum. Asabi bir insandım. Artık değilim galiba. Babam da çok asabi bir insandı. Asabi bir baba olmaktan çok korkuyordum. Şimdilik bu olmadı. Ama bunu konuşmak için erken sanırım. Daha 9 aylık bir babayım.

Eş-dosttan giysi/oyuncak aldınız mı?
Hem de nasıl. Öyle şanslıyız ki bu konuda. Sadece oyuncak/giysi değil, hemen her şey geldi bize. Bizde bu imece hep vardır zaten. Çocuk olunca çevremizdeki dostlarımızın önemini bir kez daha anladık. Yardımlaşmak mükemmel. Biz de sürekli ayırıyoruz, ufalanları, oynamadıklarını. Hatta vermeye bile başladık.

Bebeğinizin bakımına kimler yardım etti?
Başlarda pek yardım almadık. Daha çok tavsiyeler. Şimdilerde anneanne ve dededen destek alıyoruz, çocuğu bırakabiliyoruz onlara.

Kendinizi babanızla kıyaslasanız?
Bu topa girmek için erken sanırım. Ben oğlumun yaşlarında iken babam denizlerdeydi. Hiç ortalıkta yoktu. Asker disiplini vardı evde. Sevgisini de gösterebilen bir adam değildi. Benim bu konuda durumum farklı olacaktır diye düşünüyorum. Babamla yapmak istediklerimin neredeyse tamamını yapamadım. Erken de kaybettiğimiz için… İçimde ukde kalan çok şey var. Kıyas yapmak için erken dediğim gibi ama oğlumun daha az ukdesi olmalı.

Kendi tarifiniz bebek/çocuk yemekleri varsa anlatsanıza.
Maalesef yok. Karım şunu şunu koy diyor, ben de yapıyorum işte.

Çocukla beraber hayatınızda ve sizde neler değişti?
Yorgunluk ve huzur diyebilirim. Eskiden de yoruluyordum, ama şimdi daha fazla yoruluyorum. Eskiden “huzur”u zaman zaman yakalayabiliyordum. Şimdi evde bekliyor. Hayatımın büyük bir kısmını depresyonda geçirdim. Bunun esas sebebi kendini fazla ciddiye almak. Şimdi kendinden önemli bir varlık var hayatımda.Depresyona ise hiç zamanım yok. Bir değişiklik de, işinin büyük kısmı “yazmak”olan birisi olarak, yazamamak, yazmaya zaman bulamamak. Benim yazma sürecim genellikle bir “kapanma” gerektiriyor. Henüz bunu formüle edemedim. Ama halledeceğiz bir şekilde.

Çocuğunuzla beraber neleri yapmaktan zevk alıyorsunuz?
Çok da özel bir şeye ihtiyacımız yok. Çok güleç bir velet. Gülmesi yetiyor zaten.Bir de kucağıma aldığımda minicik eli sakallarıma gidiyor ve ufak ufak kaşıyor,işte o çooook hoşuma gidiyor. Birlikte uyumak, ona ninniler, şarkılar uydurmak, emeklemesine, adımlamasına eşlik etmek… Bitmez herhalde aldığım zevkler.

Çocuğunuzun sevmediğiniz huyu?
İnatçı. Hap kadar çocuk karakter yapıyor.

Deneyimlerinize dayanarak babalara ve adaylarına önerileriniz var mı?
Öncelikle, 40 yaşını beklemesinler. Kitaplar, internette forumlar falan, bir sürü kaynaktan beslenebilirler ama herkesin kendi deneyimleri olacaktır. Kasmamak lazım. Her çocuk ayrı bir karakter. Ama hepsinin ortak bir noktası var; anne-baba ne kadar rahatsa bunu doğrudan hissediyorlar. Rahatlıktan kastım yapılması gerekenleri sallamak değil elbet, ancak anne-baba stresliyse, panik yapıyorsa, çocuk bunu mutlaka hisseder. Sakin ve rahat olmak lazım. Atla deve değil. Çok çabuk anne-baba olunuyor.

Babalık neymiş?
Kelimenin anlamını oğlum ilk “baba” dediğinde öğrendim. Ondan önce boşmuş resmen bu anlam. Babalık, yaşama sevinci, huzur demek. Sorumluluk, sürekli bir konsantrasyon ve bir sürü şeye artık vaktin kalmaması da demek. Fakat işte bu yeni insanın hayatınıza girmesi ve vaktinizin büyük bir kısmını çalmasından öyle büyük bir keyif alıyorsunuz ki, babalıkla ilgili akla gelen tüm zıtlıklar bütünleniyor, anlam kazanıyor.