Pek çok Avrupa ülkesinde olduğu gibi, Danimarka’da da doğum oranlarında hızlı bir düşüş yaşanıyor.

Aile başına 1,7 çocuk doğum oranına sahip olan ülkenin geleceği artık belirsiz; nüfusunu korumak için yeterli yenidoğanı yok.

2013 yılında 5.6 milyon nüfusu ile gerçekten küçük bir ülke olduğunu kanıtlayan Danimarka’da bir seyahat şirketi Spies Rejser, insanların çocuk sahibi olmasını teşvik etmek için ilgi çekici bir proje ile iş başında. 2014 yılında, Spies Rejser, müşterilerine ücretsiz “çocuk dostu bir tatil” imkanı sundu ve şirket aracılığıyla rezervasyonu yapılan tatilde gebelik durumunu kanıtlayan müşterilerine üç yıl boyunca bebek malzemelerini ücretsiz sağladı.

Şirketin reklam metni ise şöyleydi:

“Aşkı satın alamazsınız. Ya da satın alabilir misiniz? Danimarka’nın refahı zor durumda. Halen yeterince bebek doğmuyor. Ve bu, bizi endişelendiriyor.  Belki de bu duruma en çok üzülenler, torun sahibi olamayacak anneler; torunun yürümeyi öğrendiğinde sen orada olacaksın. Torunun bisiklete binmeyi öğrendiğinde sen yine orada olacaksın. Ve sen torunun okumayı öğrendiğinde de orada olacaksın. Fakat, iş torun yaptırmaya geldiği zaman, yardım etmeye çalışmak biraz utanç verici olabilir. Ama umutsuzluğa kapılmayın; biz bir çözüm yolu bulduk. Bildiğiniz üzere, insanlar güneşli bir tatilde daha çok seks yapar. Bilmediğiniz şey ise, eşinizle daha çok seks alıştırmaları yapmanız gerektiğidir. Çünkü, beyin endorfin salgılar; terlersin, kalbin daha hızlı atar ve nefessiz kalırsın. Aşık olma durumu artar. Çekicilik artar. Cinsel organlara kan takviyesi de artar; işte, bunların hepsi cinsel dürtüyü artırır. Eğer gerçekten torun sahibi olmak istiyorsanız, size bir önerimiz var. Çocuğunuzu tatile gönderin ve dokuz ay içerisinde torun sahibi olun. Torun sahibi olmayı ne kadar istediğinizi bize gösterin…”

Düşük doğum oranının elbette birçok nedeni var: Ülkede doğurgan çağda yeterince Danimarkalı kadın yok. Ayrıca, çiftler, çocuk sahibi olmak için çok uzun süre bekliyorlar; çocuk sahibi olmaya karar verdiklerinde ise başarılı bir gebeliğin oluşması elbette daha güç oluyor.

Kopenhag’daki bir hastane Rigshospitalet’in raporlarına göre, Danimarkalı kadınların ilk doğumlarındaki yaş ortalamaları 1970’lerde 25 iken, 2013 yılında bu rakam 29’a tırmandı ve ilk anneliğini yaşayan 35 yaş üstündeki kadınların sayısı da her geçen gün artmakta. Bu yaş ortalaması, diğer ülkelerde doğum yapan kadınlara nazaran daha yüksek. Örneğin, ABD’de ortalama yaş 26 iken, Hindistan’da bu yaş 26.

Spies Rejser, ülkede daha fazla Danimarkalı bebeğin doğumu için uğraşan tek şirket değil. Seks ve Toplum (Sex and Society), okullarda Danimarka’nın cinsel eğitimini sağlayan, kar amacı gütmeyen ve çocukları gebeliğin olumlu taraflarının yanı sıra olumsuzluklarını da öğreten bir kuruluş.

Son olarak, Spies Rejser’in bir tatille ülkenin geleceğini kurtarmayı amaçladığı projenin mesajı ise şöyle: “Bunu Danimarka için yapın. Bunu anneniz için yapın. Fakat, 9 ay taşıma garantisi veremiyoruz.”

Ne dersiniz, sizce de bir ülke tatil yaparak kurtarılabilir mi?