Mexico’nun Coatzacoalcos bölgesinde büyüdüm. Bunun bir ayrıcalık olduğunu düşünüyorum. Annem Diana opera şarkıcısı, babam Sami ise bir petrol şirketinde yöneticiydi. Bir de erkek kardeşim var, onun adı da Sami. Küçük bir topluluk içinde yaşadık. Okyanusa yakındı evimiz, canımız istediği zaman dışarıya çıkıp komşu çocuklarla oynayabiliyorduk. Koşmak, sokaklarda ve sahilde futbol oynamak serbestti. Çocukluğumu geçirmek için daha güzel bir yer hayal edemezdim.

Annem kendisini insanlara yardım etmeye adamıştı, tabii babamın parasıyla yapıyordu bunu. Babamın çok güzel bir sesi vardı ama yoksulluk yüzünden müzik eğitimi alamamıştı. O ve annem düzinelerce müzik öğrencisine burs verdiler. Annem kasabada bir okul açtı ve çocuklarla operayı tanıştırdı, olağanüstü programlar düzenlediler birlikte. Babamın da yardımıyla Mexico City’den öğretmenler getirdi. Öyle iyi öğretmenlerdi ki, birazcık güzel sesli herkesi eğitebilirlerdi. O okulda yetişen bir çok çocuk bugün profesyonel şarkıcı oldu.

Annemin ve babamın insanlara yardım etmek için sarfettikleri enerji bana hep ilham verdi. Özellikle de kadın hakları için çok çaba sarfettiler, hem de küresel ölçekte. Chime for Change adlı bir küresel kampanya için uzun süre çalıştılar. Fakat sadece bu program değildi gündemlerinde olan. İnsan hakları, eğitim ve sağlık başta olmak üzere kadınları ilgilendiren her konuya el attılar. Çünkü kadınların her türlü adaletsizlikten en çok zarar gören insanlar olduklarını biliyordu. Ayrıca problem giderek büyüyordu da. Örneğin Amerika’da insan ticareti en hızlı büyüyen sektörlerden biri olarak görülüyordu artık. Normalleşmişti neredeyse. Ev içi şiddet ve hak ihlalleri halen normal kabul ediliyor. Bütün dünyada kadınların saygı duyulan ve hakları ihlal edilmeksizin yaşamaları için katedilmesi gereken çok yol var daha.

Büyükannem Maria Luisa Lopez, ben on a Wicha derdim, hayattaki en büyük ilham kaynağımdır. Muhteşem bir kadındı, bilgili, okumayı seven inanılmaz biriydi. Ayrıca bir bilim adamıydı, zamanının çok önünde bir kimyagerdi. Onun gibi kadınlar için yeterince fırsat yoktu o zamanlarda. Bitkibilime merak sardı ve Meksika’daki kızılderili kabilelerin mutfaklarına girdi. Muhteşem doğal güzellik kremleri yapardı bize. Mutfağı laboratuar olarak kullanıyordu, her türden deneyini orada yapıyordu. Kel erkeklere çözüm bulduğunu hatırlıyorum, ama hiçbir zaman bana gizli formüllerini vermedi. Hatta bir keresinde istersem kısmetimi bile değiştirebileceğini söylemişti. İçimde bir yerde büyükannemle yaşıyorum halen ve hep öyle kalsın istiyorum.

Anneliği sevdim. Bir sürü insan anneliğin zahmetli bir iş olduğunu düşünüyor. Ama açıkçası benim için pek öyle değil, çünkü kızım Valentina bana çok yardımcı oluyor. Onu 41 yaşımda doğurdum. O zamandan bu yana Valentina’dan bir haftadan daha uzun süre ayrı kalmadım. Kocam François-Henri Pinault’la birlikte balayına gittiğimizde bile uzatmayıp hemen döndüm.

Ayrıca eş ve dişi kuş olmaktan da memnunum. Çünkü bunlar benim tercihlerim. Çocuksuz arkadaşlarım çoğu zaman anne olmaktan başka hiçbir şey konuşmadığım için muhabbettimden sıkılıyorlar, biliyorum. Ama anne olmak, çalışan bir kadın olmaktan daha zor ve kimi zaman buna fazlaca odaklandığım doğru olabilir. Fakat anneliğin çalışan bir kadın olmaktan ayrıldığı bir nokta da var, insanlar bunu unutuyor. Hiç kimse işini, bir annenin çocuğunu sevdiği gibi sevemez.

Şu anda artık çalışmak zorunda değilim. Yani artık yeterince param var. Ama gene de çalışmak zorundayım, çünkü bu benim tutkum. Kişisel maceramın bir parçası.

Kaynak: the Guardian