Her çocuğun öfke yönetimi hakkında bilmesi gereken şeyler vardır.

Ebeveynler olarak, öfke nöbetleriyle karşılaştığımızda kendi tepkilerimizi yönetemediğimiz için zor durumlarla karşılaşabiliriz.

Peki, çocuğunuzun öfke nöbetleriyle nasıl başa çıkabilirsiniz?

5d6169007989587c7d692105c4d7bc7bİşte, sizlere yardımcı olacak 14 ipucu:

1. “Oyuncaklarını fırlatmayı keser misin?” yerine çocuğunuzla konuşmayı deneyin: “Oyuncaklarını yere attığın zaman onlarla oynamaktan hoşlanmadığını düşünüyorum. Gerçekten sorun bu mu?”

“Sen dili” yerine “ben dili”ni etkili bir şekilde kullanmak iletişimde gerçekleşecek potansiyel çatışmayı önler ve duygusal bağın kurulmasına yardımcı olur.

2. “Büyük çocuklar bunu yapmaz!” yerine “Büyük çocuklar ve hatta yetişkinler de aşırı tepkiler gösterebilir. Bu, normaldir ve elbet bir gün geçecektir.” diyebilirsiniz.

Dürüst olalım. Çocuklarınız büyüdüğünde karşılaştıkları problemler de büyür.

Büyük çocuklar öfkelenmez, hayal kırıklığı yaşamaz ya da endişelenmez gibi ifadelerle çocuğunuzla konuşmanız doğru değildir. Bu yanlış ifadeler, çocuğunuzun duygularını bastırmasına sebep olur ve sağlıklı bir gelişimi önler.

3. “Yemeğini yemediğin takdirde yatağına aç gidersin.” demek yerine “Bu yemeği daha lezzetli hale getirmek için ne yapabiliriz?” diye sorabilirsiniz.

Böylece çocuğunuzun fikrini alarak onu önemsediğinizi hissettirebilirsiniz. Bu soru aynı zamanda çocuğunuzun çözüm yolları aramasını ve fikir üretmesini sağlayacaktır.

4. “Odana git” demek yerine “Burada bana sarılmak isteyene kadar bekleyeceğim.” deyin.

Çocuğunuzu tecrit etmek, çocuğunuzla ilgili bir sorununuz olduğu mesajını verir. Yeniden sizinle bir araya gelene dek onu rahat bırakın ve her zaman yanında olacağınızı ona hissettirin.

5. “Hele bir vur, bak gör ben seni ne yapıyorum!” demek yerine “Kızgın olabilirsin ama vurmana izin vermeyeceğim. Burada herkesin güvende olmasına yardımcı olmamız gerekiyor.”

Bu ifade, kızgın olma halini herkesin yaşayabileceği normal bir duygu olduğunu vurgular; vurma eyleminin ise zararlı olduğuna dair önemli bir mesajı iletir. İkisini birbirinden ayırmak ileride benzer durumlarda ona yardımcı olacaktır.

6. “Odan berbat durumda! Odanı temizlemediğin sürece evden dışarı çıkman yasak.” demek yerine “Odanı birlikte toplamaya ne dersin? Sana yardımcı olurum.” deyin.

7. “Hadi, gidiyoruz.” demek yerine “Evden çıkman için neye ihtiyacın var?” diye sorabilirsiniz.

8. Gözlerinizi devirmek yerine çocuklarınızla göz teması kurun ve ona gülümseyin.

9. “Korkunç bir çocuksun. Seninle baş etmek imkansız.” demek yerine “Zor zamanlar geçiriyorsun. Birlikte bunun üstesinden gelmeye çalışalım.” diyebilirsiniz.

Daima, daima ve daima çocuğunuzun davranışını onun kişiliğinden ayrı değerlendirin. Bu, hem onu güçlendirecek hem de birlikte çözüm yolları aramanızı sağlayacaktır.

10. “Bağırmayı keser misin?” demek yerine “Şimdi doğum günü pastamdaki mumları üflüyormuş gibi yapacağım. Sen de bana eşlik eder misin?” teklifinde bulunabilirsiniz.

Unutmayın, derin derin nefes almak sakinleşmemizi sağlar.

11. “Hayır, demeyi kes.” yerine “Hayır, dediğini duydum. Bunu yapmak istemediğini biliyorum. Daha farklı şekilde bunu nasıl yaparız, bir düşünelim.” diyebilirsiniz.

Çocuğunuzun hayır cevabını kabul ettiğinizi bilmesi onun yatışmasına yardımcı olacaktır.

12. “Aşırı tepki vermeyi kes.” demek yerine “Büyük duygulara büyük tepkiler veriyorsun. Duyguların bir canavarın yüzü olsaydı, bu sence ne olurdu?” diyebilirsiniz.

Çocuklar, yorgun, aç olduklarında ya da aşırı uyarıldığında aşırı tepkiler verirler. Duyguları yüzlerle eşleştirmek sorunu dışsallaştırır; çocukların öfkeli içsel monologlarına cevap vermesini ve duygularını kontrol etmelerini sağlar.

13. “Kaç kere daha aynı şeyi söylemem gerekiyor?” demek yerine “Beni ilk defa duymadığını sanıyorum. Sana bunu yeniden söylesem, sen de bana söylediklerimi fısıldasan nasıl olur?”

Çocuklarınızın duyduklarını tekrar etmesini sağlayarak mesajınızı somutlaştırmalarına yardımcı olabilirsiniz.

14. “Burama kadar geldi.” demek yerine “Yeşil rengin sakin, sarının bıkkın, kırmızının sinirli anlama geldiğini düşün. İşte, ben şu anda sarıdan kırmızıya geçiyorum. Sen hangi renksin? Yeniden yeşile dönmek için ne yapmalıyız?” diyebilirsiniz.

Çocuklara ne hissettiklerini ifade etmeleri için görseller verin.