Jill, oğlu Ben’in müdür odasına ilk çağrılışını hatırlıyor. Sebebi, Ben’in otobüs kuyruğundaki bir arkadaşını iteleyip düşürmesiymiş. Ardından birkaç arkadaşını daha aynı çocuğu itip kakmaya teşvik etmiş. Derken öğretmen gelmiş. Öğretmen, Jill’e, Ben’in bunu yaparken eğlendiğini anlatmış. Tabii Jill şoklarda…
Ben ve arkadaşları beş saat okul hizmetinde çalışmaya mahkum edilmişler: Dersten sonra karatahtayı silmek, spor salonundaki topları paketlemek gibi işler yapmışlar. Evde Jill oğluyla konuşup ne olduğunu anlamaya çalışmış. Ancak cevap alamamış. İlerleyen aylarda böyle birçok olay gerçekleşmiş. Hep aynı sonla bitmiş. Jill’e göre Ben hareketinin ne denli kötü olduğunu ve sonuçlarını anlayabilecek kadar zeki. Üstelik evde de genellikle iyi huylu bir çocuk.
Hiçbir şey işe yaramamış. Ben gittiği bütün okullarda problem çocuk olmaya devam etmiş. Öğretmenler sürekli ceza vermekten yorgun düşmüş. Jill, sorunun kaynağını bir türlü bulamamış.
İlkokul yıllarında erkek çocukların, kötü davranışlar sergileme eğilimi kız çocuklardan daha yüksektir. Ama ergenlik döneminde kızlar da erkeklere yetişir. Bunu genellikle erkeklerin daha aktif olduğunu söyleyerek geçiştiririz. Böylece kötü davranışların sebebini de kendimizce bulduğumuzu düşünürüz. Aslında “aktif” çocuk olmakla, “kötü” çocuk olmak arasında radikal bir fark vardır. Aktif olmak iyidir, kötü olmak ise başa iş açar. Ben gibi çocukların aileleri, başkalarına kötü davranmayı alışkanlık haline getiren bir çocuğu büyütmenin ne kadar zor olduğunu iyi bilirler. Çünkü bir kez “problem çocuk” olarak damgalandıktan sonra onun için daha da çok endişelenmeye başlarsınız.
Yine de ailelerin çocuklarının başkalarına kötü davrandıklarını kabullenmeleri zordur, bunu kabullenmeden durumun üstesinden gelmek ise daha da zordur. Her ebeveyn kendi çocuğunu korur, özellikle de evdeki halim selim halini gördükçe, olup bitenlere inanmak istememesi kadar normal bir şey olamaz. Kabullendikten sonra ise çocuğunuzun başkalarına verdiği zararı nasıl telafi edeceğinizi düşünür durursunuz. Dahası çocuğunuz giderek yalnızlaşır. Jill, “Ben bir oyun grubuna girdiğinde her şey dururdu, çünkü çocuklar Ben’in onları inciteceğini düşünüp oyunu keserlerdi. Oğlum adına üzücü bir durumdu, ama onları suçlamam da imkansızdı. Oğlumun yaptıkları doğru değildi” diye anlatıyor gözlemlerini.
“Problem çocuk” olarak damgalanan bir çocuğun yalnızlaşması kaçınılmaz. Bu durumda yapabilecekleriniz ise herşeyden çok sabır istiyor:
Tatlı-sert sevgi: Kendi davranışlarınız ve çocuğunuzun davranışları konusunda düşünürken dürüst olun. Sizin göreviniz onun rol modeli olmak, avukatı ya da koruyucusu olmak değil. Eğer sınıfın problem çocuğu haline geldi ise, bunun farkına varmak ve sonuçlarına katlanmak zorundasınız. Çocuğunuzun yerine kendinizi koyun ve onunla birlikte bu davranışların sebebini bulmaya çalışın.
İşbirliği yapın: Öğretmenle işbirliği yapın. Öğretmeni çocuğunuzun ve kendinizin rakibi, düşmanı gibi görmeyin. Çocuğunuz kendisi için öğretmeni ile tartıştığınızı, kavga ettiğinizi gördüğünde kötü davranmak için daha çok sebebe sahip olacak. Bu yüzden eğer ters giden bir şeyler olduğunu düşünüyorsanız bile bunu çocuğun önünde konuşmayın. Çocuğunuzu öğretmeninin ve arkadaşlarının önünde ne kadar aklamaya çalışırsanız kötü davranışlarını o kadar desteklemiş olursunuz.
Spesifik olun: Çocuğunuz yanlış bir şey yaptığında ve bunu kendisiyle konuşmaya karar verdiğinizde bütün yanlış hareketlerinden değil, bu konuşmaya sebep olan spesifik davranıştan söz edin. Bu davranışın yanlış olma sebeplerini teker teker sıralayın. Bu konuda da öğretmenle eşgüdümlü davranın. Gerekirse hikayeyi davranışa maruz kalan kişinin açısından açıklayın. Ona böyle davranmasının sebeplerini sorun: Sıkılıyor mu, arkadaşlarına mı kızmış, canı eğlenmek mi istemiş? Bu sebeplerle davranışın arasındaki bağı koparmaya çalışın. Problem çocuk olarak damgalanmak çocuğunuzun özsaygısını zaten zedelemiş olduğu için bu durumu derinleştirmemeye çalışın. Ancak ona özgüven aşağılayacağım derken de davranışlarının kolayca kabullenileceğini düşünmesine neden olmayın.
Sonuçlarına katlansın: Çocuğunuzun kötü davranışlarının sonuçlarını hafifletmeye çalışmayın. Arkadaşlarını kaybediyorsa kaybetsin. Ona insanların neden ondan uzaklaştıklarını bir de siz hatırlatın. Arkadaşları onu bıraktıkları için boşalan oyun arkadaşı kadrosunu doldurmaya çalışmayın. Bunun yerine arkadaşlarını yeniden kazanabilmek için yapabilecekleri konusunda fikir verin. Eğer birine maddi bir zarar verdiyse ve siz karşılamak durumunda kaldıysanız bunu onun harçlıklarından keserek telafi edin.
Vazgeçmeyin: Bütün bu önlemleri alırken bir süre durum daha da kötüye gidebilir. Dahası sorun sizin tek başınıza üstesinden gelebileceğinizden büyük olabilir. Bu yüzden bir pediatristle konuşmaktan çekmeyin. Kimi çocuklar etraflarındaki herhangi bir değişikliğe, düzensizliğe aniden yoldan çıkarak karşılık verirler ve problem çocuk damgası üzerlerine yapışıp kalır. Fakat eğer sistematik olarak sorun çıkaran bir çocuğunuz varsa, elbette yardım almanız doğaldır.
Peggy Drexier, Cornell Üniversitesi, Weill Tıp Fakültesi öğretim üyesi.