Demin Prof. Ahmet Aydın ile söyleşi yaptım. İlk sorum şuydu: “Binlerce sayfa yazıyor, detaylı tarifler veriyorsunuz. Beslenme olayının bu kadar akademik olması şart mıdır? Yaptığımız şey altı üstü yemek yemek. Bunun için hepimiz uzman olmak zorunda mıyız?”

Yaklaşık olarak şöyle cevap verdi: “Ne yazık ki evet. Çünkü sizi de geçtim, anneannenizin annenizi beslediği gibi beslenmiyoruz. Süpermarketlerde her şey rafine edilmiş, rafta uzun yaşasın diye bozulmuş, zararlı hale getirilmiş şeyler. Ve sürekli bunlar tüketiliyor yiyecek diye.”

Ahmet Aydın, tıpkı bizim gibi semt pazarlarından alış veriş yapan birisi. Hatta biz, kendisiyle rekabet edebiliriz. Geçen sene suyunu çıkarmıştık, her hafta başka bir semt pazarına gidiyorduk. Böylece hem pazar alışverişlerimizi yaparken bilmediğimiz semtlerin hayatına göbekten dalmış oluyorduk.

Derken süt ürünlerini, yumurtayı ve ekmeği de Kastamonu pazarından almaya başlayınca süpermarket alışverişi bira ve gazete düzeyine iniverdi. Bu iktisadi, lezzetli ve sağlıklı durumdan da çok memnunuz. Artık dışarıda yemek işkence geliyor. Yıllardır gittiğim restoranlarda pilavın margarinle yapıldığını hemen anlar ve tiksinir oldum.

Lakin görünen o ki, elimizdeki tek sağlıklı ve ucuz beslenme kaynağı olan pazarcılık, desteklenmesi gerekirken köstekleniyor. Sofistike hale geliyor.

Haber diyor ki, hijyen uğruna.. ne bu? Olur mu hiç? Süpermarketler, AVM’ler hijyenik yerler mi? O tamamı dahili klimalardan milletin mikrobunu peer to peer dosya paylaştırır gibi dağıtmak mı hijyen? Öyle silip parlatınca temiz mi oluyor? Biraz veciz bir cümle kuracağım ama kırk AVM temizliğine değişmem bir pazar pisliğini. Hiç.

Haber diyor ki, gürültü uğruna.. üç amca “batatiiis” diye bağırdı da gücüne mi gitti? O AVM’lerdeki süpermarketlerdeki uyuz Spyro Gyra’lar asıl ses pisliğidir. Helalarda asansörlerde çalan o gıcık new age’ler insan haklarına aykırıdır. Ve bu şekilde stabilize edilmiş fon, hem müziğe hakarettir hem de oraya giden insanların zekasına. İçinde hayat olmayan, boş, uyuz ve dümdüz bir müziktir. Dinlenmemek için çalar o.

Haber diyor ki, esas itibarıyla vergi uğruna. Gelir sahibinden vergi toplayamayan ülkeler ne yapar? Gider GSM’den, benzinden, içkiden, sigaradan; yani orta sınıfın bol tükettiği ne varsa ondan ve tüketim esnasında vergi toplar. Bu hiç nazik olmayan durum sosyal devletlerde olmaz. Türkiye’de ise olur. Misal, bin liralık motorlar çıktığında halk motorsiklete hücum etmişti. Hem çevreye uyumlu, hem trafik/park sorununa faydalı, hem de mobilize olamayanlara kapı açan enfes bir durum bu. Devlet ne yaptı? Hemen özel icat ettiği bir vergiyi yamamak suretiyle pahallandırdı. Of ki ne of.
Buyrun yazıyı okuyun. Beraberce konuyu takip edelim.

Sokakta pazar devri 15 Mart’ta kapanıyor

6 Mart 2012

Bugüne kadar belediye başkanlarının uhdesine verilen ‘pazaryeri açma ve kaldırma’ yetkisi, 15 Mart’ta yürürlüğe girecek ‘Pazar Yerleri Yönetmeliği’ ile sivil toplum kuruluşlarının da bulunduğu komisyona devrediliyor. Yönetmelikle artık cadde ve sokaklara semt pazarı açılamayacak. Kayıt dışılığın da önüne geçilmesini hedefleyen yönetmeliğe göre, sokak aralarında seyyar sebze ve meyve satışı da yasak. Uygulama yaklaşık 330 bin pazarcıyı ve 3 bin 150 belediyeyi etkiliyor.

Türkiye Sebzeciler Meyveciler ve Seyyar Pazarcılar Federasyonu Başkanı Mehmet Çakman, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı ile sektör temsilcilerinin yönetmelik üzerinde uzun süre çalıştığını kaydetti. Çakman şu bilgileri verdi: “Önceden mahalle muhtarları pazaryeri istiyordu, belediye başkanı da ‘şuraya kurun’ diyordu. Artık bu uygulama son buluyor. 5957 sayılı Haller Yasası’na istinaden hazırlanan ‘Pazaryerleri Yönetmeliği’ ile pazaryeri kurmak belediye bünyesinden belediye başkanının veya başkan vekilinin başkanlığında kurulacak bir komisyon marifetiyle yapılacak. Semt pazarları kurma ve kaldırmaya karar verecek komisyon, illerde Ulaşım Koordinasyon Merkezi (UKOME), tarım müdürlüğü, sağlık müdürlüğü, meslek odası, mimarlar odası, tüketicileri koruma derneği gibi 8 kurum başkanının katılımıyla kurulacak. Sivil toplum temsilcilerinin ağırlıklı olarak bulunacağı komisyon, pazaryerindeki esnafların kayıtlı mı değil mi, vergi mükellefi olup olmadığını da inceleyecek.

” Türkiye’de 330 bini tezgâh sahibi olmak üzere pazarcılığın bir milyona yakın istihdam oluşturduğuna dikkat çeken Çakman, yönetmelikle birlikte pazar yerlerinde meslek odalarına kayıtsız esnafın tezgâh açamayacağını söyledi. Öncelikle tezgâh sahipleri ve çalışanları eğitime tabi tutulacağını ve sertifika alacaklarına işaret eden Çakman, sertifikası olmayanların pazarda tezgâh açmasına ve tezgâhta çalışmasına izin verilmeyeceğini dile getirdi.

TRAKTÖRE PATATES, DOMATES, KARPUZ DOLDURUP SATILAMAYACAK

Zaman gazetesinden Fatih Karakılıç’ın haberine göre, pazarda tezgâh açan her esnafın vergi mükellefi olacağını anlatan Çakman, 330 bin pazar esnafından sadece 48 bininin vergi mükellefi olduğunu dile getirdi. Ülke genelinde 150 bin kişinin ziraat odalarından alınan üretici belgeleriyle faaliyet göstererek kayıt dışılığı ve haksız rekabeti tetiklediğini savunan Çakman, saksıda çiçek yetiştirecek kadar toprağı olmayanların bile bu belgeleri aldığını ileri sürdü. Yönetmelikle birlikte pazaryerlerinde vergi mükellefi olmayan esnafların tezgâh açamayacağını vurgulayan Çakman, cadde ve sokak aralarında sebze-meyve satışının da yasaklandığını açıkladı.

Çakman şunları kaydetti: “Traktöre patates, karpuz, kavun, domates doldurup sokak aralarında satılamayacak. Yönetmeliğin öncelikli hedefi kayıt dışılığın önüne geçilmesidir.”

Yönetmelikle birlikte kaldırımları ve işyeri önlerini işgal eden işletmecilere de ağır cezalar geldiğini aktaran Başkan Çakman, bir yıl içerisinde üç kez ihtar edilip ceza yazılan işletmelere kapatmaya varacak cezaların uygulanacağını kaydetti. Köylüler için de üretici pazarların kurulacağını vurgulayan Çakman, “Üretici köylülerin de mağdur olmaması için üretici pazarları kurulacak. Buralarda sadece haksız rekabeti engellemek için o yörede yetiştirilen ürünlerin satışına izin verilecek. Her köylü 100 kilodan fazla ürün getiremeyecek. Köylüler, fazla getirdiği ürünü halde satabilecek.” diye konuştu.

Yönetmelikle pazaryerlerinde insanları rahatsız edecek düzeyde bağıran pazarcı esnafına da ceza yazılacağını duyuran Çakman, makul düzeydeki ses tonuyla ürününü satan kişilere ceza yazılmayacağını bildirdi. Yönetmeliğin pazarcıların zincir marketlerle rekabet edebilmesine imkân tanıdığını ifade eden Çakman, artık pazaryerlerinin daha hijyenik olacağını sözlerine ekledi.