Advertisement

Yazar: Uzunçorap

Yenidoğanın solunum sıkıntısı

Yaşamın ilk ayı tüm yaş gruplarına göre solunum sıkıntısının çok sık olduğu bir dönemdir. Yenidoğan yoğun bakım ünitelerinde yatan hastaların çoğunluğu değişik nedenlere bağlı solunum sorunu olan çocuklardır. İstatistiklere bakıldığında 2500 gr. altında doğan çocukların %20’si solunum sorunları nedeniyle hastane bakımı gerektirmektedir. Bu grupta en çok bilinen özellikle erken doğan bebeklerde görülen, surfaktan eksikliği (Respiratuar Distres Sendromu) hastalığıdır. Doğumun ilk saatlerinden itibaren solunum sıkıntısı başlayan bu bebekler mutlaka yoğun bakım tedavisi gerektirirler, bebek ne kadar küçükse tedavi süreci o kadar uzun sürer, bazı durumlarda gelişen komplikasyonlar nedeniyle hastanede yatış süreleri ayları bulur. Yine sıklıkla sezaryenle  doğan bebeklerde görülen bir solunum sıkıntısı tablosu da yenidoğanın geçici solunum sıkıntısı (ıslak akciğer) olarak tanımlanır. Yoğun bakımda sıvı tedavisi ve oksijen desteği gerektirir. Çoğunlukla 3-7 gün içinde iyileşir. Değişik nedenlerle anne karnında mekonyumu (ilk dışkı) yapan bebekler, bu sıvıyı doğum anında akciğerlerine kaçırabilirler ve yaşamı tehdit eden, ölüm riski yüksek olan bir tablo gelişebilir. Ancak çoğunlukla doğum öncesinde bu olasılık fark edilebilir ve doğum anında resusitasyon (canlandırma) konusunda eğitimli sağlık personeli tarafından engellenir. Bu grup bebeklerin yoğun bakım olanaklarının olduğu koşullarda doğması bakımı kolaylaştıracaktır. Bunların dışında doğuştan akciğer hastalıkları, enfeksiyonlar, doğuştan metabolizma hastalıkları, bazı mide barsak sistemi hastalıkları vb.  yaşamın ilk ayında solunum sıkıntısı nedeni olabilir. Bu grup hastalıkların tanı ve tedavisinin yenidoğan yoğun bakım ünitelerinde ve bu konuda uzman hekimlerin denetiminde yapılması olası sorunları en aza...

Devamı…

Yenidoğan sarılığı

Yaşamın ilk ayında yenidoğan cildinde sarılık sık görülen bir durumdur. Tüm yenidoğanların %60’ında sarılık görülebilir ve çoğunlukla normal bir durumdur. Bebeğin anne karnında kırmızı kan hücresinin çokluğu, bu hücrelerin yaşam ömrünün kısa olması ve bebek karaciğerinin geçici olarak bu hücrelerden ortaya çıkan sarılık yapıcı maddeyi (bilirubin) vücuttan hemen temizleyememesi ciltte sarılık nedenidir. Yaşamın ilk beş gününde sarılık devamlı yükselme eğilimindedir, bu nedenle yaşamın ilk günlerinde özellikle risk grubu bebekler yakın izlem gerektirir. Yenidoğan sarılığının çok sayıda nedeni olabilir. Ancak en çok karşılaşılan durum anne-bebek kan grubu uyuşmazlığıdır. Anne kan grubu 0 ve bebek kan gurubu A, B veya AB ise veya anne kan grubu RH(-) ve bebek kan grubu RH(+) ise yenidoğan döneminde sarılık çok yüksek değerlere ulaşabilir; ve tedavi gerektirebilir. Bu grup bebekler yaşamın ilk günlerinde kandaki bilirubin değerleri açısından yakından izlenmelidir. Bilirubinin çok yüksek seviyelere çıkması bu maddenin beyin dokusuna geçmesine ve kalıcı hasarlar vermesine neden olur. Yaşamın ilk günlerinde yakın izlem ve tedaviyle bu durum kesinlikle önlenebilir. Kan uyuşmazlığı dışında bazı kan hastalıkları, tiroid bezinin az çalışması, enfeksiyonlar, doğuştan metabolizma hastalıkları vb. hastalık sarılık nedeni olabilir. Özellikle iki haftadan uzun süren sarılıklı bebeklerde bu grup hastalıklar açısından araştırmalar yapılması,  olası hastalığın olumsuz etkilerini erken dönemde engellemek açıcında...

Devamı…

Resusitasyon (canlandırma)

Doğumun ilk dakikalarında bebeklerin %10’u anne karnı dışı hayata uyum sorunu yaşarlar ve bu nedenle solunum ve bazen dolaşım için tıbbi destek gerektirirler. Bu işlem resusitasyon (canlandırma) olarak tanımlanır. Bu grup bebekler doğum anındaki yaşam desteğinden yararlanamazlarsa dakikalarla tanımlanan oksijensizlik döneminde  ciddi beyin hasarı gelişir ve bunun sonucu ‘spastik çocuk’ genel başlığı altında tanımlanan kalıcı nörolojik bozukluklarla sonuçlanır. Doğumdan sonraki 1 ve 5. dakikalarda, bebeğin solunum, kalp atımı, cilt rengi, kas tonusu ve refleksleri (beş parametre) değerlendirilerek 10 üzerinden puan verilir. Puanlama resusitasyon konusunda eğitimli ve deneyimli sağlık personeli tarafından yapılır. Bu işlem APGAR skoru olarak isimlendirilir; sekiz ve üstü bebeğin yaşama uyumunun normal olduğunu gösterir. Bunu altındaki değerlerde bebeğe resusitasyon işlemi uygulanır. Resusitasyon özel uzmanlık ve eğitim gerektirir. Doğum eyleminin olduğu ortamda bu eğitimi almış en az 2 kişinin olması gerekir. Sağlık Bakanlığı ve İzmir Tabip Odası’nın başlattığı çalışmayla tüm Türkiye’deki konuyla ilişkili sağlık personeli bu konuda eğitilmektedir. Siz anne babalara düşen, doğum yaptığınız ortamda bu eğitimi almış sağlık personelinin bulunduğunu...

Devamı…

Aşılar: KUDUZ AŞISI

Kuduz etkeni virüstür ve doğada köpek, kedi ve diğer memeliler tarafından taşınabilir. Hastalık enfekte hayvanların ısırması sonucu salgılarıyla bulaşır. İlk günlerde yakınma yoktur, haftalar bazen aylar sonra ağrı, yorgunluk, baş ağrısı, ateş yakınmaları başlar ve ardından havale, halüsinasyonlar ve felç gelişir ve çoğunlukla ölümle sonuçlanır. Kuduz aşısı ölü kuduz virüsünden üretilmiştir. Aşı enfeksiyon etkenine maruz kalan veya kuduz enfeksiyonunun sık olduğu bölgelerde yaşayan bireylere yapılır. Öncelikle ısırılan yer bol su ile yıkanır ve antiseptik solüsyonlarla temizlenir. Derin yaralarda bu uygulama mutlaka hastane koşullarında yapılmalıdır. Aşı uygulaması 1, 3, 7, 14. günlerde yapılır. Aşı yerinde şişlik, kızarıklık, baş ağrısı karın ve kas ağrısı, baş dönmesi sık görülen yan...

Devamı…

Aşılar: HUMAN PAPİLLOMA VİRÜS (HPV) AŞISI

Human papilloma virüsü cinsel yolla bulaşan bir enfeksiyon etkenidir. Sıklıkla hastalık bulgusu olmayabilir. Yapılan çalışmalarda servikal kanserin sık görülen nedenleri arasında sayılmaktadır. Tedavisi yoktur, kendiliğinden iyileşebilir, aşı ile korunma sağlanabilir. Aşı 11-12 yaşından itibaren önerilmektedir. Amaç enfeksiyon etkenini almadan aşılamaya başlamaktır. Enfekte bireylerde aşının etkili olamayabileceği söylenmektedir. Aşı toplam 3 doz 0, 1, 6. aylarda...

Devamı…

Aşılar: ROTAVİRÜS AŞISI

Rotavirüs tüm yaş gruplarında ateş, kusma ve ishal yakınmalarıyla seyreden enfeksiyon etkenidir. Çok sayıda virüs ve bakteri, çocukluk dönemindeki barsak enfeksiyonu nedeni olabilir, rotavirüs bunlar arasında sık görülenler grubundadır. Çoğunlukla hafif seyreder, %2 olguda hastanede sıvı uygulaması gerekebilir. Rota aşısı 2006 yılından itibaren uygulanmaktadır. Aşı uygulamasının 15. haftadan önce başlaması ve toplam 3 dozun  7. aydan  önce tamamlanması önerilmektedir. Kan ürünü alanlarda, aşıya karşı allerjik reaksiyon görülen çocuklarda kullanılmamaldır, hasta  çocuklarda aşı uygulaması ertelenmelidir. Hafif ishal ve kusma sık  görülen yan...

Devamı…

Aşılar: BCG AŞISI

BCG aşısı zayıflatılmış canlı aşıdır. BCG ile bağışıklama çocuklarda tüberküloz enfeksiyonlarının ciddi komplikasyonlarını azaltıyor gibi görünmektedir. Dünyada uygulanan BCG aşıları içerik ve etkinlik açısından farklıdır. Koruyuculuk aşı tipine %20-80 arasında değişmektedir. Ülkemizde aşı uygulaması 2. ayda ve tek doz yapılmaktadır. Her ülkenin yaklaşımı farklıdır. Örneğin ABD’de aşı risk gruplarına uygulanmaktadır, tüberküloz hastasıyla yakın temas olasılığı olan çocuklar aşılanmaktadır. Ciddi yan etkisi olmayan bir aşıdır; %1-2 olguda deri altında apse ve o bölgede lenf büyümesi görülebilir. Nadiren kemik ucu büyüme bölgelerinde enfeksiyon...

Devamı…

Aşılar: PNÖMOKOK AŞISI

Bakteri tüm yaş gruplarında orta kulak enfeksiyonu, menenjit ve zatürre, sinüzite konjuktivit nedenidir. Etken oldukça yaygın olarak toplumda bulunmaktadır. Özellikle üst solunum yollarında yerleşik bulunur ve bu yolla yayılabilir. Enfeksiyon 2 yaş altı çocuklarda ve yaşlılarda daha sık görülmektedir. Bakterinin 90 dan fazla tipi vardır. Uygulanan aşılar içinde en sık enfeksiyon etkeni olan tiplerinin antijenleri bulunmaktadır.  Uygulamadaki aşı programı 2. ayda başlar ve toplam 15. aya kadar toplam 4 doz uygulanır. Aşıya karşı allerjisi olanlarda, difteri  aşısına allerjisi bulunanlarda uygulanmamalıdır. Aşı sıklıkla iştahsızlık, aşı yerinde kızarıklık ve ateş nedeni olabilir. Ciddi allerjik  reaksiyon nadiren...

Devamı…

Aşılar: SU ÇİÇEĞİ AŞISI

Tüm yaş gruplarında görülebilen bir hastalıktır. Çok bulaşıcı olduğu için çoğunlukla çocukluk hatta yenidoğan döneminde geçirilir. İnsandan insana hava yoluyla ve döküntüler içindeki sıvıyla bulaşır. Ciddi deri enfeksiyonları ve zatürreye neden olabilir, nadiren de beyni etkileyebilir. Anneden geçen antikorlar korumadığı için yenidoğan döneminden itibaren görülebilir. Aşı uygulaması 1 yaşında ve 4-6 yaşında iki doz önerilmektedir. Aşı içinde bulunan jelatin ve neomycine allerjisi olanlarda kullanılmamalıdır. Hastalık durumlarında ve gebelikte önerilmez. Aşı yerinde şişlik ve ateş sık görülen yan etkilerdir. Nadiren havale ve zatürre nedeni...

Devamı…