Mardin Valisi’nin açıklamasını okudun sen de. Ne diyorsun bu işe?

Okudum Said’cim. Bir miktar sıkıcı bir vakit geçirmiş oldum sayende ama okudum.

Vali bey demiş ki:
“Kadınlar Günü’nün erkekler için bunun anlamı nedir? Erkekler için anlamı şudur. Evde hanımefendi hasta olduğu zaman veya anne ve babasını ziyarete gittiği zaman, biz erkekler bundan hiç hoşlanmayız o yüzden onlar evden ayrıldığında evde hayat duruyor. Hatta itiraf etmek lazım ki, erkekler evde aç kalıyor. Dolayısıyla kadınlar için sadece 12 ayda bir gün, erkekler için kadınlar günü her gündür.”

Evde hanımefendi yemeği yapmazsa aç kalan ve camı silmezse dışarıyı göremeyen bir grup aile var memlekette ve beyefendi belli ki öyle bir aileden geliyor. Bir çok insana ülkemizde önce anneleri sonra eşleri bakıyor. Bu “kendisine bakmak”la tanışmamış insanlar tarafından anlaşılmayı beklemiyorum tabii.

Ha bir de bu kadar bozuk Türkçenin sebebi olarak sayın valiyi değil aktaranı görmek istiyorum. Yoksa zaten var olan tedirginliğim artacak.

Tanıdığım en kadim içkicilerdensin. Ve şahane bir Gökçe’n, şahaneler şahanesi İlyas’ın var. Manyaklık kısmını tarif etsene?

Manyaklık kısmını bilmiyorum. Ama ben şahsen 15 yaşımdan beri rakı içerim. 30 yıl filan ediyor işte. Ama yıl dediysem öyle çok içmem. Sadece akşamları. Sanırım valinin manyak tanımına uyuyorum bu durumda. Kendisine hakaret davası açmayacağım.

Ama Gökçe adına alındım biraz. Çünkü o da içki içer ve tembihleri sadece ona yapıyor. Bana da demesi lazım. Ya bir kadının içki içebileceği de bir erkeğin cam silebileceği gibi sayın valinin tasavvur dünyasında değil. Yahut kadınlar günü diye tembihleri kadınlara yapıyor.

Birkaç ay önce Mardin Yeşilay Başkanı, memleketi açılan üniversitenin bozduğundan, gençlerin parklarda “öpüştüğünden” falan söz etmişti. Şimdi de vali. Ne oluyor ki böyle oralarda? (Oralar da benim oralar gerçi ya)

Valla hakikaten gençlerin sadece parklarda öpüşmesine ben de üzülüyorum. Genel olarak her yerde öpüşebilmeliler. Genç kızlar daha bu ülkede babalarının, ağabeylerinin yanında bile öpüşemiyor ki? O yüzden öpüşmek dahil pek çok şey acemice, gizlice ve utangaçça yapılıyor ülkemizde. Olay sadece know-how meselesi de değil. Açın biraz Reich okuyun bu tür bir cinselliğin altından neler neler çıkıyor.

Oralarda ne oluyor bilmiyorum. Mardin’e birkaç kere gittim. Müthiş insanlardı. Hakikaten her bir köşesinde iyilik gördüm sadece. Ramazanda da gittim. İçkimi de aslanlar gibi içtim ve hiç ayıplanmadım.

Ha, bir Mardinli içseydi aynı şey olur muydu bilmiyorum.

Ama sayın valiye bir notum var yeri gelmişken. Şehrin girişinde Türk Övün (yoksa öğün diye mi yazıyorlardı) Çalış Güven yazar kocaman. O yazının altından geçerek girersiniz. Şimdi o olmaz öyle. Nüfusunun çoğu Arap, kalanı da Kürt, Süryani filan olan bir yeri bu şekilde çalışmaya teşvik edemeyeceğini bildirmek isterim.

“İçkici”nin hemen ardına “kumarcı”yı eklemiş sayın vali. Kumarcılık “default” mudur içkici için? Sen mesela, evi barkı kumar masasında bırakıyor musun canın sıkıldığında?

Valla ben birkaç kol çekip para kazanmışlığı saymazsan hayatımda kumar oynamadım. Ama valinin böyle demesi çok ayıp. Çünkü kendi maaşını kumar parasından alıyor. Türkiye’nin en büyük kumarbazı Milli Piyango İdaresidir. Ve valinin maaşının bir kısmını da orası öder. Üstelik kahvede elli yüz oynamaya benzemez bu. Kahvede arada kazanırsın. Milli Piyango’da bir şey kazanmak Nihat Doğan’ı susturmak kadar imkansız bir şeydir.

“Dünya Kadınlar Günü”nde “bayan” deyip duran sayın valiye söyleyeceğin son sözlerin neler?

Şimdi o bayan derken bayıyorlar manasında misojinist bir çıkış yapmış olabilir bilemeyeceğim.