Çocuk Kitapçısı Kipitap.com‘un kurucularından ve babaolmak.com blogunun yazarı Özgür Poyrazoğlu, Kipitap için yardım istiyor…

Bu bir yardım çağrısı. Ya da bir bilgilendirme mektubu. Aynı zamanda bir teşekkür yazısı. Ya da belki de sadece içini dökmek için karalanan kelimeler.

Uğraşmaya başlayalı dört yılı geçmiş beş olmak üzere. İlk kez birinin gelip de kullanmaya başlamasının üstünden ise yaklaşık dört yıl geçmiş. Binlerce üye; onbini aşkın kitaba dokunmuşuz. Demek ki, binlerce kargo paketi, binlerce siparişle uğraşmışız.

Gönül verdiğimiz bir işten, iş demek haksızlık olur, gönül verdiğimiz bir hobiden; Çocuk Kitapçısı: Kipitap.com’dan bahsediyorum. Biraz karman çorman olarak olarak da bahsetmeye devam edeceğim bu yazıda.

Kızımız bir yaşına yaklaşırken ve ona artık kitaplar okumaya başladığımız esnada bir ihtiyaçtan ortaya çıktı Çocuk Kitapçısı:Kipitap.com. Piyasadaki binlerce çocuk kitabından (Yaklaşık 10.000 adet) hangilerini seçeceğimizi bilemiyor, hangi yaşa hangilerinin uygun olacağını hangilerinin gerçekten de “doğru” kitaplar olduğunu göremiyorduk.

Psikolog bir anne, internetçi bir baba, sosyolog bir teyze… Aklımıza gelen ilk şey de başkalarının da fikir ve deneyimlerini alıp, tek bir noktada toplamaya çalışmak oldu. Yanı sıra böyle bir durumda kime danışmak lazım dedik: Pedagoglar, çocuk edebiyatçıları, çocuk doktorları, yazarlar, öğrenciler, elbette öğretmenler ve tabii ki anne babalar…

Bir site olsa da herkes kitapları değerlendirse dedik. Aynı sitede sadece çocuk kitaplarıyla ilgili değil, çocuk kitabı yazarları, çizerleri, ressam ve illüstratörlerle ilgili bilgiler hatta özgeçmiş ve eserlerin listeleri olsa dedik, dev bir başvuru kaynağı bir büyük veritabanı yaratsak diye düşündük. Böyle bir şeyin hiç yapılmamış olmasınaş aşırdık. Yayınevi yayınevi gezdik, örnek kitaplar topladık, okumaya başladık Çok şeyler hayal ettik.

Eleyerek, seçerek kayıt altına alacağımız kitapları olabildiğince detaylı inceleyelim dedik. Sadece kapağını değil iç sayfalarından da örnekler tarayalım ki kitabı eline almadan da yazılarının büyüklüğünü, yazı/resim oranını görsün ilgilenenler diye düşündük.

Yapmışken online bir kitapçı da yapalım dedik; isteyen tıklayıp hemen o beğendiği kitabı alabilsin… (Aslında en baştaki hayalimiz müstakil bir binada alt katın kitapçı üst katın çocuk etkinlikleri merkezi olabilmesiydi ya… Adım adım başlayalım dedik…)

O en baştaki hayalin peşinden çok uzun bir süre koştuk. Acayip acayip şeyler geldi geçti başımızdan. Kızımız her sene biraz daha büyürken gerçekten çok güzel kitapları oldu. Kitapların, kitaplıkların, tozlanmayan rafların arasında büyüme şansını elde etti. Biz de dehşet kitaplar şahane yazarlar ve çizerler tanıdık, bazılarıyla tanıştık. Hepsinden öte binlerce insana dokunduk, elle yazılmış notlarımızın içinde olduğu kitap paketleri binlerce eve girdi, binlerce çocuğun gülümsemesine sebep oldu. O kitaplar, uykuya dalmadan önce binlerce çocuğa okundu; hayallerine, oyunlarına konuk oldu.

Yaptığımız, daha doğrusu yapmaya çalıştığımız şeyi çok sevdik. Hep çok büyük bir keyif alarak çabaladık. Zaman zaman hakkını verdik, zaman zaman yakınından bile geçemedik. Zaman oldu neden yola çıktığımızı bile unuttuk, silkelenip kendimize geldik, yorulmamaya bezmemeye çalıştık… Çocuk kitapları basan nice yayınevinin kapanışına ya da büyük gruplar tarafından satın alışınışına şahitlik ettik. “Ne yapıyorsunuz siz hala?” diyen oldu “Devam edin diyemem” dedi bir ağabey, “Etmeyin de diyemem” diye de ekledi…

Bir yandan da “gerçek” işlerimize gidip gelmeye devam ettik. Bir gün hobimizle hayatımızı idame ettirebileceğimizi hayal ettiysek de asıl mesailerimizi, enerjimizin en kıymetli kısmını hep başka işlere vermek durumunda kaldık.

Hayallerimize hep yenilerini de ekledik. yayınevi olmayı, kendi kitaplarımızı yayımlamayı, bu kitapları dijital ortama taşımayı, e-kitaplar, tablet uygulamaları yapmayı, maskotumuz Kipi’yi iPhone veya iPad’lerde; kitap raflarında hatta oyuncakçılarda görmeyi; ebeveyn olarak hiç tereddüt etmeden çocuğumuzun önüne sürebileceğimiz kitaplar ve uygulamalar yaratmayı hayal ettik.

Geceleri kitaplar paketlemeyi, kitaplara notlar yazmayı, kitapları yolladığımız çocukların isimlerini, doğumgünlerini bilmeyi, kitaplar üzerine maillerde ve telefon sohbetlerinde uzun uzun konuşmayı sürdürdük. Bu dört yılda çok az kişiyi üzdük. İsim isim biliyoruz hepsini. Yaklaşık 20 kişiyi üzdüysek de çoğunun gönlünü aldık. Sadece 6-7 kişiye kendimizi affettiremedik. Bunun üzüntüsünü de mahçubiyetini de hep içimizde taşıyoruz.

Garip dönemlerden geçtik, çocuk kitaplarının ve hayallerimizin öncelik olmaktan çıktığı zamanlarımız oldu. Kızımız 4 yaşına, sonra 5 yaşına girdi. Hayallerimize yaklaşır değil uzaklaşır olduk. Yine de “dur” diyemedik. O kadar da kolay değil mütevazi hayallerle çıkılan bir yolculukta emeklerinden, daha da ötesi hayallerinden vazgeçmek.

Ama belki de pek çok sebep biraraya geldiğinde senin hayalin olmaktan çıkan şey başka birinin hayalinin parçasıdır. Senin yapamadığın, yapamadığın gibi -ayrılmayı beceremediğin için- yavaş yavaş zarar vermeye başladığın şey belki de başka ellerde, doğru ellerde hak ettiği yere ulaşacaktır. (Son haftalarda üzdüğümüz kişilerin sayısı artar oldu, her bir mutsuz mail, keyifsiz telefon içimizdeki yarayı biraz daha büyütmeye başladı…)

Öyle ya, belki de veda etmeyi bilmek gerekir. Ya da yardım istemeyi… Destek aramayı… “Yapamıyoruz artık” demek o kadar da zor değildir. Bir kaç sayfa yazı yazmaya, içini dökmeye bakar…

Çocuk Kitapçısı: Kipitap.com’un maskotu Kipi; dördüncü doğumgününe girmek üzere olduğu şu günlerde sadece mutsuz değil, umutsuz da. Bizle birlikte Kipi de pes etmenin eşiğinde.

Dedim ya en başta; bu mektup hem bir teşekkür mektubu; binlerce anne ve babaya bize hep cesaret ve umut verdikleri için… Hem mahçup bir özür mektubu, son günlerde üzmeye başladığımız dostlarımıza yönelik… Hem bir bilgilendirme notu, hem de yardım ve arayış çağrısı…

Biz Kipi’yi nerdeyse okul çağına getirdik ama artık bakamıyoruz. Biliyoruz ki büyük bir potansiyele sahip ama… Biz, pes etmek üzereyiz.

Teşekkürler!