Biri bana kendini tek kelimeyle anlat dese, bir an düşünmeden “anneyim” diye cevap veririm. Elbette daha bir sürü özelliğim var. Bir kadın olarak pek çok başka rolüm var hayatta. Her biri beni ayrı ayrı meşgul ediyor ve hayatımı zorlaştırıyor.

Daha geniş bir zamanda kendimi elbette önce ve sadece anne olarak tanımlamam. Ama annelik rolümün diğer rollerimden önemli olduğunu düşünüyorum, burası da açık. Kızım şu anda 17 aylık. Herşeyiyle bana bağımlı. Acıktığı zaman ben besliyorum. Yorulduğu zaman ben uyutuyorum. Üzgün olduğu zaman neşelendiriyorum.

Aslına bakarsanız büyük bir ayrıcalığım var, kocam çok çalışıyor ve bu sayede ev annesi olabiliyorum. Kızımın her anı gözlerimin önünde geçiyor.

Anne olmaya ek olarak kendimi “iliştirilmiş ebeveyn” olarak da tanımlıyorum. Kızımı, kendisi “artık yeter” diyene kadar emzireceğim. Kocam ve ben, bebekliği boyunca kızımızla birlikte uyuyabilmek için bir sürü yöntem geliştirmiştik. Arada bir bizimle uyumak istediği oluyor gene.

Kızımı hep göğsümün üzerinde taşıdım. Bana belli bir yakınlıkta olmasını önemsedim. O da önemsiyordu bunu. Kim bu konuda suçlayabilir ki küçük bir bebeği. İnsan evladının en temel ihtiyaçlarından biri sevmek ve sevilmek. Ebeveyn ile çocuk arasındaki sevgi de başka bir şeye pek benzemiyor. Somut, elle tutulabilir ve sonsuz. Çocuk için anne karnına mümkün olduğu kadar yakın olmayı istemekten daha doğal ne olabilir ki…

Kızımızı bunca zaman boyunca başkalarının gözetimine bırakmak zorunda kaldığımız durumların sayısı bir elin parmaklarını geçmez. Bıraktığımız insanlar da mutlaka ailedendi. Bir kez bile birkaç saatten daha uzun sürmedi ve mutlaka uyku saatiydi. Bu türden davranışlarımız yüzünden eleştirildik de övüldük de. Başkalarının pozitif ya da negatif düşüncelerini bir yana bırakıp kızımızı ön planda tuttuk. Şimdi kızımız mutlu, sevgi dolu ve kendini güvende hisseden bir çocuk.

Yenilerde bir mahkemede arkadaşım için tanıklık etmeye çağrıldık. Kızımı da alıp gittim. Avukat çocuklara salonda izin verilmediğini söyledi. Ben de bu durumda tanıklık edemeyeceğimi bildirdim. Bunun üzerine avukat mahkeme başkanını benim “tuhaf bir ebeveynlik” tarzı benimsediğimi ve çocuğumdan ayrılamayacağımı söyledi. Mahkeme başkanı sorun çıkartmadı. Çocuğum kucağımdayken ifade verdim. Onu dışardaki banklarda bırakamazdım. Annesine ihtiyaç duyan bir çocuk o. Ben de onu çok seven annesiyim.

Sözün kısası şu: Hepimiz kendi yolumuzca yordamımızca ebeveyniz. Bir ebeveynlik tarzı diğerinden daha iyi ya da daha kötü olabilir. Bakış açınıza göre değişir bu durum. Önemli olan çocuğunuzun mutluluğudur. Kimi şeyleri tuhaf diye adlandırıp bir köşeye atmak pek de anlamlı bir çıkış değildir. İnsanlara kendilerini tuhaf hissettirmeye çalışmak ayıptır.

Çocuğumu seviyorum. O da beni seviyordur. İliştirilmiş anne olmaktan mutluyum. Eleştirilerinize de övgülerinize de eyvallah!

Jillian Amodio, Attachment Parenting International Blog