Uykunun fonksiyonu nedir?
Uyku insanın kendisi üzerinde düşünmeye başladığı tarihin ilk çağlarından beri insanlığın ilgisini çekmiş bir konudur. Yapılan son hesaplamalara göre bir insan ortalama senede 3000 saatini veya yaşamının ortalama 24 yılını uykuda geçirmektedir. Uykunun tüm bu özelliklerine rağmen uyku ve fonksiyonları hakkında günümüzde de bilmediğimiz çok fazla konu vardır. Yine de son yıllarda uyku üzerine yapılan çalışmalar sonucunda uyku sırasında; sinir bağlantı hücrelerinin ve hormonal sistem hücrelerinin yenilendiğini, vücudun enerji tasarrufunun sağlandığını, öğrenme ve hafıza fonksiyonları ile sinir hücrelerinde çevre uyum foksiyonlarında (plastisite) uykunun önemli etkisinin olduğunu söyleyebiliriz.

Uykunun hangi bölümleri vardır?
1953 yılına kadar uykunun bölümleri olabileceği konusunda bir bilgimiz yoktu. Ancak ilk kez 1953 yılında uyku sırasında hızlı yatay göz hareketlerinin (Rapid Eye Movement, REM) tesbit edilmesi uykunun REM fazı olarak adlandırılan bir bölümü olduğunu göstermiştir. Yavaş şekilde dönerek ortaya çıkan göz hareketlerinin olduğu dönemin tesbiti ise uykunun NONREM fazı olarak adlandırılan diğer bir bölümüdür.

Uykunun bu REM ve NONREM fazları birbirini takip eden dönemler halinde tekrarlamakta olup erişkinlerde gece uykusunda ortalama 4 kez, çocuklarda ise 7 kez uykunun REM fazının tekrarladığı gösterilmiştir. REM dönemi denen ve hızlı göz hareketlerinin olduğu uyku döneminde rüyalar görülür. NONREM denen ve kendi içinde de alt grupları olan uyku dönemi ise “derin uyku dönemi” olarak kabul edilmekte ve vücudun temel olarak dinlendiği dönemi
oluşturmaktadır. REM fazı ruhun dinlendiği dönem olarak da ifade edilmekte olup gece boyunca her REM fazı tekrarladığında REM fazının kendi içinde kısa süreli uykunun çok yüzeysel olduğu bir dönemde görülmektedir. Bu dönemde insanlar kolayca uyandırılabilir veya kendiliğinden uyanabilir. Bu dönemin özellikle insanların etraflarındaki tehlikeleri fark edebilmesinin amaçlandığı bir dönem olduğu evrim teorisi ile açıklanmaya çalışılmaktadır.

Bu dönemler süresince tüm çocuklar kısa süreli uyanmakta, normal bir şekilde yatakta dönmekte ve sonrasında uyumaktadırlar. Süt çocuklarında REM uyku fazı tüm uyku döneminin %50 sini, üç yaşında olan çocuklarda %30’unu, ergenlerde ise %20 sini oluşturmaktadır.

Süt çocuklarında normal uyuma zamanı akşam 19.30 dan sabah saat 5.30 a kadardır. Ancak unutulmaması gereken nokta uyku ihtiyacı ve süresinin çocuktan çocuğa farklı olabileceğidir.

Bebek, çocuk ve yetişkinin uyku ihtiyacı ne kadardır?
Uyku ihtiyacı her insanda ve yaşta önemli farklılıklar göstermektedir. Erişkinlerin büyük bir kısmı günlü aktivitelerinde kendilerini iyi hissedip aktif olabilmek için 5 ile 9 saat arası yani ortalama 7 saat uykuya ihtiyaç göstermektedir. Ancak bu genel ortalamanın dışında 4 saatlik uyku ile kendini gün içinde gayet iyi hisseden veya kendini gün içinde iyi hissedebilmek için 10 saat uykuya ihtiyaç duyan kişiler de vardır.

Uyku süresindeki bu değişkenlik çocukluk süresi için de geçerlidir. Süt çocuklarının büyük bir kısmı 14-18 saat arası uyumaktadır. Ancak 12-14 saatlik uyku süresi ile yetinen süt çocukları olduğu kadar günde 20 saate kadar uyuyan süt çocukları da bulunmaktadır. Yapılan çalışmalar çocukluk döneminde uzun süreli uykuya ihtiyaç gösterenlerin ileri yaşlarda da genellikle uzun süreli uykuya ihtiyaç duyduğunu, çocukluk döneminde kısa süreli uykuya ihtiyaç duyanların da erişkin döneminde de kısa süreli uykuya ihtiyaç duyduğunu göstermektedir.

Günümüzde uyku hakkındaki tüm bilgilerimiz ışığında hangi çocuğun hangi yaşta ne kadar
uyku ihtiyacı olduğunu söyleyebileceğimiz kesin bir kuralımız yoktur. Bu konu hakkında her
yaş grubu için söylenebilecek temel kural; her çocuğun “kendi uyku ihtiyacını karşılayacak
kadar uyuması” gerektiğidir.

Uyku dışında uzun süre yatakta vakit geçirmek zorunda kalan çocuklarda nelerle
karşılaşabiliriz?
Çocuklarda olduğu kadar erişkinlerde de yatakta geçirilen sürenin uyku ihtiyacına göre düzenlenmesi, uykuya dalma veya uyku sırasında ortaya çıkacak uyku problemlerinin önlenmesi için önemli bir unsurdur. Yatakta uzun süre vakit geçirmek zorunda olan çocuklarda; akşam uykusuna dalma problemi ya da sabahları çok erken uyanma veya gece
uykusunda sık tekrarlayan uzun süreli uyanma dönemleri gibi uyku sorunları yaşanmaktadır. Bu nedenden dolayı yatak sadece uyku ve gevşeme ile ilişkilendirilmeli ve bunun dışında yatakta çocuğun vakit geçirmesi için çocuk zorlanmamalıdır. Ancak bu nokta göz önüne alınırken tekrar vurgulanması gerek nokta her çocuğun kendi ihtiyacına göre farklı olan uyku sürelerinin dikkate alınmasıdır. Ailelerin bu temel konuyu göz önüne almadan ev işlerini
yapmak, sosyal aktivitelere vakit ayırmak vb. nedenlerden dolayı çocuklarını çocuklarının uyku ihtiyaçlarının dışında yatağa yatırıp yatakta yatmaya zorlamaları yukarıda belirttiğimiz sorunlarıda beraberinde getirmektedir.

Uykuya yatma konusunda dikkat edilecek temel noktalar nelerdir?
Çocukların tek başlarına uykuya dalmalarını sağlayabilmek amacıyla bir uykuya dalma ritüelini uygulamak makuldür. Ritüel kelimesi ile çocuk akşam uykuya yatmadan önce yapılması gereken aktiviteler anlaşılmalıdır. Bu yapılan belli aktiviteler ile çocuk belli alışkanlıkları kazanmayı öğrenmekte ve kendini güvende hissetmektedir. Çocuklar erken
yaşlardan itibaren belli günlük aktivitelere karşı bir beklenti hissi geliştirirler. Örneğin çocuk tabak çanak sesini duyduğunda, yemek masasına oturtulduğunda ve önlüğü bağlandığında yemeğinin geleceğini bilir ve onu bekler. Benzeri beklentileri çocukta uykuya yatarken de uyandırabilmek için günlük aktivitelerde belirli bir denge ve uyum çocuk yatağa yatırılırken de gereklidir. Yani çocuğun her akşam belli saatte karnı doyurulup, belli saatte banyo
yaptırılıp belli saatte yatağa yatırılıyorsa bunun devamında bir ninni, hikaye, çocuk şarkısı söylenip çocuğu öptükten sonra üstü örtülüp ardından odanın ışıkları söndürülüyorsa; artık çocuk uyuma zamanının geldiğini bilerek kendini ona göre hazırlamaya başlayacaktır. Ancak çocuk her akşam başka şekilde yatağa yatırılırsa çocuk belli bir beklenti
geliştiremeyeceği için çocuğun uykuya dalması da o derecede problemli olacaktır. Anne ve babanın çocuğu yatağa yatırma şekillerinde farklılık olması önemli değildir. Önemli olan anne ve babanın çocuğu yatağa yatırma ritüellerinde kendi içlerinde dengeli olmasıdır. Çocuk anne ve babanın veya kendisini uykuya yatıran diğer kişilerin uykuya yatırma ritüeline alışacaktır ve bunu bilecektir. Ve kendini o farklı kişilerin davranışlarına göre ayarlayabilecektir.

Uykuya dalarken kullanılan yardımcı yöntemler nelerdir?
Yenidoğan bebekler bile kendini sakinleştirmek ve uykuya dalabilmek için belli yöntemleri uygulamaktadır. Bunun güzel bir örneği bebeklerin kendi ellerini veye parmaklarını emerek uykuya geçmeye çalışmasıdır. Bebeklerin bu tarz uyuma alışkanlıkları zaman içinde çok hızlı şekilde değişik ve çocuklar içinde de büyük farklılıklar gösterebilir. Çocukların bir kısmı yaşamlarının ilk aylarında sorunsuz bir şekilde uykuya dalarken bir kısmı zaman zaman ebeveynlerinin desteğine ihtiyaç duymaktadır. Çocuğun uykuya yatarken kendini sakinleştirebilme yetenekleri sadece çocuğun kendi karakter özelliklerine değil ebeveynlerin davranışlarına da  bağlıdır. Çocuğun kendi başına bağımsız olarak uyuyacağı döneme kadar olan ve geçiş dönemi olarak adlandırılan dönemde; oyuncak ayı, emzik, örtü vb.
objeler de kullanılabilmektedir. Bu davranış şekilleri ve davranış tipleri çocuğun yapısı ve ihtiyaçları da göz önüne alınarak gerektiğinde ilgili uzmanla birlikte değerlendirilmelidir.

Uyku bozuklukları nedir ve hangi sıklıkta görülür ?
Uykuya dalmak için geçen sürenin bir saattten uzun sürmesi, haftada iki günden daha çok ve aynı gecede de birden daha fazla olarak çocuğun birkaç dakikalığına uyanması veya ebeveynlerinin yanına gitmesi, haftada birden fazla çocuğun gecenin büyük bir bölümünü ebeveynlerinin yanında veya anne babasının birinin yanında geçirmesi uyku bozukluğu olarak kabul edilmektedir. Her dört çocuktan birinde de uyku bozukluklarının ortaya çıktığı bilinmektedir.

Uyku bozukluklarının nedenleri nelerdir?
• çocuğun kendi yapısı,
• zor geçirilen hamilelik dönemi,
• anne ve çocuğun arasında annenin tek taraflı aşırı verici olduğu ilişki şekli,
• çocuğun alışkanlıklarının doğru olarak oluşturulmaması,
• çocuğun uyku ihtiyacının yeterince değerlendirilememesi
olarak sıralayabiliriz.

Ebeveynler olarak neler yapabiliriz?
Çocuğun ihtiyaçlarına yönelik olarak davranılması gerekir. Örneğin:

• sadece çocuk açken çocuğun beslenmesi,
• süt çocuğun sadece gerektiği kadar sakinleştirilmeye çalışılması,
• çocuğun geceleri daha rahat elbiseler giymesi
• ışıksız bir ortamda çocuğun uyutulmaya çalışılması,
• çocuğun yatağa uyanık olarak götürülmesi,
• çocuğun biberon ile uyutulmaya bırakılmaması gerekir.

Eğer ki gecede iki kezden daha fazla olarak çocuğun emzirilmesi gerekiyorsa anne sütünün yetip yetmediği sorgulanmalıdır. 6 aylıktan sonra çocuğun gece emzirilmesinden vazgeçilmeye çalışılmalıdır. Ve akşam beslenmesini takiben duruma göre emzirilen çocuk uyanık olarak yatağına yatırılmalıdır. Çocuğu yatağa yatırdıktan sonra sakin sesle
konuşmalı ve bir süre sonra odadan çıkmalıdır.

Ebeveynler çocukları değişerek yatağına götürmelidir. Duruma göre odanın ışığı açık bırakılabilir. Çocuğun aşırı şekilde ebeveynden ayrılma korkusu varsa ebeveyn çocuğun yatağında göz kontağı kurmadan oturmayı deneyebilir. Çocuğun yaşına ve kişilik özelliklerine göre ebeveynlerin uygulayabilecekleri yöntemler hakkında ilgili uzman ile
kontakt kurulmalıdır.

Uyku bozukluklukları hangileridir?
• gece kabus görme,
• uyurgezerlik,
• gece korkuları,
• huzursuz ayak sendromu,
• ritmik hareket bozuklukları,
• süt çocuğu uyku sırasında solunum durması sendromu,
adlarıyla halk arasında bilinen temel uyku bozuklukları ilgili uzman tarafından tedavi ve takibi gerektiren komplike uyku bozukluklarıdır. Bu uyku bozukluklarının birinden şüphelenildiğinde ilgili uzman ile temasa geçilmelidir.

Uyku ile ilgili diğer yazılarımıza aşağıdaki linklerden ulaşabilirsiniz:

Uyku hakkında çok sorulan sorular

Uyku hakkında tırıvırı bilgiler