Çinli anneler dâhi piyanistler, Fransız annelerse sinirleri alınmış ufaklıklar yetiştiriyor olabilir. Ama bu hiçbirinin sıkıntılı zamanlar geçirmediği anlamına gelmiyor. Gaz sancısıyla uykusuz geceleri şenlendiren bebeklere doğru çözümü onlar da bulamamıştı.

Bebek bakımı üzerine bir dünya dolusu kitap yazıldı. Kitaplarda verilen tavsiyelerin bir kısmı bilgece, bir kısmı muhteşem, bir kısmı ise biraz tuhaftı. Ama şu bir gerçek ki, çocuk yetiştirme üzerine uzmanlık yapmış hiçbir araştırmacı “doğru” reçeteyi henüz bulamamıştır.

Dünyanın farklı ülkelerinden derlenmiş ve birazdan sizinle paylaşacağımız taktikler de bunun en büyük kanıtı.

İyi eğlenceler dileriz 🙂


 

 

 

 

 

 

 

Dominik Cumhuriyeti

Dominik Cumhuriyeti’ndeki anneler bebeklerini her türlü hava muhalefetinden ve mikroplardan korumak adına, ilk aylarda eve kapanıyorlar. Alışveriş vs için mecburen bebeği de alıp dışarı çıkmaları gerekirse, ufaklığı savaşa hazırlar gibi iyice sarıp sarmalıyorlar. Hoş, güneşten sıtkı sıyrılmış bir ada ülkesinde bu kadar pimpirikliği hoş görmek gerek.

 

 

 

 

 

 

 

 

Guatemala

Maya kültüründe yetişmiş kadınlar, gelenek gereği bebeklerini buz gibi suda yıkıyorlar. Soğuk banyonun, pişikleri geçirip, bebeğin rahat bir uyku çekmesine yardımcı olacağına inanıyorlar. Guatemalalı anneler için bebeklerinin buz gibi suda çığlık atması, Amerikalı bir bebeğin sallanan sandalyesi için çıldırması kadar normal bir şey. Bu tropik annelerin vardır bir bildikleri diyoruz ve biraz da Kuzey ülkelerine kayıyoruz.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

İsviçre

İsviçre’deki doğum servislerinde temiz plastik bebek beşiklerinin yerini Hängematte adı verilen ve değişik şiddetlerde sallanabilen bebek hamakları almış durumda. Bu hamaklar zor bir yolculuktan geçip dünyaya gelen bebecikler için biçilmiş kaftan. Üstelik gece ciyaklamalarını yatıştırmada bire bir.

 

 

 

 

 

 

 

 

İsveç

Uyumamakta direnen huysuzlanan, ama pestili çıkmış bebeler için İsveçli anne babaların çözümü ise en güçlüsü. Bebeği yüzükoyun yatırıp (bunu yaparken bebeğin nefes alıp almadığını kontrol ediyorlar) afacan uyuyana kadar poposunu ritmik bir şekilde düzenli olarak pışpışlıyorlar. Pışpışlamanın anne karnındaki utero hareketine benzerlik gösterdiğini ve bebeğe güven hissi verdiğini söylüyorlar. Böylece İsveçli bebekler de bütün gece kesintisiz, mışıl mışıl uyuyor.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Danimarka

Danimarka kafelerinin sokağa taşan masalarını diğer ülkelerde olduğu gibi gezmeye çıkanlar değil, pusetinde kestiren bebekler işgal ediyor. Hem de yaz kış demeden! Anneleri de köşedeki diğer bir kafede sütlü espressolarını yudumlayıp kadın kadına kaynatıyorlar. Danimarka Ulusal Sağlık Komisyonu’na göre, açık havada şekerleyen bebekler uykularını daha iyi alıyor, uyandıklarındaysa daha pür dikkat oluyorlarmış.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Sırbistan

Sırbistan’da bebeklerin altı aylıktan önce oturtulmasının popolarına zarar vereceğine inanılıyor. Hattâ Eski Yugoslavya’nın pek çok yerinde oturur pozisyona geçmesin diye kalçasından kemerle bağlı bebekler görmek mümkün. Belki de Balkanlı anne babaların aklına girip onlara plastik bumbo taburelerinden satma zamanı gelmiştir.

 

 

 

 

 

 

 

 

Bulgaristan

Yolunuz Bulgaristan’a düşerse, çok tanıdık bir sahneyle karşılacaksınız. Sokakta bebenizi görüp beğenenler “Tüüü! Tavuklar sıçsın tepene!” deyip bebeğinizin yüzüne tükürecek ya da tükürür gibi yapacak. Yani Bulgaristan’da da bu ıslak ritüelden kaçış yok 🙂 Bulgar inancına göre bir çocuğu çok överseniz Şeytan kıskanırmış. O yüzden çocuk çirkinmiş gibi davranarak onu Şeytan’ın gazabından korumuş olurmuşsunuz. Hem böylece çocuklar daha çok küçücükken böbürlenmenin hayıra alamet olmadığını öğreniyorlar. Fena mı!

 

 

 

 

 


Ürdün

Ürdünlü kadınlar lohusa döneminde, onca sıcağa rağmen, soğuk içeceklerden uzak duruyor. Çünkü Ürdün inanışına göre, yeni doğum yapmış kadının kemikleri hâlâ hassastır ve bu dönemde soğuk içecekler tüketmek ileriki yaşamında kadının romatizma ve eklem iltihabı gibi rahatsızlıklara yakalanma riskini arttırır. Sıcak gıdalar ise faydalıdır ve süt verimini destekler.

 


 

 

 

 

 

Moğolistan

Anne sütüyle beslenme şampiyonu Moğol bebekleridir. İki hattâ kimi zaman daha büyük yaşlara dek anne sütüyle beslenen Moğol çocuklar vardır. Hattâ bir söylentiye göre Moğolistan’ın en iyi güreşçileri dört yaşına kadar anne sütü emen çocuklardan çıkıyormuş. O yüzden süte “pehlivanların aşı” deniyor. Ayrıca ülkede, süt annelik o denli yaygın ki, sokakta gezerken onca insanın içinde göğsünü açıp bebeğini emziren kadınlara rastlamanız kuvvetle muhtemel.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Güney Kore

Güney Koreli anneler lohusa döneminde taslarca yosun çorbası (miyeok guk) içiyor. Kahvaltı, öğle yemeği, akşam yemeği demeden, habire yosun tüketiyorlar. Çünkü yosunun kalsiyum ve iyot bakımından zengin, dolayısıyla da doğum sonrası bedeni tamir etmeye ve süt üretimini arttırmaya yardımcı olduğu düşünülüyor. Bebeğin birinci yaşgününde ise o günleri anmak adına sofraya yeniden yosun geliyor.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Japonya

Japon annelerin çok daha ilginç bir pışpışlama tekniği var. Önce ufaklığı besleyip kollarında sallıyorlar. Bebek mayışınca, onu nazikçe yer yatağına (futon) sırtüstü yatırıp yavaşça ve kalp atışı hızında bir tempoyla karnını pışpışlıyorlar.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Çin

Çinli anne babalar çok eski çağlardan beri bebeklerinin altını bağlamıyorlar. Bebek bir iki haftalık olduğunda, anneler bebeklerinin oturağın tepesinde tutup, ona tuvaletini nasıl yapacağını öğretiyorlar. Ayrıca bebeklerine, eğildiklerinde alttan ikiye ayrılan pantalonlar giydiriyorlar. Böylece alt değiştirme sorunu olmadan bebek kendi işini kendi halledebiliyor. Bebek küçük tuvaletini yapacağı zamansa yine anne bebeği tutup ona yardımcı oluyor. Düğme açma, ilikleme, fermuar çekme, elbiseyi pantalona geri tıkmaca yok. Nasıl ama? Hayalinizdeki altı bağlı, elma yanacıklı Çinli bebek manzarası halen aynı mı? 🙂

 

 

 

 

 

 

 

Hong Kong

Son olarak Hong Konglu anne babalara bir bakalım. Belki de keyfi en yerinde olanlar Hong Konglu anneler. Çünkü doğum sonrasındaki ilk bir ayı sıcak ve loş bir odada yatarak geçiriyorlar. Onlardan beklenen tek şey iyice dinlenip, beslenmeleri. Bebekle bu süre içinde ya anneanne ya da bu iş için özel tutulan bir bakıcı (pui yuet) ilgileniyor. Ama her güzelliğin bir bedeli var. Anneye bir ay boyunca duş almak yasak! Yoksa üşütebilirler. Tabi geleneğe uymayan modern anneler de yok değil. Tıpkı her ülkede olduğu gibi…

 

Peki ya Türk anneleri?

 

Babbel.com’dan faydalanılmıştır.