Yok yanlış anlamayın, size “ben çocukken” ya da “bizim zamanımızda” diye başlayan cümleler kurmayacağım. Gereksiz. Bizim zamanımız bizim zamanımızda kaldı, benim çocukluğum da o zamanlarda kaldı aynı sebeple. Niyetim asla yaşadığım zamanı ve yaşananları çocuklarıma yaşatmak değil. Size akıl vermek hiç değil.

Mevzu şu;

AVM’lerden nefret etmiyorum ama gereksiz bulduğum doğru, zor zamanda an kurtardığı da oldu, zaman kazandırdığı da lakin asla bana iyi gelen tarafı olmadı olamadı. Genellikle evden çıkmak istememin çeşitli nedenleri oluyor. Hafta sonu ve sıkılmışsam zaten hava almam gerek diye çıkıyorum. Hafta içi ve işten çıkıyorsam yine aynı sebep söz konusu. Nihayetinde kafamı dağıtmamın, kendimi eylemenin ya da güzel vakit geçirmemin tek yolu ya arkadaşlarımla / tek başıma / sevgilimle dışarıda olmak ya da öylece sakince durabileceğim ama nefes alabileceğim bir yer.

Hop diye çocuklarımı düşünüyorum. An itibariyle neredeyse 4 yaşında olan ikizlerim Bade ve Barış’ı (nam-ı diğer pavuryalar) ben yukarıdaki gibi düşünceye sahipken neden AVM’lerden birine götüreyim vakit geçirmeleri için? Hava yok, oyun merkezleri var ama gün ışığı yok. Sıcak ama gerçek değil, üstelik vıcık kalabalık. Dünya insanı hele de hafta sonuysa orada ve sadece yiyor, ve çocukları genel olarak şaşkın. Kimin kime faydası var bilmiyorum orada o zamanlarda.

Biz ne yapıyoruz biliyor musunuz? Soğuğun gözünde bile her gün ama her gün mutlaka dışarı çıkıyoruz. Benden bir kat fazla giyiniyorlar. Her üşüdüklerinde bir sığınak illa ki buluyoruz. (fırındır, bakkaldır, mağazadır…) biraz ısınıp tekrar dışarı. Yağmur varsa şemsiyelerle sokakları arşınlıyoruz, yağmur yoksa bütün parklar bizim oluyor. Hasta mı? Yok olmuyorlar. Bazen burunları akıyor, hapşırıyorlar ya da öksürüyorlar ama herkes kadar ya da herkes gibi. Ne var ki? Kapalı bir yerde olmak istersek arkadaşlarımızın evlerini tercih ediyoruz. Hele çocukları varsa şahane oluyor, yoksa yine de pavuryalar için istenen değişiklik o an itibariyle gerçekleşmiş oluyor.

Şimdilerde sinema için direniyorum. Elbet olacak tabii biz de bir gün AVM sinemalarına götüreceğiz ama ne kadar geç benim için o kadar iyi. Allahtan anne baba aynı fikirdeyiz, yoksa hal bir ızdıraptan öteye geçmezdi benim için.

Güneş, toprak, güneş, düşmek, kalkmak, dizde olan yara kabukları, dirseklerdeki sıyrıklar, yanak kızarmaları, kulak acımaları, bana göre benim için de çocuklar için de gereken durum ve duygular. Arkadaşa küsmek, sonra o arkadaşla barışmak var bu çocuklukta, beraber oyun kurmak, arada tartışmak var bu hayatta, e kirlenmek var, çamur içinde kalmak, sırılsıklam ıslanmak var. AVM’lerde olan biten bana göre değil ve pavuryalar da ne kadar geç tanışacak o kadar iyi olacak bence. İsterler giderler, seçerlerse belki hiç çıkmazlar içinden bir süre ama diğerini bilmeden asla seçemezler.

Demem o ki; AVM’lerde büyümek zorunda değil çocuklar. Seçme şansı tanımalı. Hayat bu, yaşamak gerek!