Sıradan hem de en sıradanından bir sokak köpeği idim, ta ki …

Uyuz,kötü bir böcek, deri altına yerleşip kaşıntıdan delirtmeye başladı beni. 5 aylık ya vardım ya yoktum. Kaşıntılarım dayanılmazdı, kaşınmaktan kan revan içindeydim ve insanların benden korkmasının sebebinin bu olduğunu düşünememiştim. Ne olduysa o kaşıntıdan oldu, sokakta kaşınıyordum, insanlar gruplar halinde bakıp ya kaçıyor ya da kovalıyordu beni. Derken birisi garip üzüntülü sesler çıkartarak yanıma geldi. Evet, dedim, evet, birisinin beni sevmesi gerekti, sonunda biri sevdi. Yanılmışım sevmedi.

Kucakladı arabasına koydu ve ilaç kokan, bir sürü kedi köpeğin bulunduğu bol ışıklı bir yere götürdü. Çok kötü kokan sularla ıslatıldım, yıkandım, iğneler, ilaçlar uzun sürdü ama yemekler güzel ve önlüklü insanlar tam hayal ettiğim gibi seviyorlardı beni. Güzeldi ancak birgün, o gene çıka geldi, uzun uzun baktı yüzüme. Bunun ismini Güllü koyalım, belki ismine çeker güzelleşir, dedi ve gene arabaya bindirip yolda uzun uzun benimle konuşarak başka bir yere getirdi. Adı Ayşe’ymiş, arabadan inince beni kucağına alıp başka insanlarla tanıştırdı, sahip bulana kadar bizimle yaşayacaksın, dedi ve eve girdik.

Nefis bir yemek yerken iki çift kötü bakan göz tadımı kaçırdı, kediler de varmış. Pırtık ve Peri, diye tanıştırdı. Oynamak istedim ama onlar istemediler. İlk tokatımı yedim, canım fena yandı. Hiç görmediğim bir yumuşaklıktaki yatağın benim oldugunu söyleyip kedilerle arkadaş olmam gerektiğini anlattı ve gidip yattı. Sabaha kadar tilki uykusu uyudum, kediler durmadan incelediler, ne yapacağımı bilemedim, normalde duman attırırım ama aşağı tükürsen sakal yukarı tükürsen bıyık. Yumuşacık bir minder, harika yemekler, durmadan basımı oksayan insanlar. Kedileri idare etmem gerek. Rüya mı ne?

Yeni hayatımın ilk sabahında ilk azarı işittim. Halı dişlerime göreydi, bolca kemirmiştim. Meğer o yasakmış, bu yasakmış, anlatıp durdular. Kediler bir yandan kurallar bir yandan, ama herşeye değer dedim ve Ayse’nin her dediğini yaptım. Ve bir gün tamam öğrendim bitti derken boynuma bir tasma geçirdiler korkudan ölecektim. Çıkartabildiğim bütün sesleri çıkarttım, bağırdım, uludum kaçmaya çalıştım ama nafile. En önemli kuralmış, onu da sineye çektim.

Hayatım gayet güzeldi, eve her gelene takdim ediliyordum. Ayşe hergun poz poz resimlerimi çekiyor, bana çok iyi bir aile bulacağını söylüyordu. Ben yeni aile filan istemiyor tüm marifetlerimi sergiliyordum, daha iyisi olamazdı bana göre.

Aylar geçti ve Ayşe bir akşam uzun bir konuşma yaptı benimle, artık aile aramaktan vazgeçtiğini ve beraber yaşayacağımızın müjdesini verdi. Beni, bu kadar büyüdükten sonra hele sokak köpeğini kimse almazmış. Harika bir haberdi, bütün gece bildiğim bütün sevimlilikleri uyguladım, kedilerin burnumu tırmalamasına izin verdim ve huzurla uyudum, yaşasın yerleşik hayat!

Hep böyle yaşayıp gideriz diye düşünürken, çalışacağımızı söyledi Ayşe. Sen çocuklarla çalışmaya çok uygunsun diye başlayıp cins köpeklerle değil benim gibi bir köpekle eğitimlere gitmek istediğini anlattı. Bana göre hava hoştu, arabayı seviyordum biner giderim, ne var dedim kendi kendime. Ve başladık. Beni sahneye çıkartıyor uzun bir tasma ile bağlıyor, çocuklarla konuşup atlayıp zıplıyordu sahnede. Önce korktum çocuklar ordu halinde üzerime gelip heryerimi mıncıklıyorlardı. Sonraları alıştım sahnede yatıp kestirmeye başladım, arada Ayşe kaldırıp köpek nasıl sevilir, nasıl dokunulur, filan diye gösteriyordu benimle, sonunda çocuklar gruplar halinde gelip seviyordu, iş kolaydı. Üzerine bir de bolca sevgi, her çocuğa tek tek patimi uzatıyorum bayılıyorlar, sarılıp öpüyorlar, daha ne olsun.

Yıllarımız böyle geçti, Ayşe, yoruldum, tek başıma zorlanıyorum diye söyleniyor arada. Galiba yeni bir köpek alıp bu işlere devam edecek, bilmiyorum. Benim eklem ağrılarım oluyor, okullara daha seyrek gidiyoruz. Ayşe beni gururla, işte benim sokak köpeğim, diye takdim etmeye devam ediyor.