Her şey, bir gün çocuklarımızın uyandıktan sonra oyuncak dinozorlarının tahıl gevreğinin bulunduğu kutuya girip mutfak masasını dağıttıklarını fark etmesiyle başladı. Ertesi sabah, dinozorlar meyvelerin bulunduğu mutfak rafına saldırmışlardı. Bazen onların eğlenceli vakit geçirdiklerine de rastlıyorlardı, fakat her zaman eğlendikleri de söylenemezdi.

Bir sonraki sabah, buzdolabına girip bir karton yumurtayı ele geçiriyor, başka bir sabah uyandığımızda onları bir kaplumbağayı sorguya çekerken buluyorduk.

Kızımızın dinozorların dağınıklığını görüp, “annem ve babam bundan hiç hoşlanmayacak.” diye fısıldadığını duydum. Neler olup bittiğini merak ediyordu. Her yıl Kasım ayında eşim ve ben çocuklarımız uyurken bunu gerçekleştiriyoruz, onlar da uyku vakitlerinde dinozorların canlandıklarına inanıyorlar ve şaşırıyorlar.

Peki, biz bunu neden yaptık?

Çünkü, her çocuğun elinde ipad ile dolaştığı teknoloji çağında, çocuğumuzun merak etme ve hayal kurma yetisini kaybetmesini istemedik. Her şeyin cevabının bir tuş uzakta olduğu bir zamanda, çocuklarımızın az da olsa gizemli bir deneyim yaşamalarını arzu ettik. Bunu yapmak için sadece biraz yaratıcılık, biraz zaman ve enerji, birkaç tane de oyuncak dinozor gerekiyordu. Hepsi bu kadar. Çocukluk dönemi çok hızlı bir şekilde geçiyor ve bu dönem devam ettiği sürece ne kadar eğlenceli geçerse o kadar iyi.