Emre yedi yaşında çalışkan bir çocuktu. Kardeşi Erin ise abisinin aksine çok tembel bir çocuktu; dört yaşına daha üç gün önce basmıştı. Bir gün anneleri Nihal Hanım ve babaları Osman Bey ile markete gittiler. Anneleri onlardan bir diş fırçası beğenmelerini istedi.
Tabii, Erin çok tembel olduğu için bu işi de Emre’ye yaptırdı. Emre kendi fırçası sarı, Erin’inki de turuncu olacak şekilde iki diş fırçası seçti. Erin de bu rengi beğendi. Tam o sırada Osman Bey bugün Erin’i dişçiye götüreceğini hatırladı. Aldıklarının parasını ödedikten sonra hızlıca dişçiye gittiler.
Dişçi Buğra, Erin’in dişlerini nazikçe inceledi ve dişlerini daha iyi fırçalamasını söyledi. Eve vardıklarında akşam olmuştu. Emre banyoda dişlerini fırçalamaya başlamıştı bile. Erin’i de dişlerini fırçalamaya davet etti. Erin banyoya geldiğinde bir Emre’ye bir de dış fırçasına baktı. Tam banyodan çıkarken diş fırçasının ona “Buğra Ağabey ne dedi?” diye sorduğunu duydu. Emre ve Erin gözlerine inanamadı. Diş fırçası konuşuyordu. Birden “Kalk artık, uykucu!” diyen Emre’nin sesiyle uyandı. Meğerse bu bir düşmüş.