Smithsonian Magazine bloggerlarından Randy Rieland, 21. yüzyıl annelerinin ilgisini çekebilecek 10 araştırmayı derlemiş… Dikkatinize sunuyoruz.

Annelik hiçbir zaman bu kadar kolay olmamıştı. Ciddiyim. Yalnızca kendi tecrübemden bahsediyor da değilim üstelik. Annemin tam sekiz çocuğu vardı ve hatırladığım kadarıyla hayatı bir cennet gibi de görünmüyordu. Ama şimdi annelik eskisine oranla bir miktar daha kolay sanki. Bir kere teknoloji bir çok işimizi kolaylaştırıyor. Bu da bizleri onu önceki kuşaklardan farklılaştırıyor. Şimdi size 21. yüzyıl annelerinin dikkatini çekebilecek bazı araştırmalardan söz edeceğim. Bütün bunların, bu çağın anneleri hakkında ne ima ettiğine ise siz karar verin…

Çocukların beyni daha büyük: Bir kere çocuklarımıza bakma şekillerimizin, onların beyinlerini büyüttüğünü biliyor muydunuz? Beynin öğrenme, hafıza ve strese tepki verme işleriyle meşgul olan hippocampus bölümü geçmişe oranla büyümüş görünüyor. Washington Üniversitesi, St. Louis Tıp Fakültesi tarafından yapılan bir araştırma, anneleri tarafından stres karşısında desteklenen bebeklerin okul çağına eriştiklerinde daha büyük bir hippocampus’e sahip olduklarını ortaya koyuyor.

Ana-kız ilişkileri: Bu söylediğim size büyük bir sürpriz gibi gelmeyecek, ama bilimsel araştırmalar şunu söylüyor: Orta yaşa geldiklerinde annelerin ilgisi eşlerinden eğer varsa büyük kızlarına kayıyor. Bu dönemde anne-kız ilişkileri derinleşmeye başlıyor ve nihayet 60 yaşlarına geldiklerinde en yoğun ve güçlü formunu alıyor. Araştırmacılar annelerin, bunu tercih etmeseler de çocuk doğuracak yaşa gelen kızlarına bakışlarının bütünüyle değiştiğini söylüyor.

Kilolu mu, kısa mı: Archives of Pediatrics and Adolescent Medicine Dergisi‘nde yayınlanan bir habere göre, annelerin büyük bir kısmı bebeklerinin aşırı kilolu olmasından endişe duyuyor. Ayrıca yüzde 20’si de çocuklarının olması gerekenden kısa olduğunu düşünüyor.

Dijital diva: Annelerin dijital çağın gerisinde kaldığını kim söylemiş. BabyCenter tarafından 2500 anneyle görüşülerek yapılan bir araştırmaya göre, şehirli annelerin üçte ikisi akıllı telefon kullanırken, yüzde 28’i de tablet bilgisayara sahip. Ayrıca yüzde 50’si günde en az birkaç saat internetten faydalanıyor. Ve biliyoruz ki pek çok anne blog tutuyor.

Facebook anneleri: 3000 Amerikalı anne ile görüşülerek yapılan bir başka araştırma, annelerin anne olmayan kadınlara oranla daha sık Facebook kullandığını ortaya koyuyor. Araştırmaya katılan annelerin yüzde 85, anne olmayan kadınların ise yüzde 73’ü her gün Facebook sayfasına uğruyor. Ayrıca anneler, anne olmayanlar oranla daha aktifler.

Hamilelik süreci: Hafıza zayıflaması, stress, dalgınlık gibi pek çok yan etkisi olabiliyor gebelik döneminin. Fakat son dönemde yapılan araştırmalar bu tür sorunların bir miktar arttığını ortaya koyuyor. Psikoloji profesörü Laura Glynn, gebeliğin yan etkilerinin bedenin anneliğe geçişte yaşadığı uyum sürecinin bir parçası olduğunu, artma eğilimi göstermelerinin ise kadınların yaşam tarzının anneliğin gerektirdiği fiziksel koşullara daha az uygun olmasından kaynaklandığını söylüyor.

Mutfak anneliği durumu: Erkeklere bakılırsa anneleri, eşlerinden daha iyi yemek yapıyor. Bir araştırmaya katılan İngiliz erkeklerin yüzde 50’si eşlerindense, annelerinin yemeklerini tercih ettiklerini söylüyorlar. Üçte biri ise bunu önceki kuşağın mutfakta daha çok zaman geçirmesi ve daha dikkatli olmasına bağlıyor. Bu araştırmaya bakılırsa yeni anneler yerlerinin ağırlıkla mutfak olduğunu düşünmüyorlar.

Daha uzun yaşıyorlar: Eskiden düşünülenin aksine, araştırmalar doğurmanın ömrü uzattığını söylemeye başladı. New South Wales Üniversitesi’nde yapılan bir araştırmaya göre çocuklu kadınlar, çocuksuzlardan daha uzun yaşıyorlar ve her bir çocuk ömürlerini bir miktar daha uzatıyor. Ancak bunun sebebi henüz anlaşılabilmiş değil.

Kuzeyli anneler: Anne olmak için en doğru ülkenin Norveç olduğunu ortaya koyuyor bir araştırma. Save the Children tarafından yapılan “Dünya Annelerinin Durumu” adlı rapor, annelerin yararlanabileceği toplumsal hizmetlerin çokluğu, Norveç’i diğer bütün ülkelerden ayırıyor. Norveçli kadınların ortalama yaşama süresi 83 yıl. Çocuk doğurmak için en kötü ülke ise Nijer, bu ülkede doğan her çocuk 5 yaşına gelmeden hayatını kaybediyor.

Yenidoğan hemen anlıyor: Son olarak, Chicago’da yapılan bir araştırmaya göre, bir bebek doğar doğmaz anne ve babasına şöyle bir bakıp, kimin kendisine daha çok destek olabileceğini anlıyor. Eğer anne gözüne güçsüz gibi görünüyorsa, bir yolunu bulup babayı kendine bağlıyor… Tamam tamam, bu sonuncusu şakaydı. The Onion‘da yayınlanan bir yazıdan aldım :).