Sedef Erken Sanlısoy, Ankara Üniveristesi Hukuk Fakültesi’nden mezun oldu. 2000 senesinden beri  Erken Hukuk isimli şirketin ortağı. Müzik, sinema-tv ve eğlence sektöründe avukatlık ve  danışmanlık yapıyor. Otizm derneğinde gönüllü olarak çalışıyor.

Kaç yaşında anne oldunuz? Planlı mıydı?
38 yaşında. Bu yüzyılın planları arasındaydı ama aynı anda zamanlaması kendine has müthiş bir sürprizdi.

Öğrendiğinizde ne hissettiniz, yakınlarınıza ne zaman, nasıl söylediniz?
Önce şaşkınlık tabii ki, kısa süre içinde yakınlarımızla paylaştık. Çoğuna bizim gibi sürpriz olması için kurguladığımız anlarda söyledik.

Hamilelik nasıldı?
Hayatımın en mutlu dönemi diyebilirim. Zorluklarıyla, sürprizleriyle, acemilikleriyle karışık yalnızca onun varlığına, içimde büyümesine odaklandığım dünyayı, her şeyi zihnimde bir kenara koyabildiğim nadir dönemlerden.

Onu ilk gördüğünüzde ne hissettiniz?
Yeniden dünyaya gelmiş gibi hissettim, uzun süren ve sancılı geçen bir normal doğum yaptım, belki de bunun etkisiyle sanki ben de tekrar doğmuşum gibi bir süreç yaşadım. Doğum sonrası bir titreme gelirmiş bazı insanlara, bana da oldu, dişlerim takırdayarak titriyor ve içimden Allahım nasıl olabildi böyle birşey diye sayıklıyordum.

Evde altları kim değiştirirdi?
Çoğunlukla ben, eşimin sürekli turnede, stüdyoda, yolda olması beni bu tür konularda durumu yalnız idare etmek konusunda epey zorladı.

İsme nasıl karar verdiniz? Ne oldu?
İki isim koyduk, birini ben diğerini eşim. Ben Ozan’ı seçtim, şiiri çok sevdiğimden, Ozan deyince aklıma Dünyaya insanlara yeni bir şey söyleyebilen biri geldiğinden, müziğe olan tutkumdan ve iyi tınlayan bir kelime olmasından. Eşimse Barış ismini seçti. Dünyanın en çok barışa ihtiyacı var dedi. Böylelikle Ozan Barış ismine karar verdik.

İş ve sosyal hayatınız nasıl etkilendi?
Etkilenmemesi mümkün değildi, Ozan Barış’tan sonra hepsinin anlamı da değişti benim için. İşime başka gözle bakar oldum, daha bir şevkle sarıldım ama iş saatlerimi tamamen onun programına göre yeniden düzenlemem gerekti. Uzun bir süre çalışmadım ara verdim. Yeniden başladığımdaysa artık daha az zamanda daha çok şeyi organize etme zorunluluğum vardı ve iki alanda da farklı bir noktadaydım.

Nasıl bir anne olacağınızı düşünüyordunuz? Oldu mu?
Nasıl bir anne olacağımı pek düşünmezdim, daha çok çocuğuma neleri yapmam diye düşünürdüm. Düşündüklerim Ozan Barış’ın farklı bir çocuk olması sebebiyle çok farklı şekilde karşıma çıktı. Bu kısmı anlatmak çok zor gerçekten de. Otizm diyeyim siz anlayın.

Eş-dosttan giysi/oyuncak aldınız mı?
Almaz mıyız, almaya da devam ediyoruz vermeye de. Önce alacaklarımızı alıp varsa eksikleri tamamlamak sistemimiz.

Bebeğinizin bakımına kimler yardım etti?
İlk dönem tamamen biz, eşim çoğu zaman evde olmadığından çoğunlukla ben. Annem de başka bir şehirde yaşıyor, zaman zaman gelip destek olmaya çalıştı. 1 yaşa kadar idare ettik, sonra bakıcılar da devreye girmeye başladı zorunlu olarak.

Kendinizi annenizle kıyaslasanız..?
Mümkün mü ? Annem yoğun çalışarak 3 kız çocuğu büyütmüş, aynı zamanda bir dernek kurup 25 yıl idare etmiş, hala enerjisine yetişemediğim, melek gibi bir insandır..

Kendi tarifiniz bebek/çocuk yemekleri varsa anlatsanıza.
Pek yok aslında, Ozan’ın otizm dolayısıyla yeme alışkanlıkları da farklı olduğundan biz daha çok bu yönde zorluklar yaşadık. Bir dönem bazı diyetleri denedik, ben evde glutensiz ekmekler yapmaya çalıştım, bizde tüm maceralar farklı boyutta yaşandı anlayacağınız.

Çocukla beraber hayatınızda ve sizde neler değişti?
Çok şey. Herhangi bir çocuk Dünya’ya geldiğinde yani aslında her an artık Dünya eski Dünya olmaktan çıkıyor. Hele de ailesi için. Hele farklı gelişen, özel gereksinimli bir çocuğunuz varsa yaşadığınız değişim 2-3 cümleyle anlatılamayacak denli derin olabiliyor. Belki şöyle diyebilirim, gözlerim değişti, artık beyaz benim için beyaz değil, siyah ise siyah hiç değil. Beyazın içinde siyahı, siyahın içinde beyazı görmek zorundaydım artık.

Çocuğunuzla beraber neleri yapmaktan zevk alıyorsunuz?
Herşeyi seviyorum ama en çok doğada çadır kampı yapmayı. Yan yana oturmayı. Ağaçları birlikte kucaklamayı. Gülüşmeyi.

Cocuğunuzun sevmediğiniz huyu?
Yok.

Deneyimlerinize dayanarak annelere ve adaylarına önerileriniz var mı?
Anlatmaya çalışmayın, dinlemeye çalışın demek isterdim. Değişim için gerekli tek şey ona direnmemektir.

Annelik neymiş?
Belirsizlikle yaşamayı öğrenmek, sabır ve korkularla vedalaşmak…