“Ailem 1964’te, yani Aya Todori kapandığı yıl İmroz’dan göç etti. Okulların kapatılması, adanın trajedisidir.” Gökçeada’nın okullarla ilişkisini böyle anlatıyor Stelyo Berber. Rum müziğinin unutulan parçalarını gün yüzüne çıkaran araştırmacı, müzisyen ve eski Gökçeada Derneği Başkanı Stelyo Berber’in ailesi kuşaklardır oralı, okullar kapanıp adada Rumcanın resmi son adresi de kaybolunca İstanbul ’a göçmüşler. Berber, İstanbul’da doğan ilk kuşaktan.
Gökçeada’da 1964 yılına kadar Rumca eğitim veren yedi okul var. İlk değişim 1927 yılında başlıyor. Gökçeada ve Bozcaada Lozan Antlaşması’ndan gelen özerk bir konuma sahip olsa da TBMM ’de çıkan 1154 sayılı kanun maddesinin 14. hükmüyle Rumca eğitim iki adada da yasaklanıyor. Aya Todori İlkokulu’nun inşası da tam Rumcanın yasak olduğu bu dönemde. Berber, “İhtiyaç yüzünden 1930 yılında köy halkının imecesiyle kurulan okul, 21 yıl Türkçe eğitim verdi” diyor. Demokrat Parti’nin iktidara gelişi, Türkiye’nin NATO’ya girmesiyle buzlar eriyecek, adada yeniden Rumca eğitime geri dönülecek:
“Bugün Gökçeada Rum İlkokulu olan Aya Todori 1964 yılına kadar hizmet verdi. 27 Mart’ta 27 maddeden oluşan 6/2887 sayılı kararla Türkleştirme politikası uygulanmaya başlandı. Adanın en güzel yerleri kamulaştırıldı, kamu amaçlarına yönelik binalar inşa edilecek denildi. Sonra bunun açık cezaevi inşa edilmesi deme olduğunu anladık. Adada Rumların ağırlıkta yaşadığı en büyük mahallenin yanında cezaevi inşa edildi. Araziler istimlak oldu, okullar kapandı.”
Anne çocuğuna miras bırakamadı
Berber, okulların kapanmasının Gökçeada için bir trajedinin de başlangıcı olduğunu anlatıyor: “Aya Todori kapanmasa ben şimdi adada yaşayan Stelyo olacaktım. 1964’te anadilde eğitimin bitmesiyle kitlesel göçler başladı. Rumca bir deyim vardır, ‘Gidenler arkasında siyah bir taş bıraktı.’ Bu, bıraktığı yeri tamamen silip gitmek demektir. Yaşadığımıza yabancılaştık. Kimse viran haldeki evleri görüp, ‘bunlar niye böyle?’ demedi. Gidenler bambaşka bir dünyaya dahil oldu, 1995 yılında yapılan kadastroyla onlardan geriye kalan ve istimlak edilmemiş bütün araziler hazineye dahil edildi. Şimdi İmroz diasporası 15 bine yakındır. Bu insanların çoğunun vatandaşlığı yok, anneleri çocuklarına evlerini miras bırakamıyor.”
Berber’in hayatta 90lık anneannesi, onun annesi ve onun annesi Zeytinliköy’deki Aya Todori köyünde doğup büyümüş. “Bu devamlılığı istemek, bunun sağlanması en doğal hak” diyor.
Gidenlerin dönmesi için bir umut
Berber yaşanan bunca şeye rağmen okulun açılmasının çok önemli bir adım olduğunu vurguluyor. “Tek somut adım, tartışmasız. Kesinlikle bir umut. Neredeyse 40 yaşındayım, kendimi bildim bileli adada yaptığımız faaliyetler olsun, etkinlikler olsun bir sürü çaba sarf edildi ama hiçbir somut adım atılmadı. Okulun açılması birebir ihtiyacımızı karşılamaya yönelik bir adım.
Sonuçlarını hep beraber yaşayıp göreceğiz. Şu bir gerçek: Bu adımla adaya yerleşmek isteyen ailelerin önündeki ‘anadilde eğitim’ engeli kalktı. Adım adım ilerliyoruz, bu da inşaatın ilk tuğlası. Adada yavaş yavaş bir hayat şekillenecek, eğitimle beraber yaşama olanakları da genişleyecek.”
Son soru “Bu yıl okulun dört öğrencisi var, sizce Gökçeada Rum İlkokulu’nda gelecek yıl bu rakam kaç olur?” Berber cevaplıyor: “Bu tahmini yapmak için çok erken. Biz hâlâ süren bir dram yaşıyoruz. Gidenler başka bir dünyaya dahil oldu. Buna rağmen umutluyuz. İnsanlar yavaş yavaş gelecek.”
radikal‘den Ayça Örer’in haberidir.