Advertisement

Sağlık

Çocuklarda diş sağlığı ve bakımı

Dişlerin gelişimi doğum öncesi anne karnında başlar. Olgunlaşmasını tamamlayan dişler, doğumdan sonra belirli bir sıra ile dişetlerini delerek çıkar. Bu ilk çıkan dişlere süt dişleri denir. Ayrıca doğum sırasında bebek ağzında dişle doğabilir, bu anormal bir durum değildir; bu dişler daha sonra kendiliğinden düşer. Dişlerin çıkışı sırasında bazı çocuklarda birkaç gün boyunca uyku bozukluğu, kuru öksürük, huysuzluk, ateş görülebilir. İlk süt dişi ortalama 5-10 aylıkken çıkmasına rağmen bu bazen 14-15 aya kadar uzayabilir. Dişlerin çıkış zamanları bireysel farklılıklar gösterir; kalıtımsal ve hormonal faktörler bu farklılıkları yaratan etkenlerin başında gelir. Süt dişleri 6-7 yaşlarında sırayla düşerek yerlerini kalıcı dişlere bırakırlar....

Devamı…

Boğmaca

Çocukluk çağının ağır seyreden, bulaşıcı bir solunum sistemi hastalığıdır. Tıp dilindeki adı pertusis, zorlu öksürük anlamına gelir. Çincedeki adı yüz gün süren öksürük anlamındadır. Türkçede ise hastalarda görülen boğulur tarzda öksürükten dolayı boğmaca adı verilmiştir. Boğmaca her yaşta görülebilir. Ancak hastaların % 50 si bir yaşında küçük çocuklardır. Bebeklerde hastalık daha ağır seyreder, hattâ ölüme bile sebep olabilir. Yaş ilerledikçe hastalığın ciddiyeti azalır. Boğmaca mikrobu (Bordetella pertusis) hava yolu ile, hasta ile yakın temas sonucu bulaşabilir. Mikrop alındıktan sonra ortalama 10 gün sonra burun akıntısı, hafif ateş, gözlerde sulanma ve öksürük şikayetleri başlar. Bu dönem yaklaşık iki hafta kadar sürer. Daha sonra öksürüğün şiddeti giderek artar, daha çok geceleri nöbetler halinde gelir. Bir gün içerisinde düzinelerce nöbet gelişebilir. Nöbetler boğulurcasına art arda gelen öksürük, morarma, kusma ve derin sesli bir iç çekme tarzındadır. Her nöbette yaklaşık 10-30 kez öksürme gerçekleşir ve nöbetten sonra çocuk bitkinleşir. Solunum sisteminde oluşan yapışkan, güç çıkartılabilen salgının birikmesi kusma ile sonuçlanan öksürük nöbetlerinin sebebidir. Beslenme, ağlama, hava kirliliği, sigara dumanı ve bebeği rahatsız eden durumlar öksürük ataklarını başlatabilir. Eğer tedavi edilmezse bu dönem iki ila altı hafta kadar sürebilir. Daha sonra öksürük giderek azalır, haftalar-aylar sonra iyileşme olur. Hastanın yaşı ne kadar küçükse hastalık o kadar kötü seyreder. Bebeklerde ölüm oranı % 1 civarındadır. Aşılanma, iyi bakım, iyi beslenme ölüm olasılığını azaltır. Özellikle bebeklerde ciddi seyredebilen bu hastalıktan korunmanın en etkili yolu aşılamadır. Sağlık...

Devamı…

Astım, hala çözülmeyi bekleyen sorular / sorunlar yumağı

Astım, tıp tarihi içinde incelendiğinde çok eski çağlarda da adı geçen bir hastalık. Modern tıbbın gelişmesi ile bu hastalık hakkında yapılan araştırmalar çoğaldıkça, aslında pek çok bilginin tam da doğru olmadığı, bizim astım olarak adlandırdığımız hastalığın aslında başka bir şey olduğu ortaya çıktı. Yani astım konusunda araştırmalar arttıkça bilinmeyenlerin de sayısı arttı.  20. yüzyılda, endüstri devrimi ile hava kirliliği başta olmak üzere çevresel faktörlerin de etkisiyle, astımın sıklığı arttıkça konu daha da önemli hale geldi. Günümüzde, özellikle çocuklarda astım hastalığının, bireysel ve toplumsal etkileri (sıklığı, yarattığı hastalığın şiddeti, ölüm riski de içermesi ve günlük yaşama olan ciddi olumsuz etkileri)...

Devamı…

Atopik dermatit

Atopik dermatit, tüm yaş gruplarında görülebilen zaman zaman alevlenmelerle seyreden, deride kuruluk kızarıklık ve kaşıntıyla kendini gösteren allerjik bir hastalıktır. Süt çocuğu dönemi, özellikle ilk iki yıl sık görüldüğü bir dönemdir. Bebeğin büyüme ve gelişimini engellemez, ancak rahatsız edici yakınmaları nedeniyle bebeğin ve ebeveynlerinin yaşam konforunu ciddi olarak etkiler. Atopik dermatit tüm vücudu kaplayan çok ciddi deri bulgularıyla ortaya çıkabildiği gibi, sadece bölgesel deri kuruluğu ve hafif kızarıklıklarla da seyredebilir. En önemli özelliği zaman zaman alevlenme ve tamamen olmasa da iyileşme dönemleri göstermesidir Normal popülasyonda sıklık %4-7 arasındadır. Çoğunlukla birinci yıldan sonra azalır. Aile öyküsünde allerjik hastalık öyküsü sıktır. Atopik dermatit ile astım arasında istatistiksel olarak kurulmuş bir ilişki vardır. Atopik dermatitte cilt kuruluğu devamlı bir bulgudur, kuruluk nedeniyle kaşıntı tüm gün, özellikle geceleri bebeğinizi rahatsız eder. Ciltte kızarıklık her zaman olmayabilir, ancak ciltteki kızarıklığın devamlı ve yaygın olması atopik dermatitin daha ağır seyrettiğinin göstergesidir. Aile öyküsü ve genetik yatkınlık atopik dermatit olasılığını arttırmaktadır. Ancak son yıllarda çevresel etkenler toplumda sıklığın artmasının en önemli nedenidir. Yaşamın ilk yılında beslenme yoluyla alınan allerjenler önemli yer tutar. Bu nedenle ilk iki yıl tüm bebeklere raf ömrü uzun gıda, mevsim dışı sebze ve meyve, her türlü şekerlemeler ve çikolata çeşitleri gibi endüstriyel gıdalar verilmemelidir. Bebeğiniz ne kadar küçükse beslenme yoluyla alınan allerjenlerin barsaklardan emilip atopik dermatite yol açma olasılığı daha sıktır. Yaşamın sekizinci ayından sonra bu geçirgenlik belirgin olarak azalmaya başlar. Yine...

Devamı…

Antibiyotik kullanımı

Kırklı yılların başında ilk keşfedilen antibiyotik penisilin gerçekten hayat kurtarıcıydı. O güne kadar toplu ölümlere neden olan enfeksiyon hastalıklarında yıllar içerisinde dramatik bir azalma yaşandı ve ortalama insan ömrü belirgin olarak uzadı. İlerleyen yıllarda yeni tip antibiyotikler keşfedildi. Özellikle son 20 yılda ise her konuda olduğu gibi antibiyotikler konusunda da önemli yenilikler yaşandı. Ancak antibiyotiklerin kullanımıyla beraber, yıllar içerisinde bundan zarar gören bakteriler de canlı birer organizma olarak kendilerini korumanın yollarını geliştirmeye başladılar. Özellikle antibiyotiklerin gereksiz yere sık ve uzun süre kullanımı antibiyotik direncini artırdı. Bu nedenle özellikle hastanede yatan ve ciddi hastalıkları nedeniyle enfeksiyona maruz kalan hastaların tedavisinde...

Devamı…

Geçmişte bir “hastalık”, günümüzde fizyolojik bir süreç olarak “Diş Sürmesi”

Süt dişlerinin sürmesi tıbbın eski çağlardan beri ilgisini çekmiştir. Bu süreçle pek çok önemli sağlık sorunu ilişkilendirilmiş, çoğu zaman “hastalık” diye kabul edilmiş, tedavi edilmeye çalışılmıştır. Diş sürmesi bütün çocukların yaşadığı fizyolojik bir süreç olmakla beraber, eşlik ettiği varsayılan bulgulardaki çeşitlilik ve sürecin beraberinde getirdiği farklılıklar kafa karıştırıcı olabilmektedir. Diş sürmesi zamanlaması, dişlerin sürme sırası ve diş sürmesi sırasında yaşanabilen bulgular oldukça fazla bireysel değişkenlik gösterir. Bebeklerin çoğunluğu ilk dişlerini genellikle hayatlarının 6. ayı civarında çıkartmaya başlayıp 30 aylığa kadar da tamamlarlar. Ebeveynler pek çok çocuğun diş sürmesi sırasında pek çok sorun yaşadığını yaygın olarak ifade etmektedir. Diş sürmesine...

Devamı…

Laktasyon döneminde ilaç kullanımı

Emziren anneye tedavi gerektiğinde dikkatli davranılarak ilaç seçimi yapılırsa anne sütünün kesilmesine gerek kalmayabilir. İlaçların maternal kan düzeyinin % 1-2 si bebeğe difüzyon ile geçer. Annenin kullandığı ilaçların süte geçmesinde ve bebeği etkilemesinde; anne kanındaki seviyesi, proteine bağlanma oranı, lipid eriyebilirliği, moleküler ağırlığı, infanttaki oral biyoyararlanımı, moleküler ağırlığı, pKa, maternal ve infantın plazma kompartımanlarındaki yarılanma ömrü etkilidir. Amerikan Pediatri Akademisi ( AAP ) anne sütü ile beslenme sırasında kullanılan ilaçları kategorize etmiştir : Kategori I: İlaç kesinlikle laktasyon sırasında kullanılmamalı. Maternal alım ile bebekte ciddi yan etkilerin olduğuna dair kuvvetli delillerin varlığı ( Ergotamin ). Kategori II: Bebekte etkisi bilinmeyen ilaçlar: amitriptilin, desipramin. Dikkatli kullanım önerilen ilaçlar: doxepin, fluoksetin, imipramin, trazodon, diazepam, lorazepam, midazolam.. gibi bu grupta sayılmaktadır. Kategori III: Anne sütü ile geçinebilir olanlar bu grupta yer almaktadır: Karbamezapin, fenitoin, valproik asit, atenolol, propranolol, diltiazem, kodein, fentanil, metadon, morfin, propoksifen, butorphanol, lidokain, mexiletene, asetominofen, ibuprofen,indometasin, ketrolak, naproksen, kafein. Tablo II’de laktasyonda kontrendike olan ilaçlar verilmiştir. Tablo II: Laktasyonda kontrendike ilaçlar: Sitotoksikler Bromokriptin Ergotamin Simetidin Au tuzu Fenindion Radyoaktif İyod Amfetamin Alkol Süt veren annenin kullandığı ilaçlardan bazı örnekler. Narkotik olmayan analjezikler: Süt veren annelere doğumdan hemen sonra ağrılardan dolayı sıklıkla bu ilaçların verilmesi gerekmektedir. Aspirin hariç asetaminofen, ibuprofen ve naproksen gibi nonsteroidal antiinflamatuar ilaçların anne sütüne geçerek çok ciddi bir yan etki yapmadıkları düşünülmektedir. Narkotik analjezikler: Kodein: Oral olarak alınan kodeinin çok az bir kısmı anne sütüne geçtiğinden...

Devamı…

Gebelik döneminde ilaç kullanımı

Gebelik dönemi bazı yakınmalar, önceden varolan hastalıklar ya da gebelikte yeni gelişen durumlar nedeniyle çeşitli ilaçların kullanıldığı bir dönemdir. WHO (World Health Organization: Dünya Sağlık Örgütü) dünya genelinde yaptığı bir çalışmada anne adaylarının tüm gebelik dönemi boyunca vitamin ve demir ilaçları hariç ortalama üç ayrı ilaç kullandığını belirlemiştir. Buna “over the counter” denilen ve reçetesiz satın alınabilen ilaçlar dahil değildir. Gebelik döneminde en sık kullanılan ilaçlar bulantı gidericiler, antiasitler (mide asidini düşüren ilaçlar), antihistaminikler (allerji belirtilerine karşı kullanılan ilaçlar), analjezikler (ağrı kesici ilaçlar), antibiyotikler, sakinleştirici ilaçlar, uyku ilaçları gibi ilaçlardır. Gebelik ve laktasyon döneminde ilaç kullanılması bu dönem özellikleri nedeni ile ileri derecede dikkat gerektirir.. Yapılan çalışmalara göre anne adaylarının %80’e yakını gebelik döneminde herhangi bir ilaç kullanmakta bunun % 50 kadarı ise özellikle organ gelişim döneminde olmaktadır. Ayrıca gebeliklerin %50 kadarı planlanmadan oluştuğu için hanımların gebe kaldıklarını bilmedikleri ilk dönemde de ilaç kullanımı ayrı bir sorun olarak ortaya çıkmaktadır. Bir yandan gebeliğe bağlı olarak annede oluşan fizyolojik değişiklikler, diğer yandan kullanılan ilaçların embriyo ve fetusa geçebilmeleri bu dönemde ilaç kullanımının önemini artırmaktadır. Gebelik döneminde kullanılan ilaçların emniyeti ve etkileri ile ilgili bilgilerimiz gebelerde ilaç etkilerinin araştırıldığı klinik prospektif çalışmaların etik olmaması nedeni ile sınırlıdır. Daha çok retrospektif çalışmalar, olgu sunumları ile değerlendirme yapmak durumunda kalınılmaktadır. Yapılan hayvan deneyi çalışmaları sonuçları ise ilaçların insandaki etkilerine birebir uymadıkları için yanıltıcı olabilmektedir. Buna en iyi örnek talidomit’in hayvanlarda teratojen olmamasıdır. Annenin...

Devamı…

Engelsiz fırsat okulları

Merhabalar sevgili okurlar. “Her sabah okuluna gittiğinde, içinden ‘NE OLUR, OKULUMA ENGEL KOYMAYIN’ diye haykıran yüz binlerce engelli çocuğumuz var.” diyerek yola çıkan Türkiye Kas Hastalıkları Derneği, çocuk dostu engelsiz okullar için AB destekli yeni bir proje gelistirdi. ENGELSİZ FIRSAT OKULLARI (EFOP) adını tasıyan bu proje kapsamında, İstanbul’da 20 okulun engelleri kaldırılacak. Bugüne kadar yapılan gözlem ve tespitler, engelli çocukların okullara ve dolayısıyla eğitime erisiminde kilit rolü anneler, okul müdürleri ve görevlilerin üstlendiğini gösteriyor. Okullarımız engelli çocukların eğitime erisimine hazır değil ve ihtiyaçlarını karsılamaktan fazlasıyla uzak. Bu okullara kayıtlı engelli çocuklar, sınıflarının bulunduğu katlara yalnızca anneleri ya da okul görevlilerinin sırtında çıkabiliyor. Anneler çocuklarının tuvalete gitmek, bahçeye inmek gibi ihtiyaçlarını karsılayabilmek için bütün gün okulda bekliyor. Olumsuz kosullar nedeniyle okulu bırakmak zorunda kalan çok sayıda engelli çocuk var. Türkiye Kas Hastalıkları Derneği (KASDER) ile İsitme Engelliler ve Aileleri Derneği’nin (İED) proje ortağı oldukları ENGELSİZ FIRSAT OKULLARI projesi; İstanbul Gaziosmanpasa ve Bağcılar ilçelerinde seçilen 20 pilot ilköğretim okulunu, engelli öğrencilerin erisimleri için standartlara uygun çocuk dostu, engelsiz okul olarak eğitime kazandırma hedefiyle baslıyor. 8 aylık proje kapsamında, okulların engelli öğrenciler için ‘erisilebilir’ olmasını sağlamak amacıyla alınacak tedbirler, çözüm önerileri ve mimari projeler, hem okullar hem de Milli Eğitim ve diğer ilgili birimler ile paylasılacak. Projenin uzun vadeli hedefi ise; Türkiye genelinde engelli çocuklar açısından okulların durumunu yansıtan bir harita çizmek, yapılması gerekenler konusunda kamuoyunda farkındalık yaratmak ve yetkilileri bu konuda...

Devamı…

Gözleme (el açması tam buğday unu yufkasıyla)

Malzemeler : 3-4 su bardağı tam buğday unu 1.5 çay bardağı su 1 çorba kaşığı sızma zeytinyağı 1 yumurta 1.5 çay kaşığı deniz tuzu ya da kaya tuzu Tam buğday unuyla çalışmak çok kolay. Neredeyse hiç topaklanmıyor. Hamur işi tariflerinde hep derler ya ‘özlü bir hamur elde edin’ diye… İşte size ne yaparsanız yapın özlü olacak bir hamur tarifi… Un-su miktarını ayarlamak size kalıyor biraz, ama unu eklerken de suyu eklerken de hiç korkmayın, çünkü tam buğday ununun taneli yapısı  gereken kıvamı sağlıyor. Derin bir kabın içinde unu ve tuzu harmanladıktan sonra, ortasını havuz gibi açıp su, yumurta ve...

Devamı…