New York ve McGill üniversitelerinden bir grup araştırmacının bulgularına göre, bebekler yalnızca söylediklerinizi değil, söylemediklerinizi de anlıyorlar.

Proceedings of the National Academy of Sciences (PNAS) adlı dergide yayınlanan araştırma, bebeklerin dilsel gelişimlerini inceliyor. Araştırmaya katılan NYU öğretim üyelerinden Athena Vouloumanos araştırmanın bulgularının neden önemli olduğunu şöyle vurguluyor: “Sahip olduğumuz bilginin büyük bir bölümü kendi tecrübelerimizden değil, kitaplar, gazeteler, medya ve konuşmalar aracılığıyla dolaylı kaynaklardan öğrendiklerimizdir. Yaptığımız araştırmanın sonuçları bebeklerin -dilden, özellikle de henüz kendilerinin kullanmayı bilmedikleri konuşmalardan- ne anladıklarını, ne öğrendiklerini ortaya koyuyor.”

Aynı alanda daha önce yapılan araştırmalar, bebeklerin konuşmalardan insanlar ya da nesneler gibi gözlemlenebilir varlıkları kategorize etmekte yararlanabildiklerini ortaya koymuştu. Ancak bugüne kadar hiçbir araştırmada, bebeklerin konuşmalardan gözlemlenemeyen durumları kavramakta yararlanabildiğine değinmemişti. NYU’dan Athena Vouloumanos, Waterloo Üniversitesi’nden Amanda Pogue ve McGill Üniversitesi’nden Kristine Onishi ise yayınladıkları araştırma sonuçlarında gündelik konuşmaların bebekler için bugüne kadar bilindiğinden çok daha fazla anlam ifade edebileceğine dikkat çektiler. Bir yaş altındaki bebeklerle yapılan bu araştırmaya göre bebekler konuşmaları dinleyerek, konuşan kişilerin niyetlerini ve hatta birbirlerine karşı ne hissettiklerini anlayabiliyorlar.

Araştırmada yöntem olarak anne babaların bebekler için bir dizi kısa senaryoyu canlandırmaları istedi. Kimi senaryolarda olay akışı önceden kestirilebilir bir şekilde biterken, kimilerinde ise olay akışı ile konuşmalar arasında bir tutarsızlık olmasına dikkat edildi. Araştırmacıların asıl yaptıkları iş ise bu senaryolar canlandırılırken bebeklerin verdikleri tepkileri gözlemlemekti. Genellikle tek aktörle yapılan daha önceki gözlemleme çalışmalarında bebeklerin bu türden sahneleri anlamasalar da dikkatle izlediklerini ortaya koyuyordu. Bu araştırmada ise devreye ikinci bir oyuncu sokularak, bebeklerin iki aktör arasındaki ilişkiye bir tepki verip vermedikleri gözlemlendi. Kullanılan yöntemde kimi durumlarda aktörlerden birinin, diğerine anlamsız sözcüklerle bir şeyler anlatması yöntemiyle de test grupları oluşturuldu.

Bütün bu denemeler sonunda araştırmacılar şu sonuçlara vardılar:

Bebekler anlamlı sözcüklerle iletişim kurulduğunda, karşılarında vuku bulan diyaloğun sonuçlarını kavrayabiliyorlar. Aynı diyaloğun tekrarlanmasına rağmen, taraflardan birinin farklı tepki vermesi halinde bebekler de farklı tepki veriyorlar. Anlamsız sözcüklerle canlandırılan senaryolarda ise verilen cevabın içeriğine göre tepki geliştiriyorlar.

Araştırmacılardan Onishi, “Yetişkinler konuşmayı anlar, konuşmayla birlikte oluşabilecek her türlü ifadeyi de en kötü ihtimalle sezgilerimizle kavrarız. Bebeklerde de aynı durum söz konusu. Duydukları kimi kelimelerin anlamını bilmeseler bile, sözcüğe nasıl bir hareketin, ses tonunun eşlik ettiğine bakarak karşılık veriyorlar” şeklinde açıklıyor sonuçları. Vouloumanos ise araştırmanın en önemli sonucunun bebeklerin tahmin ettiğimizden daha çok iletişebildiğini göstermesi olduğunu ifade ediyor. Vouloumanos, “Bu araştırma bebeklerin dünyayı öğrenirken sadece gözlemlenebilir nesne ve hareketlerden yararlanmadıklarını ortaya koyuyor. Bununla birlikte diğer insanlar arasındaki ilişkileri de kavrayabiliyorlar” diyor.

Referans dergi: A. Vouloumanos, K. H. Onishi, A. Pogue. Twelve-month-old infants recognize that speech can communicate unobservable intentions. Proceedings of the National Academy of Sciences, 2012; DOI: 10.1073/pnas.1121057109

Kaynak: Sciencedaily.com