Eğer mucize beklentiniz çok yukarda değilse, -bir anda çakan şimşeğin ardından aydınlanan hayatlar gibi-, küçük mucize formülleri bulmak mümkün. Bunlardan birini sümbülle gerçekleştirebilirsiniz.

Hiç “Biz büyüdük ve kirlendi dünya” polemiğine girmeyeceğim. Daha yeni 1700’lü yıllarda İstanbul’un nüfusunun 800 binlerde olduğunu, yarısının vebadan kırıldığını, kalan yarısının da korkudan evden bile çıkmadığını öğrendim, buradan pay biçin, buyrun.

İşte İstanbul’un hastalıktan kırım kırım kırıldığı o günlerden bir gelenek anlatacağım bugün; Sümbül vazosu.

Şu zamanda sümbül vazosu diye özel bir şey satılmıyor olsa da karaf alıp yine de anlatacağım tarifi uygulayabilirsiniz. Önemli olan sümbül soğanını oturtabilecek kadar geniş ağızlı ve boğumlu bir vazo bulmak. Karaflar bunun için çok uygun.

Suyla doldurduğunuz vazonun içine sümbül soğanını yerleştirin. Soğan suyla temas etsin. Serin bir köşeye koyun. Unutun. Manasız sabırsızlıklar gösterip olur olmaz kurcalamayın, rahat bırakın.

Önce saçaklanan soğan bir süre sonra yeşil bir baş verecek, sonra da çiçek. Bu süre 3-4 hafta da sürebilir 5-6 hafta da. Yeri/durumu/ışığı/konumu… Hepsi ayrı ayrı etkili. Normalde 4 hafta gibi bir sürede sonuç almanız gerekiyor.

Böylece “ektim, diktim, doğru mu ektim, yanlış mı?” gibi sorularla uğraşmayacaksınız. Doğru koşullar sağladığında hiç toprakla temas etmeden yetişen çok çiçek var.

Sümbüle gelince… Kokusuyla soğanlı bitkiler arasında açık ara fark yaratan sümbülün ömrü çok çok 2 hafta. Soğanlarını bu ara da ekebilirsiniz ama ideal tarihi Aralık-Ocak. Tarihsel olarak kıymetli bir çiçek; tasavvufta saçak saçak açan sümbülün ehlibeyti temsil ettiğine inanılıyor.

Devir salon bitkileri için toprak değiştirme, balkon bitkileri için hep toprak değiştirme, hem budama devri. Mart ayı çiçekçilerin tabiriyle “parmağını toprağa daldırsan filizlenecek” bir ay, saksı değiştirme, kökleme, ayırma gibi bütün büyük işleri bu ayda yapmakta fayda var.

Gelecek haftanın konusu, başka mucize gibi birşey terrarium…