Necip Türk milleti TV’ye çıkıp da “O otu yeyin, bu meretin suyunu için…” deyu ünleyen ve de (hatta) bazısı pirefüsür felan da olan zevatı pek sever, onları bağrına basar, menşur eder ve de hatta zengin ede der…
Bizim halkımız (‘L’ Leman derken ki gibi inceltilip söylenecek) da anneannelerinden, babaannelerinden nakledilen bilgiler ışığında, hastalıklara karşı savunma mekanizmaları geliştirmiştir:

Yazıda bahsi geçen Suruç'un Bilge Köyü'nde bulunan "Öksürük Taşı".

Mesela, dünyanın hiçbir yerinde “Taşa oturursan amel olursun” gibi bir öğreti yoktur! Ya da efendime söööliyim, “Terli terli su içilmez boğazın şişer” gibi fevkalade akademik bir bilgi, sadece Türklerin dağarcığında vardır.

Bir çocuğa astım tanısı koyduğunuzda, ailenin yaptığı 4 şey vardır:

1. Başka bir doktor bulup, bunun aslında “astım değil, bronşit” olduğunu söylemesi aileyi çok rahatlatır. Hele “zatürre başlangıcı” gibi garabet bir tanı koyarsanız aile pek bi mutlu olur “Ehehehehh, tam da başlangıçte yakaladık, helal olsun bize” deyu kasım kasım kasılırlar.

2. Bununla birlikte, mahalle bakkalına bıldırcın yumurtası sipariş etmek ve de her sabah çocuğa aç karnına 1 tane içirmek fevkalade yaygın ve de iğrenç bir uygulamadır.

3. Çocukta “bronşit” ya da astım vardır, o halde ilk yapılacak işlerden biri de pazardan bir yün fanila alıp, yaz günlerinde bile onu giydirmektir (Hatta bazılarının askere giden oğullarının yanına 1 düzine fanila koyduğu rivayet edilir).

4. Son olarak başka bir vicdanlı tohtur bulunup, oğlanın beden eğitimi dersine girmemesi için rapor alınmaya çalışılır…

Bunun dışında zeki, çevik ve de ahlaklı milletimiz, öksürüğü geçirmek için envai çeşit mahlukatı yeme-içme konusunda pek bi başarılı olmanın yanı sıra başka yöntemler de geliştirmiştir:

Örneğin Urfa Suruç’a bağlı Bilgi Köyü’nde (Hani şu katliam yapılıp 50 küsür insanın telef edildiği yer) yaklaşık 1 metre çapında, ortası delik, yuvarlak bir “Öksürük Taşı” vardır ki içinden bilmem kaç kez geçen tıksırıklı vatandaşların bu illetten şıpın işi kurtulduğu rivayet olunur.

Yine Doğu Anadolu’da (mesela Arapgir’de) bir sürü yerde “Öksürük Baba” ya da “Öksürük Dede” türbeleri mevcuttur ki bu türbelerde 1 gece geçiren veletlerin bi daha zinhar öksürmedikleri (ve fakat, sürekli geceleri altlarına işemeye başladıkları” söylenir…

Bu pek bir faideli bilgilerden yararlanan vatandaşların aşağıdaki hesap numerosuna vizita ücretlerini toka etmeleri menfaatleri icabıdır.

Ekrana yanaşıp ağzını sonuna kadar açanların bademcik muayeneleri, klavyeye öksürenlerin akciğer oskültasyonları indirimli olarak yapılır. Harddiske işemeyin idrar tahlilini henüz uzaktan yapamıyoruz, hem kablolarda oksitlenme yapıyor…

Hörmetler.

Rumuz: K. The Evinizintohturu…