İkiz bebeklerle şenlenen evlerden bizim ev. Fikri güzeldi, zamanında “asla!” demiş olmama rağmen, sonradan umarsızca sanki hep çok istemiş hissine büründüm. Akabinde bile isteye bekledik pavuryaları.

38 hafta boyunca yüzlerini merak ederek yaşadım ben. Her şey yolunda gitsin diye çok diledim.

Zamanı geldi, öyle ya da böyle bedenimdeki misafirlikleri bitti ve halaylarla geldiler evimize, bize ve hayatımıza. Aralarında bir santimetre ve 10 gram fark vardı pavuryaların. Bade 45 cm. ve 2580 gr. Barış 46 cm. ve 2590 gr.

Günler geçti, aralarındaki boy ve kilo, duygusal ve motor beceri farkları da değişkenlik gösterdi. Giderek dört kişilik ailemizi idrak etmeye başladım. Evet inanın yavaş yavaş idrak ettim. Öyle okumalarla, kendini hazırlamalarla olmuyor. Anladım ki insanın kendi kendini böyle durumlar için hazırlamaya çalışması yalan bir uğraş. En azından benim için böyleymiş. Okuyup sınıf geçerek meslek sahibi olunuyor da okuyup çalışıp ebeveyn olunmuyormuş.

Neyse efendim, kısa zamanda hayatın içine bizimle beraber dalan pavuryalarla beraber biz de en az onlar kadar ve onlarla beraber bir öğrenme, şaşırma, anlama, ruh sıkışması, heyecan, bulantı, sevinç, keder, eğlenme ve büyüme sürecine girdik. Amma velakin bu durum ve duyguları yaşarken daha doğrusu yaşamaya çabalarken karşılıklı, mücadele etmemiz gereken bir dış dünya vardı karşımızda.

Akraba insanları, aile büyükleri, bazı kadınlar, bir kısım adamlar, arkadaşlar, dostlar, komşular, taksici, park kadını, temizlik görevlisi abi, muhtar amca diye daha da uzatabileceğim bir sürü insan… Acayip sorulara karşı insan önceden çalışamıyor soru konularına. Nereden soru gelir bilemedim hiç. Hep çalışmadığım yerden çıktı sorular.

Neler mi?

1. Aaaa ikizler mi?

Bu, bebekken daha çok karşılaştığım bir soruydu ama hala bitmedi.

Cevap: (Yok, aslında üçüzler, birini evde bıraktık ceza olsun diye.)

Evet ikizler.

“Yaaaa!” der karşı taraf ve ben yine ayar olurum. “Neden ki? N’oldu?” “Hiiiç, ne güzeeeel!”

Billa ben de anlamadım hiç bu diyaloğu ve hep yadırgadım hala yadırgıyorum zira an itibariyle boy ve kilo farkı sebebiyle daha çok şaşırıyorlar, ben de daha çok yadırgıyorum, evet.

2. Aaay ikiz çok zor di mi?

Cevap: Valla tek çocuk nedir bilmiyorum ki, ikiz zor mu bileyim. Bana göre herkes benim yaşadıklarımı yaşıyor.

3. Kız biraz küçük mü kalmış? Yazıııık!

Cevap: Şimdi, biz Serdar’la aynı yaştayız. Aramızda üç ay var. Ben ondan hem kısayım hem zayıfım. Normal değil mi? Hani kadın erkek farkı diye bi’şey var ya, onun gibi. Tersi de olabilirdi ama bu “Yazıııık!” ne demek anlamadım? İkiz olabilirler de aynı boy ve kiloda olmaları nasıl beklenir a dostlar? İlkokul hayatımı en arka sırada geçirme sebebim boyumdu. Benden kısalar ön sıralarda oturuyorlardı. Uzun olduğumdan hep arka sıralarda oturdum. Ne kadar normal değil mi?

4. Anlaşabiliyorlar mı?

Cevap: Efendim?

Anlaşabiliyorlar mı?

Cevap: Ya ben soruyu anladım da sorunun sorulma ihtiyacını anlamadım. Neyse, şöyle cevap vereyim, billa karşı karşıya kalmış her iki insan gibi, kardeş gibi, arkadaş gibi anlaştıkları ve anlaşamadıkları zamanlar oluyor. İkizler diye sonsuz empati sahibi değiller, inanır mısınız? Onlar da zaman zaman birbirlerine giriyorlar iki farklı insan gibi. Onlar da bazen uzun zaman arıza çıkmadan oyun oynayabiliyorlar. Bazen de girişiyorlar birbirlerine. Herkes gibiler yani… 🙂

5. Oğlan daha güçlü di mi?

Cevap: Yok, Bade aslında He-Man’in She-Ra’dan sonra doğan kız kardeşi. Bir çarptı mı dünya şaşıyor. Yahu tabii ki Barış daha güçlü, aksi durumda olan ikizler de vardır mutlaka ama pavuryalara şöyle bir dünya gözüyle bakınca fiziksel olarak görünümleri gereği soru gerçekten çok saçma. Yine de ben bu “güçlü” imasının nedenini anlamaya çalıştım, yok olmadı anlayamadım. An itibariyle hala karşılaştığım sorudur ve dört yaşındaki ikizlerden ne bekleyerek bu soruyu sorarlar hala anlamadan ama itiraf ediyorum biraz dalga geçerek cevap vermekten kendimi alamıyorum.

6. Aaaa hiç benzemiyorlar birbirlerine? Alla alla nasıl ikiz bunlar?

Cevap: Sakın iki ayrı insan oldukları için olmasın? Şimdi bir kız bir erkek ya pavuryalar, yani çift yumurta ikizleri. Tek yumurta ikizleri birbirine tıpa tıp benzerler ve aynı cinsiyete sahip olurlar.

Yaaa? Diye şaşırır karşı taraf…

Tabii diye devam ederim…

Tabii, çift yumurta ikizleri, farklı yıllarda doğmuş kardeşler kadar birbirlerine benzerler. Sadece aynı anda doğmuş iki kardeştirler. :)))

Not: Böyle zamanlarda kendimi profesör gibi hissettiğim doğrudur. Biliyorum normal değil bu duygum, kabul ediyorum.

7. Hangisi daha duygusal söylesene?

Cevap: Ne desem boş. Karşı karşıya kaldıkları her durum, olay ve kişi karşısında farklı duyguları cinsiyetleri gereği de farklı yaşarlar. Duygusallık acayip bi’şey. Kim daha duygusal billa ben bilmiyorum. Bazen Bade, bazen Barış, bazen hiçbiri…

8. Oğlan daha mı canayakın ne?

Cevap: Canayakın, hmmm… Şöyle mi cevap vereyim? “Hı hı evet oğlan çok canayakın ama kız çok mendebur” ya da “Yok yok oğlan çok soğuk nevale ama kız pek cana yakın.” Allasen farkında mısın ey soru sahibi? Sorulacak soru mu bu? Yine de cevabımı vereyim, her ne durum ve halde olurlarsa olsunlar ki Bade evet “Buzlar Kraliçesi”dir, Barış “Sevgi Kelebeği”dir ve benim için çocuklarımın ikisi de şahane, ikisi de bi’tanedir… Oldu mu?

9. Ailede ikiz var mı?

Tamam anladım, tüp bebek mi diye sormaya çalışıyorsun? Hatta içindeki o kaynağı belirsiz merak ve niyeyse bazen küçümser tavır, bilumum deliklerinden fışkırmak üzere. “Sana ne” deyip geçmek lazım ya, diyemiyor insan… Buradan topluca yanıtlayayım bari; hoş o teyzelerin UzunÇorap okuma ihtimali de yok sanırım ama neyse… Evet, mikro enjeksiyon ile tüp bebek tabir edilen yolla düştüler rahmime. Ama öncesinde de iki aşılama vardı, olmadı. Daha da derine inelim mi? Biliyorum sendeki merak… Evet sevişerek yapmaya çalıştık bir süre; hatta bu uğurda normal üstü skorlara tekabül eden aktivitelerimiz oldu; ama bazen olmuyor işte.

Ay dayanamayacağım: “Sana ne la?!”

10. Bizim de bir tanıdığımızın ikizleri var…

Eyvallah, bu bir soru değil ama ilk dokuz sorudan hangisini sorarlarsa sorsunlar, anlaşılan default ayarlarda var ki, hepsi bu bilgiyle bağlıyor muhabbeti. Ne diyeyim, Allah bağışlasın. Sanırsın bizde iki “alien” var; dünyada da sayıları dört… Karşımdaki teyze de öbür iki alien’ı tanıyor. Niye illa ki bu bilgiyi veriyorsunuz anlamıyorum ki… Anlamam da gerekmiyor belki. Belki bu sorularla güzel hayat. Aldım kabul ettim.

Mis günler dilerim.