IŞİD işgaline karşı direnişle dayanışma amacıyla uzun süredir Rojava’da bulunan, Gemide ve Takva filmlerinin senaristi Önder Çakar bir mektup yayınlayarak, bölgede süren direnişi ve yapılan çalışmaları aktardı.
Taraf’ta yayınlanan Önder Çakar’ın mektubu şöyle:
Arkadaşlarım…
Bir çoğunuzun bildiği gibi, Kobanê direnişinden bu yana Rojava’dayım. Son zamanlarda yapmaya çalıştıklarımızla ilgili size yazmak istedim. Çünkü hem siyasal anlamda burada olanlarla yakından ilgilendiğinizi biliyorum hem de burada yaptığımız sinema çalışmalarını sizlere aktarmak istiyorum.
Çatışmalar, dört ayrı noktada bazen şiddetli bazen de normal seyrinde devam etmekte. Günde ortalama 5 YPG-YPJ savaşçısı hayatını kaybediyor. Nerdeyse her evden ‘şehit’ var. Kadın savaşçıların çokluğu insanı şaşırtıyor. Ayrıca bir de uluslararası tugay var. Genellikle bolca Alman, İtalyan ama aslında dünyanın her yerinden kadın-erkek insan gelmiş durumda. Benim gördüklerim; Kore, Japonya, Hint, Filistin, Fransa, İngiltere, Kongo, Zambiya, Amerika, Meksika, Arjantin… Böyle uzayıp gider aslında. Uluslararası tugay Şengal bölgesinde mevzide ve ölümüne savaşıyor. Tugaydakilerin bazıları anarşist, bazıları otonomist, bazıları da komünist. Sadece Ezidilere-Kürtlere yardıma gelmiş olanlar da var. 55 yaşında da var 20 yaşında olanı da.
Askeri uzman değilim, sizlerin de olmadığınızı biliyorum; burada uzun uzun konuşulan stratejilere girmeyeceğim ama şunu kısaca bilmenizde fayda var; İŞİD’e ne katılım azaldı, ne de cephaneleri bitiyor. Kobane katliamını çok organize bir planla yaptıkları su götürmez bir gerçek.. Yani planlama kafası İŞİD’i ya da sıradan bölge ülkelerini aşar. Belki büyük abi devletler yada İsrail.
‘SİVİL YAŞAM, HAYRET VERİCİ BİR BİÇİMDE NORMAL SEYRİNDE AKIYOR’
Sivil yaşamsa, hayret verici bir biçimde normal seyrinde akıyor. Çarşıda-pazarda her şey var. LCD tv de domates de mevcut. Üstelik fiyatları oldukça düşük, İstanbul’da sizlerin daha yoğun bir ekonomik saldırı altında olduğunuz kesin. Elektrik ve internet büyük sorun. Bu sorunu jeneratörle çözmeye çalışsak da, elbette herkesin jeneratörü yok. Var olan elektriği sistem dedikleri ‘eski’ Suriye yönetimi veriyor. Buna karşılık bir miktar Suriye askeri Kamışlı ve Haseki şehirlerinde süs gibi duruyorlar. Ve bu sayede sadece elektrik değil bankalar da çalışıyor ve bazı devlet memurları (öğretmen-bürokrat) maaşlarını almaya devam ediyorlar. Bölge de 22’in üzerinde siyasi parti var. Partiler oy oranlarına göre belediyeler ve halk meclislerinde yer almışlar ama tabi ki ezici çoğunluk PYD’de. Pozitif ayrımcılık yapılan gruplarda var ama. Mesela savaşın şiddetinden bölgeden ayrılmak zorunda kalan Ermenilerin ve Süryanilerinin ya da mülteci olmuş Ezidi’lerin temsil hakları kanunla koruma altında. Her şeye rağmen burada yaşamaya devam eden Ermeni, Suryani nüfusu hiç de az değil. Kadın sorununda oldukça ileri adımlar atılmış, sokaklar modern giyimli genç kadınla dolu ve her kademe de iş bulabilmekteler. Yani savaş ve sıcaklık dışında burada işler yolunda görünüyor.
Biraz da sizlere sinema alanındaki gelişmeleri anlatmak isterim. Rojava’da Amude isimli bir kentte-ki çok güzel toprak evleri ve antik çağdan kalma ve kazısı savaş nedeniyle yarım kalmış arkeolojik kenti görmenizi öneririm. Burada, 1960’larda feci bir katliam yaşanmış. Bir sinema salonunda (kızlarla oğlanlar aynı karanlık salonda olmaz gerekçesiyle) en büyüğü 12 yaşında 298 Kürt erkek çocuğu film izlerken yangın çıkmış ve hepsi yanarak ölmüş. Buranın halkı bu katliamdan sistemi sorumlu tutuyor. Çünkü sistemin askerleri Kürt çocuklarının arasına karışmış Arap ve yüksek düzey memurlarının çocuklarını filmden önce kontrol edip dışarı çıkarmışlar. Sonra da aynı askerler film başladıktan sonra dışarı çıkmak yok diye kapıları kilitlemişler. Kürtler bunu kendilerine bir gözdağı, soylarını kurutma tehdidi gibi algılıyorlar ve o nedenle sinemaya yada topluca bir yerde bulunmaktan korkuyorlar, bu bir fobiye dönüşmüş zaman içinde. (detay öğrenmek isteyen internette “Amude sinema katliamı” diye ararlarsa Türkçe metinlere ulaşabilirler.) Yani bölgede nerdeyse hiç sinema salonu yok ve halkın nerdeyse tamamı sinema salonunda hiç film izlememiş. Yaptığım toplantılarda katılımcılara bu soruyu yöneltince salonda film seyreden sadece birkaç, elli yaşın üstünde amca çıktı. Onlarda Halep-Şam gibi büyük kentlerde karate filmi izlemişler. Tahmin edeceğiniz üzere televizyonların da yayın kaliteleri çok düşük ve zaten var olanları da savaş ve siyasi programlarla dolu. Bu durum hem iyi hem de kötü yeni bir durum oluşturuyor. İyi olanı; buranın insanları popüler-amerikan kültüründen nerdeyse hiç etkilenmemişler. Dizi gibi saçmalıklardan nerdeyse haberleri yok. Kötü olanı ise, sinema izlemeyi bir ihtiyaç olarak görmemeleri. Her şeye sıfırdan başlamak lazım yani.
‘SİNEMA ALANINDA BİZ NE YAPIYORUZ…’
Hayatın her alanında yeniden inşa sürüyor ve bende zaten bunun heyecanına kapılarak geldim buraya. Türkiye ve İran’dan gelmiş sinema sektöründe çalışmış bir grup insanla beraber-ki aramızda Rojava’lı olup birkaç kısa film çekmeye çalışmış arkadaşlar da var, Avrupa’dan enternasyonalist dayanışmaya gelmiş ama sinema da deneyimli Avrupa’lı arkadaşlar da var – bir sinema çalışma grubu kurduk. Rojava’daki sinemanın gelişimi için nelere ihtiyaç duyulduğu konusunda yoğunlaştık, raporlar yazdık, planlar yaptık. İhtiyacımızı iki ana başlıkta topladık. İlki seyirci oluşturmak, ikincisi ise sinemacı yetiştirip, üretime geçmek. En önce bir kuruma ihtiyaç duyduğumuzdan Rojava Film Komün’nü kurduk. Komün aslında şimdilik sizin anlayacağınız bir biçimde hem prodüksiyon hem de dağıtım yapacak.
Seyirci oluşturma konusunda hızla çalışmalara başlanacak. Bazı filmleri derhal Kürtçeye kazandırıp dublaj yapacağız. Kentlerdeki kültür merkezlerinin tiyatro salonlarında öncelikle çocuklara yönelik gösterimleri başlatacağız. Bir tane tripotör araç alıp, onu ışıklar ve boyalarla süsleyeceğiz. Megafonu olacak ve aracı kullanan şoför palyaço kostümü giyecek ve sokak sokak dolaşıp anonslar yapıp gösterime çağrılar yapacak. Sonra büyük panolarımız olacak gösterim tarihlerimiz ve gösterilecek filmin afişleri olan. İlerde de sinema seyretmek ve buradaki izlenimlerini yazmak okullarda eğitim olacak. İlk olarak, Charlie Chaplin’in “The Kid” filmiyle başlayacağız, ikincisi bir Amerikan çizgi filmi; özgürlüğünü arayan bir atı anlatıyor. Çevirisi bitti. Yakında dublaja giriyoruz. Çocuklara filmde şeker-oralet dağıtacağız. Her şey iyi giderse-ki gidecek- büyüklere başlayacağız gösterimlere. Her kentte(10 kentimiz var), hafta da bir gün bir seans şimdilik gücümüz bu dedik. Elbette Amude sinemasını unutmadık. Şimdi onun yerinde bir park ve parkta ölen çocukların adları yazılı bir abide var fakat arkasındaki arazi boş ve hemen kamulaştırıldı. O boş araziye Amude sineması en az 298 koltuğuyla inşa edilecek. Devrimin ilk görevi bu.
Üretime gelince; komünü mütevazi dijital teknik malzemeyle donatıp en azından kısa ve belgesel çekecek bir alt yapı oluşturacağız. Hem ülke dışından gelen çekim ekiplerine-çok fazla Avrupa’dan belgesel çekmeye gelenler var- yardım ve destek sunacağız, onlara lojistik destek yaratacağız hem de Rojava’lı gençlerin projelerini çekeceğiz. Şimdi websitemiz hazırlanmakta yakında sizlerle paylaşacağım.
İkincisi yani sinemacı yetiştirme projemizde heyecan verici; Tırbespi’ye isimli kentte bir binamız var. Bu binayı Güzel Sanatlar Akademisine dönüştürüyoruz. Boyası bile bitti. İçinde; Resim-Heykel, Tiyatro, Müzik, Halk Dansları ve Sinema olacak. Savaş başladığından beri ne yazık ki yüksek öğrenim durmuş durumda. Gençler çok ama çok üzgünler. Savaşıyorlar ama okumak, bir şeyleri kaçırmamakta istiyorlar. Tüm olanaklarımızla onlara bu umudu yeniden vermek istiyoruz. Öncelikle eğitimimiz 1 yıllık olacak. Bu bir yılda yetişen kadroyla yeniden akademi planlaması yapacağız. Ne hayallerimiz var bir bilseniz kıskanırsınız bizi… Mesela Kürt-Ermeni-Arap-Süryani çok kültürlü, çok dilli işler çıkarmak, mesela dört parça Kürdistan’ın sinemacılarını bir araya toplatıp çalıştaylar yapmak, mesela umut veren öğrencilerimizi sinema alanında dışarlarda eğitmek ve filmler, belgeseller üretmek. Şimdilik aklıma gelenler bunlar. İhtiyaç duyduğunuz sorularınıza ayrıca yanıt verebilirim.
‘PEKİ, SİZ NE YAPABİLİRSİNİZ?’
Sizlerin burada gelişen her şeye büyük ilgi duyduğunuzu biliyorum, bir çoğunuzun maddi olanaksızlıklarınızı da biliyorum, kendi üretimleriniz için bile ne denli zorlandığınıza yakinen şahidim. Ayrıca burada olmasını istediğimiz her şeyi yapmakta kararlı olduğumuzu, hiçbir planlamamızın olanaksızlıklardan ertelenmeyeceğine de emin olun. Yani hiç birinizin duygusal bir baskı hissetmenizi istemem. Ama hepinizin dünyasını bildiğimden inşa da karınca kararınca yer almak isteyebileceğinizi, bu onura katılmak isteyebileceğinizi düşündüm ve bu mektupla size köprü olmak istedim. Aşağıda bir teknik ekip malzeme listesi bulacaksınız. Temin edebildiklerinizi sağlarsınız, eksik kalanları siz önerir, kullanmadığınız malzemenizi bize gönderebilirsiniz. Ya da burada gösterilmesini istediğiniz filminizi önerirsiniz, telif ödeyemeyiz ama (çünkü gösterimlerimiz ücretsiz) filminizi dublaj yapar yukarda anlattığım bir biçimde Rojava halklarına gösterebiliriz. Ya da mesela tripotör alalım diye dolar gönderirsiniz, gönderdiğiniz paralarla belki akademiye bir sandalye alınır. Ya da benim düşünemediğim bir dostumuza bu mektubu gönderebilirsiniz. Ben daha çok yönetmen tanıyorum, yönetmenlerinde durumu malum ama bu yönetmen arkadaşlar çalıştıkları teknik ekiplerle ve teknik servislerle görüşebilirler, prodüksiyon şirketlerine iletebilirler, ne bileyim hiç olmazsa akademimizde workshop yapar ders verirsiniz. Ya da siz projelerimize proje katarsınız. Diyoruz ya, biz bir komünüz gelin her boyutta büyük-küçük demeden dayanışın bizimle. Hiç birine olanağınız yoksa da bu gelişmeleri bilin ve olanaklarınız ölçüsünde tüm dünyaya anlatın Rojavalılar sadece savaşmıyor yeni bir hayat inşa ediyorlar ve o inşanın bir katında da biz, sinemada var..
Bizde size mütevazi teşekkürlerimizi sunar, gönderdiğiniz araçlara adınızı koyarız, belki akademide yardım edenlerden bir köşe oluştururuz. İstemezseniz kimselere söylemeyiz. Anadolu Kültür yardım isteğimi geri çevirmedi ve sizlerden gelecek ekipmanları toplamayı organize etmeyi kabul etti. Dayanışmaya katılacak arkadaşlar; Derya Bozarslan- Anadolu Kültür Cumhuriyet Cad. No:40 Ka-Han Kat:8 Elmadğg 34367 Istanbul T: +90 212 246 7608-F: +90 212 232 1866- M: +90 533 540 0867 arkadaşı bilgilendirebilir ve böylece bir merkezde buluşması sağlanabilinir.
Hepiniz için, hepimiz için buradayım. Hepinizi öpüyorum.…
evrensel.net