İstanbul Barosu Çocuk Hakları Merkezi’nden avukat Seda Akço, eğitim ortamlarındaki riskleri araştıran bir oluşuma ihtiyaç duyulduğunu belirtti.

“Araştırma yapılması ve risk oluşturucu yapılar için önleyici tedbirlerin alınması gerekiyor. Bu tedbirler belli standartlara bağlı olarak gerçekleştirilmeli. Bunun için de olası riskleri araştıran bir oluşuma ihtiyaç var.”

Okulların açıldığı eylül ayında en az iki çocuk okul sınırları içerisinde hayatını kaybetti. İlk ölüm haberi Mardin’in Kızıltepe ilçesinden geldi. Cumhuriyet İlkokulu öğrencisi 7 yaşındaki R.K. boş bir sınıfta üzerine dolabın düşmesi sonucu, 5 yaşındaki A.A.T. ise Denizli’de Saime Aslan Anaokulu’nun bahçesinde oynarken hayatını kaybetti.

Çocuğun kaydıraktan düşerek öldüğü iddia edildi. Olayla ilgili başlatılan adli soruşturma henüz tamamlanmış değil.

17 Eylül’de İzmir’in Kemalpaşa ilçesindeki Atatürk İlkokulu’nda ise 8 yaşındaki K.Y. okulun bahçe kapısının üzerine devrilmesi sonucunda yaralandı.

Üst üste yaşanan olaylar okulların güvenliği sorusunu gündeme getirdi.

Çocukların okullardaki güvenliğini çocuk hakları üzerine çalışan avukat Seda Akço’yla konuştuk.

Akço, öncelikli olarak bu tür olayların münferit olarak ele alınmasını eleştirdi. Bu yaklaşımda ancak çocuğun ailesinin şikayetçi olması durumunda soruşturmanın gerçekleştiği, yargılananların ise okul yöneticileri olduğunu, çoğunlukla az bir ceza ya da cezasızlıkla olayın kapandığını belirtti.

Akço’ya göre çocukların okul sınırları içerisindeki güvenliği bir sorun olarak gözden geçirilmeli.

“Çocukların okul sınırları içerinde yaralanması, hayatını kaybetmesiyle sonuçlanan olaylar maalesef ki çok sık olarak tekrarlanıyor. Öte yandan bunlar münferit bile olsalar bize okul güvenliğini tekrar sorgulatmalı. Bir anaokulunda bir çocuğun kaydıraktan düşüp boynunu kırdığı iddiası, başka bir kaydırağın, başka bir çocuk için bu riski taşıyıp taşımadığı açısından sorgulanmasına yetmelidir.”

Akço, herhangi bir tüketim eşyası için risk araştırmasının bile defalarca ve her tür aksamayla yeniden yapıldığını, buna karşın okul güvenliği araştırmalarının asgari ölçülerde bırakıldığını ve gözden geçirilmediğini ifade ediyor. Akço, şunların yapılması gerektiğini söylüyor.

“Eğitim ortamlarındaki riskler konusunda bir araştırma yapılması ve risk oluşturucu yapılar için önleyici tedbirlerin alınması gerekiyor. Bu tedbirler belli standartlara bağlı olarak gerçekleştirilmeli. Bunun için de olası riskleri araştıran bir oluşuma ihtiyaç var.

“Sadece okullar değil, çocuğunun temas ettiği tüm ortamlar güvenlik açısından soruşturulmalı. Örneğin, oyun ortamları olan parklar…

“Risk ekiplerine ihtiyaç var. Örneğin, mekanın tasarlanması, yapılanması gibi alanlarda uzmanlaşmış mimarlarla çalışılmalı. Ayrıca mekanların kullanıma açılmasından sonra da bu uzmanlarca denetim sürdürülmeli.

“Önlemler konusunda başka ülkelerdeki uygulamalar ve Türkiye’deki uzmanların görüşleri göz önünde bulundurulmalı ve ayrıca çocuklar, aileler ve okul çalışanlarının ihtiyaçları belirleyici olmalı.”

“İdari sorumluluk davası açılmalı”

Akço, bu olaylar sonrasında hukuki sürecin önemli olduğunu ifade etti.

Bireysel cezai sorumluluk davası açılabileceğini ama asıl önemli ve çözüm açısından kalıcı sonucu verebilecek olanın kurumsal ve maddi sorumlulukları işaret eden davalar olduğunu söyledi.

“Tazminat sorumluluğu ve bakanlığın sorumluluğuna başvurulması daha etkili çözümlere götürecektir.

“Olayın yaşandığı okulun müdürüne ceza davası açmak yerine hizmet kusuruna ilişkin bakanlığa idari dava, tam yargı davası açmak etkili bir mücadele yöntemidir.”

bianet